Yaptırım inisiyatifi ve SVP’nin yalanları
Derya Özgül, LL.M.
Hukukçu
www.adconsultancy.ch
İsviçre’de, özellikle son yıllarda “göçmen“ ya da “yabancı“ kavramları tartışmalarda sıkça duyulan bir siyasi konu haline büründü. Geçen yaz yaşanan “iltica akını“ sonrasında, 28 Şubat’ta halk oylamasına sunulacak olan Yaptırım İnisiyatifi ülke gündeminde yoğun bir şeklide tartışılmaya başlandı.
Bu inisiyatifle ilgili detayları geçen ay çıkan dergimizde yazdım. Arzu edenler yazımı dergiden ya da haber portalımızdan okuyabilirler.
28 Şubat’ta referanduma sunulacak olan Yaptırım İnisiyatifi’nin kabulü ile; darp, haneye tecavüz, kundaklama, kara para aklama, şiddet, görevlileri tehdit, suça tahrik, şiddeti kışkırmak ya da uyuşturucu satmak gibi suç işleyenler İsviçre’den sınır dışı edilecek ve bu kişilere İsviçre’ye giriş yasakları konulacak. Ağır suçların ihlali bir defalığına yeterliyken; haksız yere sosyal yardım alma, sosyal sigortaları ihlal etme, çocukların okuluna ara verip çocuk parası alma, yanlışlıkla sağlık sigortası ödemesi alıp da hemen bildirmeme, hasta olmamasına rağmen sağlık sigortasına kaza bildirimi yapma, emeklilik primlerini yanlış gelir bildirimi üzerinden ödeme, hafif yaralama, haneye tevavüz, memura tehdit, yanlış tercüme vs. gibi hafif suçların ikinci defa işlenmesi durumunda da yaptırım yasası uygulanacak.
Yaptırım İnisiyatifi’nin kabulü ne anlama geliyor?
Bu inisiyatifin kabulü, İsviçre hukukuna ve burada yaşayan tüm göçmenlerin haklarına bir saldırı anlamına gelirken, hukuk devletinin temeli olan “güç ayrımı ilkesi“ de sarsılacak.
Hakimler, yargılama sürecinde hiçbir takdir hakkına sahip olmazlarken, suç işleyen kişinin hangi koşularda suç işlediğini de tartamaz olacaklar. Bu durumda bireylerin adalet karşısındaki hak talepleri otomatik olarak ellerinden alınırken yasama süreci yok sayılmış oluyor. Yaptırım inisiyatifi ile yasal ayrıntılar Anayasa’ya dahil edilmek isteniyor. Bu durumda eşitlilik ilkesi de çiğnenip ihlal ediliyor.
İnisiyatifin kabulü durumunda, İsviçre’nin Avrupa İnsan Hakları Anlaşması’dan çıkması talep edilebilecek. Çünkü bu inisiyatif, İsviçre hukukunun uluslararası anlaşmalardan daha üstün olması gerektiğini vurguluyor.
İsviçre halkının her kararı kabul edilmeli mi?
Tabii ki hayır! İsviçre’de her ne kadar doğrudan demokrasi uygulansa da, halk bütün devlet organları gibi, üst hukuk olan Anayasa’ya bağlıdır. Halkın iradesi hiçbir zaman hukukun üstünlüğünden daha önemli değildir.
Halkın iradesinin bu derece güçlü kılınması için öncelikle hukuk sisteminin değişmesi gerekir. Hukuğun değişmesi için de farklı prosedürler gerekiyor.
SVP’nin dillendirdiği “Doğrudan Demokrasi“ ile hukuk ayaklar altına alınmaya mecbur kılınamaz. Hele ki konu, oylamalara katılamaya hakları bile olmayan, ülkenin yüzde 25’lik bir dilimini ilgilendiriyorsa… Bu hiçbir şeklide adil ve demoktratik değildir. SVP’nin sürekli dillendirdiği, “Halk bunu istiyor“, “Halk bunu seçti“ ifadeleri yanlıştır.
Peki ya SVP; “İsviçre’de sadece Bern, Zürich ve Basel’de yaşayan mavi gözlü, sarı saçlı İsviçreliler oy kullansın“ gibi bir öneri sunup oylamaları da kazanırsa?
SVP gibi ırkçı ve popülist politikalar güden bir parti, doğrudan demokrasi gibi köklü bir kazanımı kötüye kullanıyor. Hatta o kadar ileri gidiyor ki, posta kutularınıza bırakılan bildirilerinde yalan yanlış bilgilere yer vermekten de kaçınmıyor.
SVP’nin yalanlarından bazıları
SVP’nin Yalanı 1: “Federal Hükümet ve Parlamento halkın iradesini uygulamayı reddediyor. Yurtdışı etme İnisiyatifi (Ausschaffungsinitiative) 5 yıl geçmesine rağmen hala yürürlüğe girmedi.”
Doğrusu: 20.03.2015 tarihinde kabul edilen yasa değişikliği paketinde, Yurtdışı etme inisiyatifi kelimesi kelimesine kabul gördü. Ancak yine SVP tarafından sunulan Yaptırım inisiyatifi bunun yürürlüğe girmesini engeliyor. Yaptırım inisiyatifi kabul görmezse eğer, kabul edilen Yurtdışı etme inisiyatifi ile Avrupa’nın en ağır ve sıkı göçmenlik yasalarından biri yürürlüğe girmiş olacak.
Ayrıca mevcut yasalarla, suç işleyen göçmenlerin yurtdışı edilmeleri zaten uygulanıyor. Bunun için yeni bir yasaya ihtiyaç yoktu.
SVP’nin Yalanı 2: “Yaptırım İnisiyatifi ile Hükümet’in Yurtdışı etme İnisiyatifi’ ile ilgili yaptığı değişiklikleri düzeltiyoruz“.
Doğrusu: Tam tersine, Yaptırım İnisiyatifi ile Yurtdışı etme İnisiyatifi genişletildi. Daha önce hazırlanan maddelere, bu yeni inisiyatif ile 35 ek suç maddesi daha eklendi. Yurtdışı etmek için gereken maddelere; haksız yere sosyal yardım alma, sosyal sigortaları ihlal etme, çocukların okuluna ara verip çocuk parası alma, iki defa yanlışlıkla sağlık sigortası ödemesi alıp da hemen bildirmeme, hasta olmamasına rağmen sağlık sigortasına kaza bildirimi yapma, emeklilik primlerini yanlış gelir bildirimi üzerinden ödeme, hafif yaralama, haneye tevavuz, memura tehdit, yanlış tercüme vs. gibi „suçlar“ da eklendi.
Federal Parlamento daha önce Yurtdışı etme inisiyatifi içerik maddelerini olduğu gibi kabul edip, Anayasal ilkelere ve bireysel haklara uygun olarak zaten yürürlüğe koymuştu.
SVP’nin yalanı 3: “Ağır suç işleyen göçmenler bir daha İsviçre’de suç işleyemeyecekler.“
Doğrusu: İstatistiklere göre en çok suç işleyenler İsviçre’ye gelen turistler. Oysa Yurtdışı etme inisiyatifi ile Yaptırım inisiyatifi’nin her ikisinde de bir göçmenin hangi durumda oturum hakkının iptal edilmesi gerektiği işleniyor. Bu anlamda bu inisiyatifler sadece İsviçre’de oturum hakkı olan göçmenleri kapsıyor.
Suç işleyen turistler, mülteci statüsü verilmeyen ilticacılar ve kağıtsızlar (Sans-papiers)‘ın hiçbirinin oturum hakkı bulunmuyor. Bundan hareketle de sözkonusu inisiyatifler bu kesimler için geçerli değildir ve uygulanamaz. Yani İsviçre’de bulunan ve suç işleyen bir turistin İsviçre yasağının olup olmaması onu çok da enterese etmeyecektir.
Ayrıca suçu işleyen kişinin, vatandaşı olduğu ülke ile İsviçre arasında geri alım anlaşması yok ise, suç işlese bile kişi yurtdışı edilemeyecektir.
SVP’nin Yalanı 4: “Suçlu yurtdışı edildiğinde mağdur duruma düşecekse eğer, mahkeme yurtdışı etme karardan vazgeçebilir.“
Doğrusu: Mağduriyet düzenlemesi çok sert formüle edilip bireysel ve kamu yararının birlikte değerlendirilmesine yol açıyor. Bu anlamda yurtdışı etme kararının, kamu çıkarı doğrultusunda neredeyse kimseye uygulanması beklenmiyor.
SVP’nin yalanı 5: “Kişi ağır suçlarda hemen, hafif suçlarda ise, suçun tekrarı durumunda sınırdışı edilecek.“
Doğrusu: “Tekrar“ kelimesinin buradaki kullanımı yanlıştır. Çünkü benzer veya aynı suçun işlenmesi anlamına gelmiyor bu. Kişi suç listesinde bulunan suçların herhangi birini 10 yıl içerisinde işlerse eğer, yurtdışı edilecek. Örneğin sosyal güvenlik sigortasının ihlali durumunda da suçlu ilan edilip yurtdışı edilme konusunda ilk uyarısını alan kişi, çocuk parasıdaki bir hata, ya da sağlık sigortası ödeneğini herhangi bir şekilde yanlış ödenmişse bile yurtdışı edilme ile karşı karşıya kalacak.
Amaç eşitsizlik yaratmak
Yaptırım inisiyatifi’nin tek amacı İsviçre’de yaşayan insanlar arasında eşitsizlik yaratmak aslında. Bu durumda İsviçre vatandaşı ile göçmenler arasında farklı haklar doğuyor. Bir toplumda eşit hakalara sahip olunması durumunda orada ne güven kalır ne de adalet. Hele söz konusu demokrasinin beşiği olarak tanımlanan İsviçre ise.
Yaptırım İnisiyatifi’ne tepkiler
Bu inisiyatife tepki olarak; kültür, bilim ve ekonomi alanlarında tanınan 200 kişi de dahil olmak üzere 42 bin’den fazla kişiden imza toplandı. Buna ek olarak, 120 hukuk profesörü de bu inisiyatife karşı bir bildiri yayınladılar. Hukukçular, inisiyatifin kabulü durumunda kendi yükümlülüklerinin çiğneneceğini belirtip, özellikle ikinci kuşak göçmenlerin ciddi bir şeklide ayrımcılığa maruz kalacaklarına dikkat çekiyorlar.
Bunlara ek olarak; İsviçre Yazarlar Birliği, İsviçre Savcılar Birliği, Bern, Basel-Stadt, Aargau, Solothurn ve Zürich Kanton Meclisleri net bir şekilde inisiyatif için HAYIR oyu kullanılması çağrısı yaparlarken; NGO’lar ve CVP, FDP, SP, Grüne, GLP, BDP ve EVP gibi partilerin temsilcileri de yaptıkları ortak bir basın açıklaması ile inisiyatife yönelik tepkilerini dile getirdiler.
Görünen o ki, SVP dışında herkes bu inisiyatife karşı.
Demokrasi anlayışımızın değişmemesi ve İsviçre’nin adil bir hukuk devleti kalması dileğiyle…!
Not: İsviçre’de, hukuki konularda danışmanlık hizmetinden faydalanmak isteyenler yukardaki mail adresimden bana ulaşabilirler. Ayrıca Türkiye ile, tanıma/tenfiz davaları, tapu dava işlemleri, tebligat, vekâlet işlemi vs. türünden herhangi bir hukuki süreç içerisine giren ya da Türkiye’de hukuki takip yaptırmak isteyen okuyucularımız da iletişime geçebilirler.