2014 yılından beri kullanılan Juch Mülteci Kampı’nda yaklaşık olarak 300 kişi kalıyor. Burası İsviçre’nin çeşitli yerlerinde oluşturulan 6 Federal mülteci kampından biri. AOZ (Asylorganısation Zürich) tarafından yönetilen Juch Kampı Federal Göçmen Sekreterliği SEM’e bağlı.
Yapılan ilk başvurulardan sonra buraya gönderilen mültecilerin burada kalma süreleri 140 gün ile sınırlı. Bu süre zarfında kişilerin İsviçre’de kalıp kalamayacaklarına dair karar veriliyor. 140 günü aşan değerlendirmelerde ise mülteciler başka kamplara gönderiliyorlar.
Zürich otobanı ile endüstri bölgesi arasına sıkışmış olan Juch Mülteci Kampı tahta baraka evlerden oluşan bir yerleşim biriminden oluşuyor. Yalıtılmış izlenimi veren kuytu bir köşede bulunan ahşap barakalar daha önce bu bölgede çalışan inşaat işçileri tarafından kullanılmış.
Kampın giriş kısmı ve çervesi tel örgülerle çevrili ve yerleşim alanına girişler kontrollü. Kapılar hafta içi 07.00 – 20.00, hafta sonu ise 07.00-22.30 arasında açık. Bu saatler arasında ziyaretçi kabul edilebiliyor.
Geçici olduğu söylenen bu merkez şimdilik test amaçlı kullanılıyor. Buradaki uygulamalar ve deneyimler doğrultusunda yeni kamp yerlerinin kurulması düşünülüyor.
Burada çocuklu aileler de kalırken, çocuklara yönelik özel eğitimlerin verildiği yerler de var burada. Kamp ortamının biraz dışında yer alan eğitim odaları iç dizaynı ve renkliliğiyle bambaşka bir atmosfere sahip. Yetkililere bunun nedenini sorduğumuzda aldığımız cevap şöyle oluyor; “Bu şeklide çocuklar o ortamdan uzaklaşıp farklı bir motivasyonla eğitim ortamının farkına varabiliyorlar. Ortam ne kadar çekici olursa çocukların eğitime olan ilgileri ve istekleri daha fazla oluyor.“
Odalarda üçer kişilik yataklar mevcut ve günlük olarak 3 öğün yemek veriliyor burada. Yemekler toplu olarak yenilirken, bu öğünleri kaçıranlar aç kalabiliyorlar. Mültecilerle birlikte yediğimiz öğle yemeğinde yemeklerin tat olarak yavan ve etsiz ürünlerden oluşması dikkatimizi çekiyor. Burada tuvalet-banyo gibi yerler müşterek kullanılıyor.
Günlük olarak her mülteciye 3’er frank veriliyor. Dileyenler kampın ya da belediyenin işlerini yapıp biraz daha fazla para kazanabilir, bu şeklide de haftada 30 frank daha fazla gelir elde edebilirler.
Eğer birisi uzak bir yere gitmek isterse kendisine tüm gün geçerli olan bilet verilebiliyor.
Burada Almanca kurslarının olduğunu söylemeden geçmeyelim. Dileyenler bu kurslara katılabiliyorlar.
Kamp bünyesinde geceli gündüzlü olmak üzere 40 kişilik bir personel çalışırken, mekanın temizliğinde burada kalan mülteciler sorumlu tutuluyor. Temizlik konusu kamp görevlileri tarafından organize ediliyor.
Kamp yetkililerine Suriyeli mültecilerin sayısını soruyoruz. Oldukça düşük bir rakam aktaran yetkililerin önce şaka yaptıklarını düşünüyoruz. Ancak rakamlar açıklandığında gerçek ortaya çıkıyor. Avrupa’ya olan son mülteci dalgasında en az nasibini alan ülkelerden biri İsviçre olmuş. Bu mülteci dalgasından korkan İsviçreli yetkililer o sıra yedek kamp hazılıklarına bile başlamışlar. Ancak İsviçre’ye yönelen Suriyeli mültecilerin sayılarının oldukça az olması yetkilileri şaşırtmış.
Juch kampında kalan mülteciler genellikle Afganistan ve Eritrea, Somali, Fas, Irak gibi ülkelerden gelenlerden oluşuyor.
Buradaki insanların yüzlerine yansıyan ifadelerden gergin olduklarını anlamak mümkün. Konuştuğumuz Fas kökenli bir mülteci; “ilk zamanlarda çok mutlu ve sevinçliydik ancak zaman geçtikçe sevincimiz kayboluyor.“ diyor.
Bu durumun temel nedeni İsviçre’de iltica prosedürlerinin oldukça ağır olması aslında. “Belki de Suriyeli mültecilerin İsviçre’yi tercih etmemelerinin sebebi de bu“ diye düşünmeden edemiyoruz doğrusu.
