Kültür-Sanat

Zer filmi Zürich’te izleyicisi ile buluştu

Yönetmenliğini Kazım Öz`ün yaptığı Zer filmi Zürich Volkhaus`da izleyicisi ile buluştu. 18 Mart Pazar akşamı yapılan film gösterime yoğun bir ilgi vardı.

Yaklaşık 2 saat süren film, yönetmen ve senarist Kazım Öz`ün altıncı uzun metrajlı filmi olma özelliği taşıyor. Fotoğraf, Uzak, Son Mevsim-Savaklar, Fırtına, Bir Varmış Bir Yokmuş isimli filmler yönetmenin diğer filmleri.

İstanbul Film Festival`inde Altın Lale Ulusal Yarışma`da yer alan Zer filminin bazı sahneleri Kültür Bakanlığı tarafından sansürlenmişti. Kazım Öz sansürlenen sahneleri protesto etmek için sözkonusu olan sahnelerde siyah tabela kullanmıştı. Avrupa gösterimlerinde film sansürsüz izlendi.

Yapımcılığını Köz Film ile Newa Film’in üstlendiği filmde, görüntü yönetmenliğini Feza Çaldıran, Eyüp Boz ve Orçun Özkılınç gerçekleştirirken, filmin müziklerini Mustafa Biber hazırlamış. Filmin başrolünde Nik Xhelilaj yer alıyor.

Filme adını veren halk türküsü Zer; Dersim`e ait olan, neredeyse tüm Dersimlilerin bildiği bir türküdür. Yürek acısı anlamına gelen Zer, Hozat’ın İksor köyünde bir çobanla ağanın kızının aşkını anlatır. Ağa bu durumu öğrenince kızını başkasıyla evlendirmek ister. Aşıklar ise kaçmaya karar verir. Buluşma yerine ulaşmaya çalışan çoban karda, kışta yolunu kaybeder. Onu bekleyen kız soğukta donar. Çoban o günden sonra “Zer Zer” diye deli divane dolaşıp durur.

“Zer ah Zer, kimin aşkı Zer

Benim aşkımdır Zer, benim aşkım

Gördüm Zer’i çeşmede

Ceviz ağacının altında

Gözleri gözlerimi aldı

Ceviz ağacı bize gülümsedi

Zer’im gitti tülbendi kaldı

Gönlüm tülbentte asılı kaldı

Su berraktı, tülbent kırmızıydı

New York`ta yaşayan Jan, bir hastane odasında babaannesinden dinlediği bu türkünün hikayesini aramak için, babaannesinden kalan iki cevizle yollara düşer. İki ceviz film boyunca eşlik eder izleyicilere. Film ilerledikçe oturur taşlar yerli yerine.

“Gittim ceviz ağacının yanına

Gördüm ki kurumuş ağaç

Birlikte ağladık

Benden bir çift gözyaşı

Ondan bir çift ceviz…”

Zer filmi

Tanımadığı bu yaşlı ve hasta kadın vermiştir torununa Jan ismini. Ve Jan sonradan öğrenecektir isminin; acı anlamına geldiğini, babaannesinin yüreğinde büyük bir acı taşıdığını. Bu yolculuğu boyunca o güne denk tanımadığı bilmediği bir kültürün, iklimin, karakterlerin ve tarihsel bir katliamın izlerinin içinde bulur kendini. Babaannesi Zarife`nin „yıllardır bu rüyayı görüyorum yavrum“ diye açıkladığı rüyası gerçekte hayatı boyunca saklamak zorunda kaldığı sırrının hikayesidir.

Küçük bir kız çocuğu iken ailesi yok edilip ailesini yok edenler tarafından evlat edinilerek Dersim’den Afyon’a getirilen babannenin zorunlu yolculuğunun yollarından geçer Jan. Hozat’ın delileriyle çay içer, “sen bana hiç bakmıyırsın, küsmüşün…” diyerek, onunla diyalog kurmaya çalışan yaşlı köylülerle birlikte güler Amerika’dan oralara bir şarkı için yollara düşen haline. Onu terk eden sevgilisinin yazdığı notu tren camından atarak geride bıraktığında anlarız ki, Jan’ın kendi içine yaptığı bir yolculuktur bu aynı zamanda.

Özellikle Dersimli izleyicileri köylerine, hatta tanıdıkları evlere, sokaklara götüren film; çekimleri, müziği, rengi ve karakterleriyle izleyicilere duygusal anlar yaşattı.

ZER filmi, 6 Mayıs Pazar günü Spitalgasse 93, 6004 Luzern adresinde, saat 14.00’de tekrar seyiricisi ile buluşacak.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı