İsviçreisviçreKültür-Sanat

Merve Şener

2018 yılından bu yana İsviçre’de yaşayan Şener, sanatsal çalışmalarına burada da devam ediyor. Merve Şener ile İsviçre’deki sanatsal çalışmaları üzerine konuştuk.

Lisans eğitimini Elazığ’da bulunan Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’nde yapan Merve Şener, master eğitimini Hacettepe Üniversitesi’nde, Güzel Sanatlar Fakültesi’nde tamamlıyor.

2018 yılından bu yana İsviçre’de yaşayan Şener, sanatsal çalışmalarına burada da devam ediyor.

Merve Şener ile İsviçre’deki sanatsal çalışmaları üzerine konuştuk.

Ne kadar zamandır resim sanatı ile uğraşıyorsunuz?

Merve Şener
Merve Şener

Çok düşünür ve sorgularım. Sanatta bu değil midir? Sorguladığınız ne varsa, bir ifade biçimiyle, sizden olan birşeyle zuhur eder. Tam olarak “şu zaman“ diyemiyeceğim. İnsan sonradan sanatçı olmaz, sanatçı olarak doğar. Ama kendimi resim sanatı ile ne zaman ifade etmeye başladım dersem, kalemi bir araç olarak kullanmayı öğrendiğim günden bu yana,  resim sanatına da yoğun bir şekilde ilgi duyduğumu söylebilirim. Hatta neredeyse en çok yaptığım şey resimdi.

Resim ile ilgili olarak kimlerden etkilendiniz?

Bakıldığında yok gibi görünen, ancak özünde bunu hissettiğiniz kişilerden diye düşünüyorum. Bir yerlerden sızan bir eğilimin olduğunu gördüğüm anlar oluyor. İlkokul yıllarımda anneme resim çizdirdiğimi hatırlarım. Benzer temaları daima kullanırdı. Anneme her resim çizdirdiğimde çok heycanlanırdım ve dikkatlice izlerdim onu. Kuzenim teknik anlamda çok iyiydi ve çok yetenikliydi. Ondanda aşinalık kazandığım çok şey oldu. Ancak motivasyon kaynağım İlkokul beşinci sınıf öğretmenim Murat Tefek’ti. Bu alana olan ilgimin artmasına yardımcı olan bir diğer isim ise üniversitede eğitimini aldığım hocam  N.Müge Selçuk oldu.

Çalışmalarında karışık ve yağlı boya teknikleri kullanan sanatçı, bunların yanı sıra Enstelasyon, Video art, Land art ve kavramsal işler de deniyor.

Merve Şener

Yapıtlarınızda size ilham veren şey nedir peki?

Eğer bir konuyu dert edindiysem kendime, bunu çok uzağa gitmeden yaşadığım coğrafyanın kendine özgü yanlarından ya da yanıbaşımda olan daha bireysel konulardan, benden uzak olmayan, beni ben yapan, hayatımda olan şeylerden görüntülerden, seslerden, çıkış noktası ediniyorum. Bu otomatik olarak gelişiyor. Özetle, yaşamımda olanla yola çıkar, onu sanatla ilişkilendiririm.

Daha çok doğasal özellikleri yansıtan Natürmord eserler üretiyorsunuz. Neden?

Daha öncesinde, 20. yy’da ortaya çıkan Ekspresyonizm‘in etkisinde kalarak, beni rahatsız eden konuları farklı disiplinlerde denedim ve ele aldım. Önceliğim güzellik ve estetik değildi. Şimdilerde ise doğaya olan ilgim ile İsviçre’deki yaşantımın birleşmesi, eşimin Van Gogh’un renklerine ve karakteristik tarzına olan hayranlığı, Piet Mondrian’ın son dönem Kübik çalışmaları, Ekspresyonizm akımına ait eserler derken kendimi farklı bir arayışın içinde buldum. Şimdilerde, “bunların üzerine ne koyabilirim, nasıl bir yenilik getirebilirim?“ sorusunu soruyorum kendime.

Etkilendiğiniz akımlar ya da sanatçılardan bahsedebilir misiniz biraz?

Dışavurumculuk (ekspresyonizm)… Doğanın olduğu gibi temsili yerine duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkarıldığı bu 20. yüzyıl sanat akımını kendime yakın buluyorum. Piet Mondrian, Van Gogh, Munch ve birçok modern sanatçı da dahil tabi.

Merve Şener

Eserlerinizi sergileme imkanınız oldu mu hiç?

Eserlerimi sergileme imkanım oldu evet. Bazen fakültemizin galeri bölümünde, bazen grup sergileri, bazen de kazandığım sergileme ya da başarı ödülleri vasıtası ile oldu bu sergiler. İki yıldır İsviçre’de yaşıyorum. Yakın zamanda, buradaki yaşamım ile şekil ve boyut kazanan yeni çalışmalarım için bir sergi düzenlemeyi düşünüyorum.

İsviçreli sanat çevreleri ile ilişkileriniz oldu mu?

Henüz olmadı ama buna yönelik adımlar atmaya başladığımı söyleyebilirim.

Şu anki resim sanatını ve resim sanatına verilen değeri nasıl yorumlarsınız?

Burjuvazi sınıfı ile beraber sanat yapıtı alınıp satılan ve tüketilen bir ürüne dönüştü. Burjuvalar ve onlara özenen aristokratlar ellerindeki kapital ile sanatçıyı, kendi beğeni ve zevkleriyle yönlendirmeye çalıştılar. Sanatçılar, kimi zaman istemedikleri halde buna boyun eğmek zorunda kaldılar. Van Gogh gibi boyun eğmeyenler ise, hak ettikleri değeri görmek bir yana dışlanmış ve aşağılanmışlardır.

Sanat yapıtları; kapitalizmin bugün geldiği aşamada küresel bir yatırım aracı, reklam sektörünün bir unsuru, hatta bir kara para aklamanın aracı haline dönüştürüldü. Yani sanatın sıradanlaşması,“şey“leşmesi ve onun üzerindeki kutsal örtünün kaldırılmış olması diyebiliriz bu duruma. Bu durum, kuşkusuz büyük sanatsal yapıtların değerini düşürmüyor, ancak insanların sanat yapıtına yaklaşımını ve onların alışkanlıklarını doğrudan etkiliyor.

Merve Şener

Sanatçılar bu duruma karşı ne yapabilirler? Alternatif ne olabilir sizce?

Birçok fikir arasından aklıma ilk gelen Marchel Duchamp’ ın Pisuvar ile sanat tarihini değiştiren cesareti olur. Kendi zamanının sanat anlayışını eleştirme ve sorgulama biçimi ve tavrı bize örnek olabilir.

 Son olarak ne söylemek istersiniz?

Çalışmalarıma devam ediyorum. Bu dönemde yeni çalışmalarım da oldu. Bir sanatçı olarak, sanata yeni bir bakış açısı sunmayı ve su anın ötesinde yenilliklere öncülük etmiş olmayı arzu ediyorum.

Merve Şener

Bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederim.

 

AYDIN YILDIRIM/ZÜRICH

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı