İsviçreisviçre

İsviçre’den Türkiye’ye muhbirlik

İsviçre’de yaşayan Türkiyeli muhalifler kimler tarafından fişlenip ihbar ediliyor? Muhbirlik sistemi nasıl işliyor?

İsviçre Federal Hükümeti, kısa bir süre önce yayınladığı 210 sayfalık bir yıllık çalışma raporunda Türkiye ile ilgili çarpıcı bilgilere yer vermişti. Söz konusu raporda T.C. Bern Büyükelçiliği’nin ajanlık faaliyetlerinin merkezi olduğu, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın İsviçre’de bulunan Türkiyeli göçmenleri ajanlığa zorladığı ve İsviçre’de görev yapan Diyanet imamlarının da ajanlık yaptığı ifade edilmişti. Raporda, özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ajanlık faaliyetlerinin arttığı vurgusu da hakimdi. Kısa bir süre önce Yeşiller Partisi’ne üye olan bazı milletvekilleri, Din Hizmetleri Müşaviri Vekili Engin Yılmaz’ın ismini vererek Türkiye’yi İsviçre’de casusluk yapmakla suçlamışlardı. Altında Engin Yılmaz’ın imzasının bulunduğu resmi bir ihbar listesinden yola çıkan İsviçreli siyasetçiler, casusluk şüpheleri dahilinde Federal Hükümet’e hareke geçmesi çağrısında bulunup cezai soruşturma açılmasını talep etmişlerdi.

Son olarak Zürich Üniversitesi dahilinde yapılan politik etkinliklerin Türkiye tarafından takip edilmesi ve katılımcıların fotoğraflanarak kayıt altına alınması tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı.

Sosyal Medya ve ihbar Mekanizması

Düzgün Vurgeç: “Türkiye’ye girişime izin verilmedi.”

Düzgün Vurgeç
Düzgün Vurgeç

İsviçre’de bir ihbar-casusluk mekanizması da sosyal medya, özellikle de Facebook üzerinden hayata geçirildi. Buna göre sosyal medya üzerinden T.C. Cumhurbaşkanı, T.C. Hükümeti ve uzantıları ile ilgili eleştirel paylaşım yapanlar, başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere, İçişleri Bakanlığı ve emniyet birimleri bünyesinde kurulan ihbar merkezlerine bildiriliyorlar.

Sosyal medyadaki bu tür ihbar çağrıları daha önce AKP’nin lobi faaliyetlerinden sorumlu UETD ve bu kuruma bağlı kişiler tarafından gündeme getirilmişti.

Bu ihbar – casusluk mekanizmasının kurbanı olan ve Türkiye’ ye giremeyen kişilerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bunlardan biri de Zürich’te yaşayan Düzgün Vurgeç.

İsviçre vatandaşı olan Düzgün Vurgeç, hasta olan annesini ziyaret etmek için 14 yaşındaki kızı ile birlikte Pegasus Hava Yolları’ndan 1 haftalık bile alır. 26 Subat’ta uçağa binen Düzgün Vurgeç ve kızı İstanbul’a hareket ederler. Ancak uçağın indiği İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Türkiye’ye girişlerine izin verilmez ve 17 saat boyunca oldukları yerde bekletilirler. Bu süre zarfında 4 kez polis sorgusundan geçen Düzgün Vurgeç, kamu düzenini bozmakla ve devlet büyüklerine hakaret etmekle suçlanıp kızı ile birlikte tekrar İsviçre’ye gönderilir.

Düzgün Vurgeç ile karşılaştığı bu muamele ile ilgili konuştuk;

“Uçağa Zürich’te bindik. Uçak havalandıktan sonra birkaç kez birisi geldi ve bize dikkatlice baktı. Pek oralı olmadım önce. Aradan bir yarım saat daha geçti yine geldi bu şahıs. Bu kez boynunda “Görevli” yazan bir kart vardı. Uçakta birşeylerin ters gittiğini düşünmeye başlamıştım. Bir süre sonra uçak indi ve peron yanaştı. Herkes el çantasını almış koridorda bekliyor. Hostes herkesin tekrar oturmasını ve bagajlarını yerlerine koymalarını anons etti. Uçak kapıları açılmıyormuş. Hepimiz tekrar oturduk tabi. O sıra uçakta bize bakan kişiyi gördüm. Bu kez yanında 3 kişi daha vardı ve bize doğru geliyorlardı. Direk bana gelip; “Düzgün Vurgeç sen misin?” diye sordular. Ben evet deyince de bizi alıp götürdüler. Hiç birşey anlamadık. Bir odaya alıp üst araması yaptılar önce. Daha sonra da telefonlarımızı aldılar. Bu muamelenin nedenini sorduğumda “Sonra söyleriz“ diye kesip attılar. Telefonumun şifrelerini aldılar ve mesajlarıma, resimlerime, kısacası herşeyime baktılar. Sonra da “ Facebook’tan paylaşım yapmışsın“ dediler bana. Ben de, “Evet yaptım“ dedim. Başka da bir şey konuşturmadılar. Haktan hukuktan bahsettim “Konuşma, bitince tekrar gideceksin“ dediler bana. Yarım saat sonra başka biri geldi. Siyasi şubedenmiş. Her gelen farklı sorular soruyor; “Annen ne yapıyor?, Kardeşin ne yapıyor?, Örgütte akraban var mı? gibi saçma sapan sorular sordular. Sonra o da gitti. 2-3 saat sonra başka biri geldi. Hepsi sivil giyimli. Bir ara telefonlarımızı veriler. Hemen İsviçre Konsolosluğu’nu arayıp durumu Almanca bildirdim. Anlattıklarımı not etti konsolosluktakiler. Baktılar Almanca konuşuyorum telefonlarımızı elimizden yine aldılar.“

“İsviçre’den biri beni şikayet etmiş“

“Sonra başkaları geldi. iki kişilerdi bu kez. Biri siyasi şubeden diğeri ise Başbakanlıktan geldiğini söyledi. Başbakanlıktan gelen sadece benimle tanışmak için geldiğini söyledi. “Ne istiyorsunuz?“ diye sordum onlara da. Facebook paylaşımlarımı, siyasi görüşlerimi, İsviçre’de neler yaptığımı, hangi işte çalıştığımı sordular bana. İsviçre’den birinin beni şikayet ettiğini söylediler sonra. Adımı vermişler, bu adam sakıncalı diye. Bana Facebook’ta devlet büyüklerine hakaret ettiğim suçlaması yapıldı. Bir daha ki uçakla beni geri yollacaklarını, Türkiye’ye giriş yasağı koyacaklarını söylediler. Bugüne kadar birçok kez Türkiye’ye giriş çıkışım oldu. Hiçbirinde en ufak bir sorun yaşamamıştım.“

casusluk

Nasıl bir giriş yasağı bu?

Sordum ama söylemediler. Kısa bir süre için mi, süresiz mi belli değil. Buraya geldiğimde konsolosluğa sorduk. “Giriş yasağının OHAL’den dolayı ne kadar süreceği belli değil“ diye yanıtladılar.

O uçakta olduğunuzu nereden biliyorlardı sizce?

Bilet aldığımda sisteme geçmiş demek. Uçaktan itibaren takip ediliyorum, nereden bilebilirler başka? Pegasus Hava Yolları bilet bilgilerimi onlara aktarmış olabilir. Başka benim gideceğimi bilmelerine imkan yok. Adam benim için özel gelmişti buraya. Daha önce hiç görmemiştim onu. Dolu olan koca uçakta sadece beni aldılar.

Geri gönderilme

“17 saatin sonunda geri gönderildik. Pasaportlarımız ve telefonlarımız pilota teslim edildi. Bu şekilde İsviçre’ye gönderilip buradaki polise teslim edildik.“

Siz bu yaşadıklarınız neye bağlıyorsunuz?

Düzgün Vurgeç

Buradaki AKP uzantısı olan kurum ve kişiler insanları Facebook’tan takip edip ve Türkiye’deki belli kurumlara ihbar ediyorlar. Adeta bir ihbar mekanizması kurulmuş burada. O ağa takıldığımı düşünüyorum. Bunların bunu yapmaya hakları yok. Dürüst olsunlar. Adam öldürmemişim, çalmamışım, çırpmamışım, kimseye kötülük etmemişim. Bu durumla politik düşüncemden dolayı karşılaştım.

Burada girişimlerde bulundunuz mu?

helpline@eda.admin.ch’ya yazdım, henüz cevap alamadım buradan. Strasbourg’a da yazacağım yaşadıklarımı. Bu uygulamanın başkasına yapılmasının önüne geçer belki. Bana faydası olmasa da caydırıcılığı olur en azından.

Kendinizi burada güvende hissediyor musunuz?

Burası cennet. İndiğim zaman neredeyse eğilip toprağını öpecektim. Kendi ülkemde bu duyguyu yaşatmadılar bana.

Türkiye’ye gidecek olanlara ne önerirsiniz?

Taviz vermesinler ve korkmasınlar. Ne kadar korkarlarsa o kadar zarar ederler. Paylaşımlarda bulunmaya devam etsinler. Ancak telefonlarını yanlarında götürmemeye dikkat etsinler. Haksız-hukuksuz bir şekilde tüm özel bilgileri alıp kaydediyorlar.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı