İsviçre Gündemi-İsviçre medyasında Türkiye
Aydın Yıldırım
Genel Yayın Yönetmeni
İsviçre medyasında, geçtiğimiz Mart ayının başından bu yana oldukça hareketli bir koşuşturmaca hakim. Gündem ise, Türkiye’deki Anayasa Referandumu ve bu süreçte Türkiye uzantılı kurumların İsviçre’deki lobi ya da casusluk faaliyetleri. Bu dönemde Türkiye ile ilgili hergün yeni bir şeyler gündeme gelirken, özellikle de son bir ayda Türkiye konusunun işlenmediği bir yayın organına rastlamak neredeyse imkansız. Öyle ki, İsviçreliler bile Türkiye ile ilgili haberleri Türkiyeliler kadar takip eder, tartışır oldular.
Basın cephesinden baktığımızda, genel olarak İsviçre gündemi sakindir ve çoğu zaman haber bulmakta bile zorlanırız. Türkiye ve Türkiye’nin İsviçre’deki uzantıları, İsviçre medyası için alışılmışın dışında bir habercilik çalışmasına dönüştü. Türkiye merkezli haberler ilerleyen günlerde de soluksuz verilmeye devam edilecek. Anayasa Referandumu üzerinden yürütülen tartışmaların, daha sonra nasıl şekilleneceği merak konusu. Tahminiz, bundan sonra ki süreçte tek ülke vatandaşlık uygulamasına ilişkin tartışmaların daha da alevleneceği yönünde.
……….
İsviçre bulvar gazetesi Blick’in referandumda “Hayır“ kullanılması çağrısı büyük tartışmalara neden oldu. HaberPodium olarak, bu durumu daha çok basın meslek ilkeleri boyutu ile ele aldık ve Blick gazetesinin referandumda oy kullanacak olanları yönlendirme girişiminin, basının tarafsızlık ilkesini yaraladığını ifade ettik.
İsviçre’de her yıl en az 10 referandum yapılır. Okuyucularımızın da bildiği gibi, bu referandumları ve referandumlara yönelik tartışmaları, argümanları ile birlikte hem hayırcılar hem de evetçiler cephesinden veririz. Bize düşen sadece bu bilgileri aktarmaktır. Gerisi ise oyunu kullanacak olan kişilere bağlıdır. Genel olarak, Blick gazetesi de dahil olmak üzere, tüm İsviçre basını, ülkedeki referandumlara bizim yaklaştığımız şekilde yaklaşır.
Türkiye’deki referandum tartışmalarına Blick’in de Türkçe manşet ile dahil olması, İsviçre’deki basın ilkeleri açısından uzun süre konuşulacağa benziyor. Diğer yandan Blick’in burada yaşayan kesimlere yönelik yaptığı hitap şekli, yukardan buyurulan, aşağıdakilerin de bu buyruğu yerine getirmesi gereken türden özellikler taşıyordu.
Şu an İsviçre ile Türkiye arasında derin bir kriz yaşanıyor. Etkileri kolayca silinmeyecek olan bu kriz, temel olarak burada yaşayan Türkiye vatandaşlarını mağdur ediyor. Hem Türkiyeli hem de İsviçreli muhafazakar kesimlerin ayrışmalara dayalı yürüttüğü bu tartışmaların ortasında kalan Türkiyeli göçmenler, her iki tarafa da; “Sizin kavganız bizim huzurumuzu bozuyor. Geleceğimiz burada. Lütfen bizi kullanmaktan vazgeçin!” diyorlar.
…………
27 Mart’ta başlayıp 9 Nisan’a kadar süren referandum oylamalarına dair gözlemlerimizi aktardık okuyucularımıza. İsviçre medyasında yer alan; “Oy kullanma hakkı olanlar korkudan sandığa gidemiyorlar“ ifadeleri hiç de gerçeği yansıtmıyordu doğrusu. Sandıklara ilginin oldukça yoğun olduğunu gözlemledik.
Sandık başlarındaki parti temsilcilerinin ve görevlilerin, farklı görüşte olmalarına rağmen demokratik kurallar dahilinde bir arada olmaları, çay ve kahveler eşliğinde sohbet etmeleri dikkatimizi çekti. Bu görüntüler diyaloğun ve bir arada olmanın önemi, bir kez daha ortaya koydu. Bize göre Zürich Başkonsolosluğu’ndaki bu atmosfer, oylamalarda Zürich’i “örnek bir oylama bölgesi“ kıvamına büründürdü.
Burada, sandıkların kurulmasında ve oylamalar ile organizasyonda emeği geçen Konsolosluk görevlilerini de unutmamak gerek tabii ki.
Sevgiyle…
