Diziİsviçreisviçre

Sibel Arslan- Kanton Basel-Stadt – BastA! (Yeşil Birlik) adayı

1991 yılından bu yana İsviçre’de yaşayan Sibel Arslan, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca dillerinde eğitim aldı.

Basel Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Arslan, 2015 yılının Mart ayından bu yana Kanton Basel-Landschaft Güvenlik Dairesi’nde hukukçu olarak çalışıyor. İsviçre vatandaşlığını 2004 yılında edinen Arslan, İsviçre politikasına ilgi duymaya başlıyor. Burada yaşayan göçmenlere sık sık tercümanlık yaptığını ve yardım ettiğini ifade eden Arslan, “Bu çalışmalarım, göçmenlerin karşılaştıkları sorunların farkına varmama sebep oldu. Dile hakim olmayan insanların karşılaştıkları muameleler, bazı alanlarda haklarının olmamaları, hakların oluşumunda yer alamamaları, haklarını bildikleri halde yeterli özgüvene sahip olmamaları beni etkiledi. Bir şeyi değiştirmenin en iyi yolu içinde yer almaktır. Buna inandığım için hukuk okumaya ve siyasetle uğraşmaya karar verdim“ diyor ve 2004 yılında Basel Stadt Parlamentosu’na seçildiğini ifade ediyor. Kanton Basel-Stadt Parlamentosu’nda şu an, Hukuk, Spor ve Güvenlik Komisyonu’nda milletvekili sıfatıyla yer alan Arslan, yapılan ya da yapılacak olan yasal değişikliklerde de söz sahibi iken,  2013 yılından bu yana Af Komisyonu üyeliği de yapıyor ve af talepleri ile ilgili kararları değerlendiriyor.

Sibel Arslan, 2015 yılı Federal Meclis seçimleri için, İsviçre Yeşiller Partisi ile birlikte olan BastA! Partisi’nden, 8. listenin 1. sırasından aday gösterildi.

BastA!’dan aday olmanızın sebepleri nelerdir?

Öncelikle “Hangi parti bana daha yakın?“ ın cevabını aradım ve bir analiz yaptım. Sonuçta da BastA!’dan yana karar verdim. Yaklaşık 16 yıl önce, daha bizler göçmenlerle ilgili konuları konuşmazken, Türkiyeli göçmenleri Kanton Parlamentosu’na seçtiren ilk ve tek partiydi BastA!. Bu durum bana BastA!’n ın göçmenler konusunda dürüst ve samimi bir parti olduğunu göstermişti . Solda duran, insan haklarını büyük harflerle yazan, eşitlik taraftarı, birlikte yaşamın tüm halkların ve düşüncelerin katkısıyla daha güzel olacağına inanan bir partidir BastA!. Ben bu partide samimiyet, eşitlik ve birlikteliği görüyor, yaşıyorum. Diğer partilerle karşılaştırıldığında; yerel ve küçük bir parti olmasına rağmen, Basel`in en tanınmış politikacılarından biri olmamda büyük rolü vardır BastA!`nın.

Federal Parlamento milletvekilliği adaylığı süreciniz nasıl gelişti?

Senelerdir partimde, yerel parlemento adayları arasında en çok oyla seçilen parlamenterim ve çok oy aldığım biliniyor. Geçen seçimlerde çok az oy farkı ile Federal Parlamento’ya seçilemedim. Bu, partim tarafından bu seçimlerde real olarak en fazla oyu alabileceğim yönünde değerlendirildi ve partimin yetkili organlarında en çok oyu alarak aday gösterildim. Geçen seçimden sonra, partimin yaptığı analizler sonucunda, 1500 kişinin daha listesinde benim adımı iki kez yazdıklarında takdirde ulusal parlamentoya seçilebileceğim tespit edildi. Bu durum benim Federal Parlamento’da ilk Türkiyeli milletvekili olma şansımı arttırıyor .

Partinizin öncelikli olarak ele aldığı konulardan bahsedebilir misiniz?

Hem partim BastA!`da, hem de Yeşiller Partisi’nde önemli politik konuların başında; insan hakları, göçmenlerin seçme ve seçilme hakları, tüm dinlerin, dillerin ve ırkların eşitliliğini, eşit işe-eşit ücret, kadın ve çocuk haklarının geliştirilmesi, sosyal sistemin korunması ve sağcı partiler tarafından tehlikeye atılmaması, mülteciler siyaseti, çevre ve çevre sorunlarına bağlı olarak gelişen sosyal sorunların çözümü gibi konular geliyor. Sol partiler arasında en samimi politikayı partimin yaptığını söyleyebilirim. Demokratik sistemin gerçekten uygulanması için azınlıkların da söz hakkına sahip olmasını savunan BastA!/Yeşil Birlik, seneler önce göçmenlerin seçme ve seçilme hakkı için yerel bir insiyatif başlattı. Sosyal Demokrat Partisi SP’nin de katıldığı bu insiyatifi halk oylamasında maalesef kaybettik. Bizlerin oylarını alan partiler, bu sürecin henüz gelmediğini savunarak bu insiyatife yeterince destek vermediler.

Bir kadın ve göçmen olarak partiniz içerisindeki ağırlığınız nedir?

BastA! özellikle gençlerin, göçmenlerin ve kadınların siyasette yer almaları konusunda samimi bir politika yürütüyor. Partim içindeki duruşumda yıllardır hep aynı kararlılık ve süreklilik içinde kaldım. Bakış açım oldukça net. Bu durum arkadaşlarım tarafından da kabul görmüş durumda ve takdir edilmekte. Gelmiş olduğum yer, cinsiyetim, mesleğim, dilim ve tecrübemden partim her zaman yararlanıyor ve bunu bir zenginlik olarak kabul ediyor. Gösterdiğim bu kararlı duruş, seçmenlerin bana verdiği güveni ve sorumluluğu yerine getirmemle destekleniyor.

Göçmen politikacıların İsviçre Parlamantosu’nda yer almaları nasıl bir etki yaratır sizce?

Almanya`da hem göçmenlere hem de Almanlara örnek olacak birçok politikacı var. İsviçre maalesef bu konuda oldukça geride hala. Ulusal Parlamento’da yer almakla burada doğan, büyüyen, yaşayan insanlara örnek olunurken, yerli halka da biz göçmenlerin de bu ülkenin bir parçası olduğumuzu göstermiş olacağız. İsviçrelileri ilgilendirdiğini düşündüğümüz konular aslında sadece onları ilgilendirmiyor. Eğitim, sağlık, ekonomi, kültür, sanat gibi tüm konular bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendiriyor. Bu anlamda bizlerin de söz hakkını istememiz,  öneriler sunmamız, birlikte çözüm arama çabalarımız er geç kabul edilecektir. Unutmayalım ki burası artık bizim ülkemiz ve gençlerimiz bu ülkenin bir parçası. Bundan dolayı,  buradaki hayatın her alanında olduğu gibi Federal Parlameto’da da yer almamız oldukça önemli ve artık doğal olmalı.

Partniz BastA! göçmenlerin temel sorunlarını nasıl değerlendiriyor?

Göçmenlerin ne yazık ki güçlü bir lobi çalışması henüz yok. Bu da şu anlama geliyor; taleplerimizi yeterince güçlü dile getiremiyor ve politik gücü bu yönde bir çözüme yönlendiremiyoruz. Bunun için biraz süreye, kararlığa ve birbirimizi desteklemeye ihtiyacımız var.

Eşit haklara sahip değil göçmenler. Bu doğru analiz edildiğinde normal bir durum gibi görünebilir. Fakat daha iyi bakıldığında görülmektedir ki, bu haklara sahip olmak için yeterince çaba sarf edilmemekte. Göçmenler İsviçre’deki eğitim sistemini detaylı olarak bilmemektedirler mesela. Eğitim programlarında pedagoji eğitimi alan öğretmenlerin hassaslaştırılması gerekmektedir. Fakat bu henüz gerçekleşmediği için, dile tam hakim olmayan çocuklar, adeta yeterli kapasiteye sahip değillermiş gibi bir muamele görüyorlar ve böylece erken yaşlarda, eğitim yollarının önü kapanıyor. Yoksulluk daha çok göçmenlerin başına geliyor. İşsizlik, aileye yardım etme sorumluluğu, az bir ücret karşılığında zor işler yapma zorunluluğu ve bunun birlikte getirdiği sağlık sorunları göçmenlerin temel sorunlarından bazıları.

Bu zorlukları hem kendimiz çözmeliyiz, hem de yaşadığımız ülkenin halkına kendi dilleri ile (yani kültürel perspektifte de) anlatmalıyız. Aynı zamanda da bu ülkenin yasaları içinde oluşacak bir çözüm yolunu zorlamalıyız.

200 kişilik Federal Parlamento’da çok az göçmen kökenli parlamenter var. Bunların ya anneleri ya da babaları göçmen. Fakat ikinci kuşak göçmenler bir veya iki tane. Bana sorulan soruların başında şu geliyor: “İsviçre`de yaşayan o kadar çok Türkiyeli var fakat Federal Parlamento’ya seçilmiş hiç kimse yok. Neden?“ Bu çok yerinde bir soru. Bizlerin artık Federal Parlamento’da temsil edilmesi gerekiyor.

Oy kullanma hakkı olan tüm seçmemlerin aktif bir şekilde oy kullanmaları şart. Yaşadığımız bu ülkede göçmenler hakkında sadece olumsuz haberler ya da örnekler değil de, olumlu haberler ve örneklerin de aktarılmasını istiyorum. Sorunlarımızı kısmen de olsa çözme adına, Federal Meclis üyeliği için seçmenler tarafından verilecek olan bu göreve talip oldum.

Milletvekilliğini elde ettiğinizde öncelikleriniz neler olacak?

Şimdiye kadar ki politik yaşamımda soru önergeleri olarak hazırladığım bir listem var. Buna göre, göçmen çocukların eğitimde eşit şartlara sahip olmaları, senelerdir burada yaşayan ve bu ülkenin parçası olmuş insanların seçme ve seçilme hakkına sahip olmaları, vatandaşlık için başvuru kriterlerinin hukuksal ve maddi anlamda kolaylaştırılması, meslek, iş ve ev aramada göçmenlerin yaşadıkları zorlukların giderilmesi, eğitim ücretlerinin düşürülmesi, bireyler hakkında devlet tarafından gizli bilgilerin toplanmasının önüne geçilmesi, temel hakların ihlal edilmesinin önüne geçilmesi gibi konular listemde bulunan belli başlı konular.

Seçimlerde oy kullanmanın önemini nasıl ifade edersiniz?

Son senelerde İsviçre`de özellikle göçmenler üzerinden siyaset yapılıyor. Yapılan istatistiklere göre göçmenler bu konularla ya çok az ilgileniyorlar ya da hiç ilgilenmiyorlar. Uzun vadeli bakıldığında, az olan bu ilginin hayatımızın farklı alanlarında olumsuz etkileriyle karşımıza çıktığını görüyoruz. Vatandaş olmak, yaşanılan ülkeye kendini ait hissetmek demektir. Ait olmak, sahip çıkmak ise, üstüne düşen görevi yerine getirmek demektir. Herkes vatandaş olmalı demiyorum kesinlikle, ancak kolaylıklarının da farkında olmalıyız. Vatandaş olanlar, kimsenin özel daveti olmadan politik haklarını kullanmalıdırlar. Böylece sadece yaşlı, tutucu, disiplinli İsviçrelilerin değil, genel çoğunluğun ortak fikri de demokratik bir şekilde siyasete yansıyabilir. Elimizdeki oyun farkında olmamak, elimizdeki imkanları kullanmamak anlamına gelir ki, bu da yaşadığımız alanın kurallarını belirleme işini başkalarına bırakmak demektir.

Son olarak buradan seçmenlerinize nasıl bir çağrıda bulunmak istersiniz?

Damlaya damlaya göl olur. O yüzden her damla, bu seçimlerde bizler için büyük bir göle dönüşebilir. Seçmenlerden beklentim ve ricam; oylarını kullanmaları, listelerine göçmen kökenli adayları ikişer defa yazmaları ve çevrelerindeki herkesi harekete geçirmeleridir. Ben senelerdir siyasette elimden gelini yapıyorum. Seçmenlerin de desteklerinin devamını rica ediyorum. Zorluklar çıksa da karşıma, bana verilen güvenin hakkını vermeye çalışıyorum. Seçme hakkına sahip olmayan haklımız da destek verebilir. Kendi çevrelerindeki insanları hassaslaştırarak, düzenlediğimiz seçim çalışmalarına katılarak, sosyal medyada paylaşımlar yaparak ya da bizlere fikirlerini bildirerek desteklerini sunabililer. 18. Ekim`de Bern bizi bekliyor. Hepimizin başarısı için desteklerinizi bekliyorum.

Daha fazla bilgi için; www.sibel-arslan.ch

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı