Kültür-Sanat

Altın ayı ödülü sahiplerini buldu

63'üncü Uluslararası Berlin Film Festivali sona erdi. 400'ün üzerinde filmin gösterildiği Berlinale'de Altın Ayı Romanya'ya gitti.

Uluslararası Berlin Film Festivali’nde güçlü bir şekilde temsil edilen Doğu Avrupa Sineması, ödül törenine damgasını vurdu.

Rumen yönetmen Călin Peter Netzer “Child’s Pose” filmi ile festivalin en büyük ödülü olan Altın Ayı’yı aldı. Yetişkin oğlunun bir trafik kazasında bir çocuğu öldürmesinden sonra hapse girmemesi için her türlü yasadışı yola başvuran antipatik annenin hikâyesi, Romanya’da yolsuzluğun vardığı raddeyi anlatıyor.

Festivalde en iyi ikinci filme verilen Jüri Büyük Ödülü de, bu yıl Bosna Hersek/Fransa/Slovenya ortak yapımı “An Episode in the Life of an Iron Picker” adlı filmin oldu. 2001’de “Tarafsız Bölge” filmiyle Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar’a layık görülen Bosna Hersekli yönetmen Danis Tanović, bu filminde, Romanların dışlanmasına eğiliyor. Filmde karnında taşıdığı çocuğu ölen Roman bir kadının, sağlık sigortası olmadığı için tedavi edilmeden hastaneden gönderilmesi anlatılıyor. Filmin vurucu tarafı, hikâyenin kendi başlarından geçmiş olan bir Roman çift tarafından canlandırılması. Daha önce hayatında kamera karşısına geçmemiş olan Nazif Mujić de sergilediği performansla festivalin en iyi erkek oyuncusu seçildi.

Yarışma bölümünde bu sene birçok kadın hikâyesine yer veren Berlinale’nin en iyi kadın oyuncu ödülü ise, gösterildiği günden itibaren eleştirmenlerin favorisi olan ve seyredenlerin kalbini fetheden Şilili Paulina Garcia’nın oldu. “Gloria” adlı filmde 58 yaşında boşanmış bir kadının hayata yeniden sarılması trajikomik bir dille anlatılıyor.

Festivalin ilk 25 yılında direktörlüğünü yapan Alfred Bauer’in adına konan ve sinema sanatına yeni perspektifler sunan bir yapıma verilen ödül, bir Kanada filmine verildi. Denis Côté’nin “Vic+Flo ont vu un ours” adlı filmi eskiden mahkûm olan bir lezbiyen çiftin, kendilerine yeni bir hayat kurma çabasını ve karşılarına çıkan engelleri, gizemli bir atmosfer ile paketleyip sunuyor.

Çinli yönetmen Wong Kar Wai başkanlığındaki uluslararası jürinin en iyi yönetmen ödülüne ise, ABD’li yönetmen David Gordon Green layık görüldü. Green’in “Prince Avalanche” adını taşıyan filmi, kuş uçmaz kervan geçmez bir bölgede karayolunun çizgilerini çeken iki arkadaşın hikâyesini anlatıyor.

En iyi senaryo dalında Gümüş Ayı, “Parde” ile İranlı yönetmen Cafer Panahi’ye verildi. Rejim karşıtı olduğu gerekçesiyle hakkında 20 yıl sinema yapma ve ülke dışına çıkma yasağı bulunan ve ev hapsinde tutulan Panahi’nin filmi, sadece bir evin içinde geçiyor. Gerçek ile hayal dünyasının birbirine girdiği, ev hapsinde olmanın yönetmenin psikolojisine, sanatçı kimliğine yaptığı darbeyi beyazperdeye aktaran filmin, siyasi kimliği ile tanınan Berlinale’den eli boş dönmeyeceğine zaten garanti gözüyle bakılıyordu.

Kameraman Aziz Zhambakiyev de, Kazak yönetmen Emir Baigazin’in çektiği “Harmony Lessons” filmindeki çalışması nedeniyle yarışma bölümünde, “mükemmel sanatsal performans”a verilen Gümüş Ayı ödülünü kazandı.

Son dönemde özellikle ABD’de tartışılan doğal gaz çıkarma yöntemi “fracking”, Türkçesiyle hidrolik kırma teknolojisini eleştiren Gus Van Sant filmi “Promised Land” ve Güney Afrika’da ırkçı ayrımcılığın izlerini süren “Layla Fourie” mansiyon ödülü aldı. En iyi ilk film ödülü “The Rocket” ile Kim Mordaunt’a verilirken, ilk film dalında mansiyon ödülü “The Battle of Tabato” ile Joao Viana’nin oldu.Festivalin “Berlinale Shorts” adlı kısa metrajlı film yarışmasında Altın Ayı ödülünü Jean Bernard Marlin’in “The Runaway” adlı Fransız filmi kazanırken, Gümüş Ayı da “die ruhe bleibt” ile Alman yönetmen Stefan Kriekhaus’un oldu.

63. Uluslararası Berlin Film Festivali’nde farklı bölümlerde Reha Erdem (“Jîn”), Aslı Özge (“Hayatboyu”) ve Uğur Yücel (“Soğuk”) ile temsil edilen Türk Sineması’nın yüzünü güldüren isim ise çalışmalarını Berlin’de sürdüren sanatçı Köken Ergun oldu. İstanbul’daki Şiilerin Aşure Günü’ne yönelik hazırlıklarını kısa bir belgesele dönüştüren Ergun, “Aşura” adlı yapımı ile Alman Yabancı Akademisyen Değişim Programı’nın Kısa Metrajlı Film Ödülü’ne layık görüldü.

Kaynak: Deutsche Welle

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı