Aarau Kantonu’na bağlı Villmergen kampında kalan sığınmacılar,Ukrayna’dan gelen sığınmacıların kendi yerlerine yerleştirilmek istendiğini belirtiyorlar.
Aarau Kantonu yetkilileri başka seçenek olmadığını söylerken, Villmergen kampı sakinleri sığınmacılara yönelik ayrımcı politikalara tepki gösteriyorlar. Kampta kalan sığınmacılar ayrımcı uygulamları protesto etmek için açlık grevi yapacaklar.
Villmergen’deki mülteci kampı önünde bir basın açıklaması yapan kamp sakinleri, planlanan yer değiştirmeyle ilgili öfkelerini şöyle dile getirdiler.
“Uzun süredir KU Villmergen kampında yaşıyoruz ve bu dönemde başka yerlere transferle tehdit ediliyoruz. Bu transferlerin ne zaman olacağı, nereye götürüleceğimiz ve orada ne kadar kalacağımız bizden gizleniyor. Yakın zamanda, Zürich’ten arkadaşlarımız benzer şekilde yer değiştirdiler ve çok uzak bir bölgede bir yeraltı kampına yerleştirildiler. Bilinmeyen bir zamanda bilinmeyen bir yere taşınmak, uyum, yaşam ve ruh sağlığımız için ciddi sorunları da beraberinde getirecektir. Kamp transferlerini durdurun, İyi ve adil bir iltica prosedürü istiyoruz.“
Sığınmacılar arasında yaratılan ırkçı ayrımcılığa protesto
İsviçre devletinin sığınmacılar arasında yarattığı ırkçı ve ayrımcı politikları Göçmenlerle ve sığınmacılarla dayanışma platformu olan ROTA tarafından da protesto edildi.
Ukraynalı sığınmacılarla dayanışma içerisinde olduklarını belirten ROTA üyeleri şu açıklamayı yaptılar;
“Günümüzde kitlesel göçe neden olan en yakıcı faktör savaştır ve bu savaşlar insanları evlerini terk etmeye zorlamaktadır. Şu anda Ukrayna’da görüyoruz. Rusya ile NATO arasındaki emperyalist hegemonya için uzun süredir devam eden rekabet, sıcak savaşlar şeklinde su yüzüne çıktı. Son zamanlarda Afganistan, Irak ve Suriye’de ve şimdi de Ukrayna’da.
Anavatanlarında çevresel, ekonomik, cinsel veya siyasi baskı altında yaşamak yerine, korunmalarını sağlamak için tüm insanlara sınırları açmak gerekiyor. Onların güvenliğini sağlamak, hepimizin hassasiyetini gerektiren bir insanlık meziyeti ve siyasi bir tavırdır.
Hepimiz Ukraynalıların en hızlı ve en güvenli yoldan istenilen ülkeye kaçmasını ve en iyi koşullarda kalmasını sağlamaya çalışmalıyız. Afganistan’dan, Türkiye’den, Suriye’den ve Kürdistan’dan gelen biz mültecilerin onları en iyi anladığımıza şüphe yok.
Sınırların hızla açılması, İsviçre gibi çoğu Avrupa ülkesinde ilk kez ön işlem yapılmadan serbest dolaşım hakkının tanınması doğal olarak verilmesi gereken haklardır. Ancak tüm bu hakların Ortadoğu ülkelerinden gelen mültecilere verilmediği gerçeği göz ardı edilemez.
Bu süreçte İsviçre haber kurumları dünyanın gözü önünde Ukrayna’dan gelen mültecileri “sarı saçları” ve “mavi gözleri” nedeniyle korumaya daha layık olarak gösteriyorlar. Bu zor durumlarda medyada insanları saç rengine ve göz rengine göre ayırmak açıkça ırkçılıktır.
İsviçre’de yaşayan göçmenler ve mülteciler olarak, bu ırkçı ve ayrımcı göç politikasını kabul etmiyoruz. Dil, din, yasa veya iltica sebebi ne olursa olsun, herkes için eşit iltica hakkı olmalıdır.
Mültecileri karşı karşıya getirebilecek, özellikle sığınma kamplarındaki iltica koşullarına ilişkin ayrımcı uygulamalara ve ırkçı söylemlere rağmen, Ukraynalı kardeşlerimizle birlikte iyi yaşama ısrarımızdan vazgeçmeyeceğiz.
Mültecilerin dili, dini, saç rengi veya menşe ülkesi dikkate alınarak farklı hakların tanınması ayrımcı ve iki yüzlü bir politikadır. Herkese sığınma hakkı istiyoruz! “