Derya Özgül

İsviçre’de Caritas marketleri ve yoksulluk

derya ozgul, www.haberpodium.ch

Derya Özgül, LL.M.

Hukukçu

d.ozgul@adconsultancy.ch

www.adconsultancy.ch

 

 

 

Caritas Market uygulaması İsviçre’de 1992 yılından bu yana işlev görüyor. İsviçre’nin “fakirleri” için ilk kez Basel’de başlatılan Caritas Market projesi, şu an ülke genelinde toplamda 24 şubesi bulunan bir zincire dönüşmüş durumda.

Caritas marketlerinin amacı düşük gelirli insanların, büyük harcamalar yapmadan alışveriş yapmalarına olanak sağlamak. Temel hedef; buralardan tasarruf sonucu elde edilen paralar ile, insanların kendilerine yeni bir çift ayakkabı almaları ya da sinema bileti gibi ihtiyaçlarını karşılamaları. Bu, kişinin toplumun bir parçası olarak kalması açısından önemli görülüyor. 25 yıldır var olan marketler, ilk kurulduğu zamanlardan bu yana, maddi zorluklar içinde bulunan ihtiyaç sahipleri için önemli.

Caritas Market fikrinin ortaya çıkışı

90’lı yıllardan bu yana İsviçre’de belirgin bir yoksulluk dalgası yaşanıyor. İnsanların birçoğu, iş sahibi oldukları halde bile, kendi geçimlerini sağlama konusunda gün geçtikçe daha da zorlanıyorlar. Bundan en çok payını alanlar ise göçmenler. Buna ek olarak, uzun süre işsiz kalanlar, çocuğunun bakımını üstlenmiş yalnız yaşayan anneler ve eğitim seviyesi düşük olan kişiler de ciddi sıkıntılar yaşıyorlar.

O dönem bu kriterlere uyan insan sayısı, sadece Kanton Basel-Stadt’ta 20 bin idi! “Bu kesimlere nasıl nasıl yardım edelim?” sorusunun yanıtı aranırken Caritas Market fikri çıkıyor.

Fikir, Fransa’da uygulanan ve gönüllülerin yer aldığı bir projeden esinlenilerek uygulanmaya başlanıyor. Ancak İsviçre’de gönüllü çalışma sistemi pek yaygın olmadığı için ilk etapta sorunlar yaşanıyor.

Fransa’da ihtiyaç sahiplerine ücretsiz verilen gıdalar, İsviçre’de ücret karşılığında veriliyor. İsviçreliler gıdaların “hediye“ edilmesi yerine, fiyatı düşük tutup, seçimi “müşteriye“ bırakmaktan yana karar alıyorlar. Başka bir amaç ise, üreticilerden ücretsiz ya da çok düşük fiyata ürün edinmek. Buna göre üreticilerin satılmayan ürünlerini çöpe atmalarına ya da çöpe atmak için ücret ödemelerine gerek yoktu.

Basel’de ilk Caritas Marketi açıldığında satılan ürünler şu niteliklere sahipti; Yanlış etiketlenmiş ürünler, son kullanım tarihi yaklaşan ürünler, piyasada satılmayan elde kalmış ürünler ya da üretim hatası olan ürünler.

O dönem bu marketin açılışı iç ve dış basında yankı bulurken, zengin İsviçre’de fakirler için market “skandal” olarak yorumlanıyor.

Diğer taraftan büyük marketler bu durumdan tedirgin olmaya başlayıp, müşterilerini kaybetme ve kalitelerinden ödün verme gibi kaygılar taşıyorlar.

Yaygınlaşma – Büyüme

Caritas Market’in ilk hedefi İsviçreliler iken, ağırlık kısa sürede göçmenlere, özellikle de eski Yugoslavya’dan gelen mültecilere kayıyor. Basel‘ de başarılı olan bu market projesi bir süre sonra Luzern, St. Gallen ve Bern’de de hayata geçiriliyor. Büyük bir taşıma şirketi ile yapılan anlaşma sonrasında da bu proje profesyonleşiyor ve merkezi dağıtım ağları kurulup tüm İsviçre’ye yayılıyor.

Şu an İsviçre’nin genelinde 24 Caritas Market bulunuyor. Çalışanlar ise günün belli zamanında (Teil zeit) çalışan işçiler, işsizler ya da gönüllülerden oluşuyor.

2015 yılında cirosu 13 milyon franki geçen Caritas marketlerinin bazı ürünlerdeki yıllık satışları şöyle; 1,3 Milyon lt süt, 140 bin kg un, 240 bin kg şeker.

