Kilo vermek için önce zihnen hazırlan!
Berna Çoban
Diyetisyen
diyetisyenbernacoban@gmail.com
Obezite, dünya üzerinde önlenebilir en önemli halk sağlığı problemidir. Hep gündemde olan bu konu, her gün yeni diyet metotlarına, yeni diyet efsanelerine veya mucize kürlere şahit oluyoruz.
Başlarda büyük motivasyonla başlanan diyetler kimi zaman başarıyla kimi zaman hüsranla sonuçlanıyor. Çoğu zaman da verilen kilolar fazlasıyla geri dönüyor. Bunu temel nedeni diyette aç kalmak değil elbette, sürdürülebilir beslenme alışkanlıkları edinememek ve psikolojik nedenlerle diyeti yarıda bırakmak.
Kimi zaman “ya hep ya hiç“ prensibi ile işlerin iyi gitmediği bir günün akabinde, suçluluk hissiyle tamamen kötü beslenme alışkanlıklarına dönülebiliyor. Ya da yıllarca duygularını yemekle bastırmaya alıştıklarından ilk boşlukta yemek yemeyi bir rahatlama aracına dönüştürüyorlar. Bedenini tanımadan, tıbbi gereksinmelerin farkında olmadan yapılan bu diyetler, popüler kültürün de etkisiyle sadece baskı unsuru olarak zihnimizde yer ediyor.
Peki gerçekten iyi beslenmek için zihnimizi nasıl hazırlamalıyız?
Başlarda her şey harikadır. Heyecanla yapılan diyet listeleri güzel sonuçları beraberinde getirir. Ancak alınan kilolar çok kısa sürede alınmadığına göre verirken de bazı duraklarda molalar verilebilir. İşte bu nokta ilk kırılma noktasının yaşandığı yerdir. Zamanla diyetisyenimizin veya etrafımızdakilerin isteği üzerine diyet yapıyormuşuz hissine kapılırız. Beslenme alışkanlıklarımızın revize edilmesi değil görevi yerine getirme rolü gibi algılanır.
Bu noktada yapacağımız ilk şey, başlangıç motivasyonumuzu, nedenlerimizi kendimize hatırlatmaktır. Emeklerinizi, o güne kadar attığınız adımları, başarınızı takdir etmek.Sadece size özel olan bedeninizi tanımak, beklentilerinizi kendi yaşam tarzınıza göre belirlemek ve besinlerin temel amacının bedenimizdeki yağ oranını belirlemediğinin farkında olmak. Besinlerin vücudun temel enerji metabolizmasını, yapım ve onarım süreçlerini, hormonal dengeyi nasıl etkiledikleri, biyokimyasal süreçlerdeki inanılmaz önemini düşünmek daha mantıklı ve daha sürdürülebilir bir yaklaşım. Kendinizin diyet polisi olmayın! Kendini doğru besinlerle beslemeye çalışan, bunu bir yaşam felsefesi haline getiren insan dengeli beslenmenin konforunu ömür boyu yaşayacaktır.
Sağlıklı beslenmek ne kadar değerliyse bunu bir takıntıya dönüştürmek, bazen ortoreksiya diye tanımladığımız bir yeme bozukluğuna da sebep olabilir. Mükemmel olmaya değil dengede kalmaya ihtiyacınız var. Kriz durumlarında ne yapacağını bilmek daha kalıcı bir kilo kaybı sağlar. Hayatınız her zaman durağan olmaz. Bazen kendiniz için çok sağlıklı besinler hazırlayabilirken bazen çok uzun zamandır görmediğiniz dostlarınızda uzun sofralarda buluşmak isteyebilirsiniz. Ya da uzun bir toplantı sonrası hazırda bir yemeğiniz olmayabilir. Bunlar çok normaldir ve her şey yerle bir olmaz. Dengelemeyi öğrendiğiniz sürece tecrübelerinizle çok rahat aşabilirsiniz bu kriz dönemlerini. Önemli olan hayatınızın genelinde sağlıklı besinlerle vücudunuzun ihtiyaçlarını karşılayabiliyor olmanız. Alternatif çözümleri beslenme uzmanınızla tartışabilir, tahmin etmediğiniz pratik çözümlerle zihninizi özgür kılabilirsiniz. Hata yapmaktan korkup komple diyeti bırakmaya ya da ömür boyu listelerle yaşayacağına inanıp kısır bir döngüde kendinizi yormaya inanın gerek kalmayacak. Tek yapmanız gereken bedeninizin ihtiyaçlarına kulak vermek, besinleri haz aracı olarak görmektense şifa kaynağı lezzetli bir seçki olarak görmek. Tüm besinler aslında bizim gerçek mucizemiz, birinin hepsinden üstün olması söz konusu bile değil.
Popüler kültür, sosyal medya, 3 günde 3 kilo diyetleri gibi spekülatif yaklaşımlar bizi yetersiz ve başarısız hissettirir. Yıllar içinde alınan kiloları hemen bir çırpıda verme çabası bazen yanlış diyetler yapmanıza neden olabilir. Her gün tartılıp mucize beklemek ise yapılan çalışmalara göre daha yavaş kilo kaybına sebep olmaktadır. Doğrusu haftada bir aç ve susuz, tuvalet sonrası, çıplak bir şekilde tartılmaktır.
Her diyet kişiye özeldir; bireyin ihtiyaçları, vücut kompozisyonu, genetik özellikleri, tıbbi gereksinmeleri elbette farklıdır. Bu durumda herkesten aynı diyetle aynı performansı beklemek ne kadar mantıklı olabilir.
Hızlı kilo kaybederken beraberinde yağdan fazlası gidebilir. Kas kaybı geri dönüşü zor sonuçlar doğurur. Metabolizmanızın yavaşlaması ve kendini korumaya alması da olasıdır. Kontrolsüz diyetlerle canlı bir metabolizmanın çalışma prensiplerine zarar vermek, daha uzun bir toparlanma süreci gerektirebilir. Durum böyleyken kendinizi tanımak, yaşam şeklinize uygun, sürdürülebilir alışkanlıkları geliştirmek daha kalıcı ve sağlıklı bir kilo kaybı sağlar. Bir rakam beklentisinden ziyade, daha sağlıklı bir beden inanın sizi daha mutlu edecektir.
Sağlıklı beslenmek kendine değer vermektir. Besin seçiminde kaliteli ve faydalı gıdaya ulaşmaya çalışmaktır.