Kafein ve sağlık
Berna Danacı
Diyetisyen
dytbernadanaci@gmail.com
Kahvesiz güne başlayamıyorsanız kafeinin etkilerini ve tüketim miktarını bilmenizde yarar var. Bu ayki yazımda tüketim sıklığı ve kullanım alanları gün geçtikçe artan kafein içerikli ürünlerin vücudumuzdaki etkilerine değinmek istiyorum.
Kahve, tropik ülkelerde yetişen coffea arabica, coffea caneford gibi kahve ağaçlarının tohumlarından elde edilir. Tüketimin büyük bir kısmını Brezilya karşılar. Yetiştirildiği bölgenin özelliğine göre kahve türleri değişir ve çeşitlenir.
Kafein ise , bazı bitkilerin yaprak, tohum veya meyvelerinde doğal olarak bulunan bir kimyasaldır. Kahve, çay, kakaolu içecek ve yiyecekler, kola, çikolata, enerji içecekleri, ve bazı ilaçlar kafein içerirler.
Kafein farmakolojik olarak orta seviyeli bir merkezi sinir sistemi uyarıcısıdır. Bu nedenle daha zinde hissetmenizi sağlar ve performansı, kas koordinasyonunu arttırır. İş yükümüzün arttığı ve hayatın hızlı aktığı bir dünyada kafein vazgeçilmez olması da kaçınılmazdır. Melatonin seviyesini etkileyerek uykuya direncinizi arttırır.
Kafein, konsantrasyonunun artışı ile beyin damarlarında dilatasyon (genişleme) sonucu hipotansiyon ve solunum rahatsızlıklarına karşı olumlu katkıda bulunur. Akciğerlere giden solunum yollarını rahatlatır ve astım krizlerini azaltıcı etki gösterir. Gastrointestinal sistemi etkileyerek kabızlığın giderilmesinde rol oynar.
Yapılan çalışmalar, kafein tüketimi ile mental fonksiyonlarda artış olduğunu, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların riskinin azaltılabileceğini ortaya koymuştur.
Kafein tüketiminin kilo kaybı sağlamaya etkisi olduğu düşüncesi ise tam olarak gerçeği yansıtmamaktadır. Bununla ilgili yeterli çalışma yoktur. Diüretik etki yaratarak vücuttan sıvı kaybına neden olur. Bu nedenle oluşan kilo kaybı ise yanıltıcıdır. Kafeinin kalorisi yoktur ancak kafein içeren bazı içecek ve yiyeceklere süt, krema veya şeker eklenmesiyle yüksek kalori içerebileceği dikkat edilmesi gereken bir husustur.
Kafein, miktar kontrolü yapılmadığı zaman bazı vitamin ve minerallerin emilimlerini olumsuz etkiler. Kalsiyum atımını arttırdığı için osteoporoz, osteopeni gibi kemik rahatsızlıkları oluşabilir. Dokular arasında su toplanması ile birlikte selülit oluşumunu tetikler. Mide asiditesini arttırarak gastrit, ülser gibi mide rahatsızlıklarına neden olabilir veya bunların şiddetini arttırabilir. Tansiyon yüksekliğine neden olup taşikardik etki gösterebilir. Hipertansiyon problemleri olanlar veya kalp hastalığı olanlar kafeini dikkatli tüketmelidirler. Depresyon, panik atak gibi sağlık problemlerinde de kafein kişiyi daha duyarlı hale getirebilir. Bu nedenle sınırlı miktarda kafein tüketmeleri veya kesmeleri uygundur.
Kafeinin olumsuz etkileri genellikle doz aşımı ile ilişkilidir. Günlük 500-600 mg’ın (4-7 kupa kahve) üzerinde kafein tüketimi çoğu kişide uykusuzluk, asabiyet, huzursuzluk, tedirginlik, bulantı ve gastrointestinal problemler, hızlı ya da düzensiz kalp atışı, kas krampları, baş ağrısı, anksiyete gibi sorunlara neden olur. Bu belirtiler çoğu kişide 200-300 mg’ın (2-4 kupa kahve) altında kafein alımında gözlenmemektedir.
Özellikle dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da hamilelik döneminde kafein kullanımının düşük riskini arttırmasıdır. Plesentaya nüfuz eden kafeinin fetüste toksik etki yaratması düşüğe neden olmaktadır. İnfertiliteye (kısırlığa) neden olabileceğine dair çalışmalardan ötürü hamile kalmak isteyen kadınların da bir süre kahveden uzak durması önlem almak açısından yararlı olur.
Gebelik durumu dışında günlük 300 mg kafein alımı güvenilirdir. Kafeinin vücuttaki etkisinin kişiye göre değişkenlik göstereceği de önemli bir detaydır.
Sağlıklı beslenme yolculuğunda kafein elbette tüketilebilir. Burada önemli olan miktar kontrolüdür ve bir kahvenin kırk yıl hatırının olduğu da unutulmamalıdır.