Yıllara göre cirolar ise şöyle;

2006:  2,8 milyon frank (13 Market)

2010:  7,9 milyon frank (19 Market)

2014: 12,7 milyon frank (24 Market)

2015: 13.2 milyon frank (24 Market)

Kurucuları, sürekli artan market sayısının ve cironun başarı sayılmadığını ifade ediyorlar; “Bu çok kötü bir gelişim. Çünkü bu marketlere artık ihtiyaç duyulmaması gerekirken, yoksulluktan dolayı daha çok ihtiyaç duyuluyor”.

Yoksulluk rakamları

Caritas Schweiz’in tahminlerine göre, İsviçre’de yaşayan 530 bin insanın geliri asgari geçim sınırının altında. Bu rakam nüfusun yüzde 6,6’sına  tekabül ediyor. Buna ek olarak yine 500 bin kişi yoksulluk riski ile karşı karşıya. Yani bir milyondan fazla insan ya fakir ya da fakirlik potansiyeli taşıyor.

İsviçre Sosyal Yardımlar Konferansı’nın (SKOS) güncel rakamlarına göre, İsviçre’de yaşayan bir kişinin geçim sınırı 2.600 frank. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim sınırı ise 4.900 frank.

Yoksulluk riskini en fazla taşıyanlar şu kesimleren oluşuyor; İşsizler, eğitim seviyesi düşük olanlar, çalışma ücreti düşük olanlar, iki çocuktan fazlasına sahip olan aileler ve tek başına yaşayanlar.

İsviçre’de yaklaşık 73 bin çocuk yoksulluk içinde yaşıyor. Bu, İsviçre’de yaşayan her 20 çocuktan birinin evinde maddi sıkıntı yaşandığı anlamına geliyor.

Yoksulluğa sebep olan etkenler

Maddi sıkıntı yaşayan insanlar birçok kez farklı sorunlar ile karşı karşıya bırakılıyorlar. İş mekanizması dahilinde kalmak ya da başka bir iş bulmak gün geçtikçe daha da zorlaşıyor. Genel olarak yaşam koşullarının kötü olması beraberine borçlanmaları ve sağlıksal sorunları da getiriyor.

Bütün bu faktörler kişide marjinalleşme ve umutsuzluğa yol açarken, kişiler genellikle bu durumdan kurtulmak için pek de çıkış yolu bulamıyorlar. Çocuklar ise ailelerinin yoksulluğunu neredeyse miras olarak devralıyorlar.

Yoksulluk artıyor!

www.haberpodium.ch

İsviçre’de son 20 yılda yoksulluk gerilemedi, tam tersine daha da çoğaldı. Gün geçtikçe yoksulluk riski grubları daha da çeşitlenip çoğalıyor. Diğer taraftan da sürekli olarak yüksek pozisyonlarda iş olanakları açılıyor ve bu alanlarda çalışacak olanlar aranıyor. Bu pozisyonlarda çalışanların maaşları oldukça yüksek iken, bu maaş oranları gittikçe artıyor. Ancak çok düşük eğitimlilerin iş olanakları ve maaş oranları ise gün geçtikçe daha da azalıyor. Fabrikalar işlerini ya robotlara yaptırıyorlar ya da ucuz iş gücü olan ülkelere taşınıyorlar.

Örneğin işyerlerinde scan sistemi ile alış veriş yapmak kasa çalışanının işinde olması anlamına geliyor. Ya da tatil/ bilet rezervasyonlarının-satışlarının Online yapılması seyahat şirketlerinde iş kaybı anlamına geliyor.

Tabii ki bu gelişimler durdurulamaz ancak diğer bir gelişimin durdurulması mümkün; Devlet sürekli sosyal sigortaları kısıtlıyor. Sosyal devletin tasarruf etmesi refah durumunun kayboluşu anlamına gelir.  Burada amaç yeni yoksullar yaratmak olmamalı. Tam tersine eğitim ve öğretime yatırım yapılıp, yoksullukla mücadelede uzun vadeli bir çözüm ortaya konulmalı.

Çözüm ne olabilir?

Burada eğitim en büyük rolü üstlenmeli. Özellikle de dil eğitimleri ve destekleyici programlar önemli. Genç insanların fırsat eşitliğine ihtiyaçları var. Şu anki eğitim sisteminde bu malesef yok. Eğitim sistemi ile adeta sosyal farklılıklar daha da güçlendiriliyor. Anne-babaların sürekli çalışması gereken ailelerde veya bilgisayar bulunmayan evlerde ev ödevlerinin yapılması artık daha da zor.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı