Yasemin Schreiber-Pekin

Menopoz- Son durak değil, yeni fırsat

Dünya Sağlık Örgütü Ekim ayını “Menopoz Farkındalık Ayı” ilan etti. Çok zaman ihmal edilen konuya böylece ilgi çekilmesi kadın sağlığı için atılan büyük bir adım.

Dr. med. Yasemin Schreiber-Pekin

Kadın Doǧum Uzmanı, Psikoterapist

www.praxis-schreiber.ch

www.schreiberry.ch

 

Menopoz çok perdeli bir drama benzer, hormonların alkalanmasıyla yavaș yavaș gelișir. Menopoz öncesi yıllara premenopoz denir. Kırklı yașlarda perimenopoz süreci bașlar. Sonunda bir gün son adet kanamasıyla menopoza girer kadınlar. Menopoz sonrası yıllarıda postmenopoz olarak tanımlanır.

ÖSTROJEN: Bașroldeki diva

Östrojen hormonu vücudumuzdaki hemen hemen her organı ve hücreyi etkiler. Kaynanadan patrona, komșudan kocaya, gelinden görümceye herkesi memnun etmeye çabalama, aile kurma arzusu, çevremizle kendimizi karşılaştırıp sorgulamak gibi alışkanlıklarımızı östrojene borçluyuzdur.

Östrojen, döllenmiş yumurtaya hazırlık olarak rahimdeki mukoza zarını oluşturur ve adet döngüsünün ilk iki haftasında sahneye hakimdir.

PROGESTERON: Sakin kız

Hani, her filmde ikinci rolü oynayan, divanın en iyi arkadașı bir kız vardır ya, bizim dramımızda onun adı progesteron. Östrojenʼe: »Sen üzülme kuzum, hallederiz, çözeriz«, der. Döngünün ikinci yarısında daha çok üretilir. Vücuttaki suyu atar, rahatlatır ve dinlendirici bir uyku sağlar ‒ ve çok zaman yenik düșer östrojene. Dram yaratmasını seven östrojen, sahneden çekilip arka plana geçmekten hoșlanmaz.

Adet öncesi yașanan bașağrısı, migren, öfke veya ağlama nöbetleri progesteronun östrojene oranla düșük olmasına bağlıdır. Göğüsler gerilir, vücüt su toplar, içi islak çamașır dolu bir çuval gibi hisseder kadın kendisini. Ergen çocukları, eși sormaya bașlar: »Adet mi olacaksın, herkese çatıyorsun gene«, diye. Adetten bir iki gün sonra herșey normale döner.

Hormonlar bir anda kaybolmaz, seviyeleri kırklı yașlarda birer birer düşmeye başlar. İlk yașanan sıkıntılar progesteron eksikliğine bağlıdır. Ardından östrojen eksikliği takip eder.

Adet düzensizliği: Çok kısa, çok uzun, çok ağır geçen adet döngüleri yașanabilir.

Uykusuzluk: Menopozun en yaygın belirtilerinden biri uyku kalitesinin bozulmasıdır. Çözüm, akşamları progesteron takviyesi almaktır.

Depresyon: Dışarıdan bakıldığında her şey her zamanki gibidir – sadece siz mutsuzsunuzdur, dünya gri görünür, renklerini kaybetmiştir. Daha önce depresyon yașamıș olanlar hormonal dalgalanmalara karşı özellikle duyarlıdır.

Öfke ve huysuzluk: Boşanma avukatına gitmeden önce, jinekoloğunuza danıșın diyebilirim kısaca.

Ağrılar: Menopoz geçiş döneminde kas ve eklem ağrıları artabilir. Boyun, omuz, sırt ve pelviste yaygın ağrılara yol açan fibromiyalji bu yașlarda çıkar ortaya.

Sıcak basması: Göğüste veya kafada sıcaklık başlar, kalp hızla çarpmaya başlar, yüz kızarır. Baş, boyun, dekolte ve koltuk altlarında terleme olur. Kimi kadın çoğunlukla geceleri, kimisi de gece gündüz yaşar.

Sıcak basmalarının sona ermesi her şey tekrar yoluna girdi demek değildir. Sadece hormonların tamamen tükendiğine ișarettir. Hormon eksikliği çok sağlıksızdır, birçok yaşlılık hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olabilir.

Östrojen azaldıkça yașanan olayların listesi daha çok uzun. Toplam 34 semptom sayılmıș șimdiye dek.

İdrar kaçırma: Öksürürken, gülerken, koșarken, bazen de cinsel ilişki sırasında idrar kaçar. Nedeni, zayıf pelvik taban ve hormon yetersizliğidir. Bir de acil idrar yapma ihtiyacı vardır. Bu durumda mesane size terör estirir.

İdrar kaçırmaktan korkan kadın, sıvı tüketimini kısıtlar. Bu da yapabileceği en büyük hatadır. Çünkü idrar kesesinin büzülmesine yol açar ve daha sık idrara çıkma ihtiyacı yaratır. Günde 1.5- 2 litre su tüketimi șarttır.

Cinsel yașam ve vajina sağlığı: Cinsel aktivite her iki cinsiyette 50 yaşından sonra azalır. Fakat kadınlarda östrojen eksikliğine bağlı olarak libido sıfıra inebilir. Menopozdan sonra vajina dokusu incelir, esnekliğini kaybeder, cinsel ilișki imkansız hale gelebilir. Vajina için tasarlanmıș hormonlu kremler burada çok önemlidir.

Saç ve cilt, kolajen kaybı: Kolajen azaldıkça, cilt gerginliğini kaybeder, kırışıklıklar oluşur. Bu kaçınılmaz doğa kanununun yanında kolajenin en büyük düşmanı sigaradır.

Kemik erimesi (Osteoporoz): Hareketsizlik, hormon eksikliği, hatalı beslenme ve sigara kemik erimesini hızlandırır, kemik kırıklarına, omurga çökmesine yol açar.

Kalp ve damar hastalıkları: Erkeklerin kalp krizi geçirme riski kadınlardan daha yüksektir – ancak kadınlar menopoz dönemine girince, hormon kullanmayanlarda bu risk eşitlenir. Kalp damar hastalıkları, sanayileşmiş ülkelerde kadınlar için bir numaralı ölüm nedenidir.

Unutkanlık, demans: Östrojenin beyin performansında büyük etkisi vardır ve demans, Alzheimer hastalıklarına karşı koruyucudur.

Kilo alma: Kırk yaşından itibaren başlar: Her zamanki gibi beslenir, ama yine de kilo alırsınız. İç karın yağı, açlık hissini tetikleyen kortizon benzeri stres hormonları üretmeye bașlar, yedikçe yiyesiniz gelir.

Doğal (biyoeșdeğer) hormonlar kilo yapmaz. Aksine hormonlar düzenlenince kilo da daha kolay kontrol edilebilir. Doğal hormonlar, osteoporoz, kalp ve damar hastalıkları ve demansa karșı korur kadını.

HORMON REPLASMAN TERAPİSİ (HRT): Jinekolojik kontrol, meme kontrolü ve mamografiden sonra HRTʼye bașlanabilir. Elbetteki her kadının hormon kullanması șart değildir. Kararı verecek olan kadındır ve bilgi sahibi olan kiși sağlıklı kararlar verebilir.

Doğal hormonlar, menopoz öncesi kadının doğal olarak ürettiği hormonların eșdeğeridir. Günümüzde HRTʼde sadece bunlar kullanılır. Şu șekilde tatbik edilir:

ÖSTROJEN: Östrojen jeli, doktor tavsiyesine göre, günde bir veya iki defa, kollara, kalçalara sürülür.

PROGESTERON: Akşamları yatmadan önce hap olarak kullanılır.

VAJİNAL (ÖSTROJENLİ) KREM: haftada 2 defa.

Sakıncalı durumlar: Meme kanseri geçirmiş olanlar hormon almamalıdır. Biyoeșdeğer östrojen ve prosteron meme kanseri riskini arttırmaz. Fakat meme dokusu hormonlara hassas olduğundan, zaten olan kanserin ilerlemesi tetiklenebilir. Bu nedenle meme kanseri teșhisi konulduğunda, hormon kullanımı bırakılır.

Meme kanserinin en yaygın nedenlerinden biri aşırı kilodur. Aşırı kilo ve hareketsiz yaşam tarzı bir araya geldiğinde, risk iki katına çıkar. Sigara içenlerde bu risk yedi katına çıkar!

Bütünsel tedavi konseptlerinin de yeri var tabi menopoz sürecinde. Bitkisel preparatlar, nöralterapi, geleneksel doğu tıbbı, hipnoz burada sayacaklarımın bir kısmı. Terleme ve ruhsal sıkıntalara karșı faydası olabilir, fakat sistemik hormon eksikliğini dengelemez.

Büyükanne Faktörü

Menopoz sonrasında kadın daha özgürdür. Her ay yașadığı kan kaybı, ağrılar, sancılardan, korunma derdinden kurtulmuștur. Yașının verdiği tecrübeye dayanarak daha özgüven sahibidir, bazı șeylere boșvermesini, sağlıksız ilișkileri kesmesini veya affedici olmasını daha iyi bașarır. Yașlanan kadın, bilge kadın olur.

Çok ilginçtir ki, sadece insan ve orka balinaları giriyor menopoza. Diğer diși hayvanlar üretkenlikleri bitince ölüyorlar. Bu fenomeni açıklamak için, bilim insanları Büyükanne Faktörü isimli bir teori geliștirmișler.

Hatırlıyoruz ki, östrojen kadınlara sadece kendisini değil, çevresindekileri de düșünme yeteneğini veriyor. “Büyükanneler” tecrübe birikimlerini bu șekilde yeni nesillere aktarıyorlar. Büyükanne Faktörü, genç nesli yetiștirmede yardımcı olmanın yanında, iș hayatı, farkındalık, sosyal sorumluluk gibi yașamın her alanını kapsayan geniș bir anlam kazanıyor. Fark yaratmak için, müthiș bir potansiyel var menopoz sonrası kadınların elinde.

Menopoz bir dönüm noktasıdır, kriz yaratabilir fakat içerisinde yeni fırsatlar da barındırır. Her kriz yașamın bize sunduğu bir armağandır.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı