Berlin’de düzenlenen “Demokrasi ve Özgürlük Konferansı”nın devamı İsviçre’de de yapıldı.
İsviçre’de yaşayan 44 aydın ve siyasetçinin çağrısıyla düzenlenen foruma İsviçre’de yaşayan Kürt, Süryani, Ermeni, Êzidî, Alevi, muhalefet partileri ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı.
Berlin’de yapılan Demokrasi ve Özgürlük Konferansı’nın ilk 21-22 Eylül 2019, ikincisi ise 5-6 Mart 2022 tarihleri arasında yapılmıştı.
Zürich’e bağlı Schlieren yerleşkesinde bulunan Restaurant Enjoy’da yapılan forum saat 12:00’de başladı. Forumun başlangıcında sinevizyon gösterimi yapıldı.
3 oturum şeklinde gerçekleştirilen forumun ilk oturumunda Prof. Neşe Özgen ile Gazeteci-Yazar Can Dündar, Berlin’de yapılan konferanslarda yürütülen tartışmalara ve alınan kararlara ilişkin olan aktarımlarda bulundular.
Berlin’deki konferanslarda hasar tespitinin yapıldığını kaydeden Neşe Özgen, bu konferanslara ilişkin; “ Herkes yeni bir yol arayışı ve yeni bir geleceği inşa konusunda kararlıklarını bildirdi. Bu yolda benzerlerimizle mi yoksa benzemezlerimizle mi birlikte olacağız. Bunun tartışmasını sonlandırdık. Hem benzerlerimiz hem de benzemezlerimizle birlikte hareket edeceğiz.” ifadelerine yer verdi.
Daha sonra söz alan Can Dündar, Berlin’deki konferansa çok farklı kesimlerin katılım sağladığına dikkat çekti. Katılımcıların Türkiye’deki acının fotoğrafı olduğunu belirten Dündar, konferansa Şenyaşarlar ailesi, Gezi’de çocuklarını kaybeden ailelerin, Boğaziçi dayanışmasının, Cumartesi Anneleri, Kaz Dağları İnisiyatifi, Barış imzacıları, Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi, Alevi Dernekleri Federasyonu, Kayyum atanan Belediye Eşbaşkanları, KHK’larla işlerini kaybeden insanların, Ölüye Saygı ve Adalet Dayanışması’nın katılım sağladığını söyledi ve “Aynı acıların çocuklarıyız. Kimliğimizi, inancımızı bir kenara bırakıp bizi birleştiren acımıza yoğunlaşmalıyız. Birleşip bu acıları aşmamız gerekiyor.” dedi.
İkinci oturum
Bu konuşmaların sonunda ikinci oturuma geçildi. İkinci oturumda ise “Yeniden inşa” konusu tartışıldı.
Bu oturumda CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İsviçre Federal Meclis Üyesi Sibel Arslan, Avukat Mahmut Şakar, , Basel Kanton Milletvekili Edibe Gölgeli, Avrupa Süryaniler Birliği Temsilcisi Elbert Shleyman Rhavi, Sosyal Bilimci Dr. Nil Mutluer ve KESK Eski Eşbaşkanı Lami Özgen birer konuşma yaptı.
Foruma video konferansla katılan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Türkiye’nin parlamenter sistem içerisinde barış ve demokrasiyi tesis etmesi için herkesin somut bir çerçeve sunması gerektiğini vurguladı.
Daha sonra sözü İsviçre Federal Meclis Üyesi Sibel Arslan aldı. İsviçre’deki hukuk sistemi ve idari yönetime ilişkin bilgiler paylaşan Arslan, Türkiye’de gerçekleşebilecek siyasal bir değişiklik için İsviçre’deki siyasal zeminden faydalanılabileceğini vurguladı.
Avrupa Süryaniler Birliği adına konuşan Elbert Shleyman ise, Süryanilerin mal ve mülklerine el konulduğunu ve aydınlarının katledildiğine dikkat çeken Shleyman, yeni bir inşa için halkların yaşadığı acıların unutulmaması gerektiğini belirtti.
Bölümün son konuşmacısı Sosyal Bilimci Dr. Nil Mutluer oldu. Mutluer, Türkiye’de bir sokak direnişinin olduğunu ve tüm baskılara rağmen gündelik hayatta bunun görüldüğünü ifade etti. Kimlik siyasetinden ziyade mesele siyasetini esas alması gerektiğine işaret eden Mutluer, “Kimlikler çok sorun yaşadı. O yüzden kimlik siyaseti bir ihtiyaçtı. Ancak bu durum asıldı. O yüzden ortak sorunların esas alındığı politikalara yoğunlaşmalıdır” dedi.
Üçüncü oturum
Forumun “Çıkış yolu” konulu üçüncü oturumunda ise, Gazeteci-Yazar Hayko Bağdat , İsviçre Federal Parlamento üyesi Mustafa Atıcı, Van eski Belediye Başkanı Bedia Özgökçe, Barış Annesi Döndü Ergin, Siyasetçi Mahir Sayın ve İsviçre Alevi Federasyonu Başkanı Cem Bitnel yer aldı.
Konuşmacılar, bundan sonraki süreçte nasıl hereket edilmesi gerektiğine dair düşüncelerini paylaştılar.
Yoğun bir katılımın olduğu gözlenen Zürich demokrasi ve özgürlük forumu, foruma ilişkin yapılan değerlendirmelerin ardından sona erdi.
Benzer bir Forum çalışmasının Fransa’nın Paris kentinde de yapılacağı bildirildi.
Nihai hedef ise, benzer çalışmaları İstanbul’da da yapmak.
