Berna Çoban

Dünya obez oluyor

www.haberpodium.ch

BERNA DANACI

Diyetisyen

dytbernadanaci@gmail.com

 

 

 

 

Obezite, modern dünyanın öncü hastalığı.

Günümüzde pek çok hastalığın temelinde obezite ve sedanter yaşam yatıyor.  Dünya Sağlık Örgütü (WHO) obeziteyi, vücutta sağlığı bozacak ölçüde anormal ve aşırı şekilde yağ birikmesi olarak tanımlıyor. Akut dönemde bir tanımlama yapmak gerekirse BKİ (Beden Kitle İndeksi) sınıflaması öncelikli bir veri sağlar. BKİ boyun metre cinsinden karesinin, kişinin kilosuna bölünmesi ile ortaya çıkan değerdir. (BKİ= kg/m2)

  • <16 Aşırı düzeyde zayıflık
  • 16-16.9 orta düzeyde zayıflık
  • 17-18.49 hafif düzeyde zayıflık
  • <18.5 zayıf
  • 5-24.9 sağlıklı birey
  • 25-30 kilolu (pre obez)
  • 30-40 obez birey
  • 40-50    morbit (ölümcül) obezite
  • 50 süper morbit obezite

Bu sınıflandırmaya göre 25’den büyük olanlar fazla kilolu, 30’dan fazla olanlar ise obez olarak tanımlanıyor.

Genel bir obezite ölçütü olan bu test demografik düzeyde bir veri sağlarken bel- kalça oranı ve biyoelektrik empedans yöntemine dayalı düşük dozda bir elektrik akımına karşılık vücudun verdiği yanıtı dokuların yanıtlarına göre yağ- kas-su olarak ayrıştıran eden vücut analiz cihazları net bir tanı konulmasını sağlayacaktır.

www.haberpodium.ch

Bel kalça oranı ölçümünde kadınlarda >80-88 erkeklerde >94-102 olması obezitede risk oluşturur. Vücut analiz cihazına göre kadınlarda yağ oranı (adipözite) %20-30, erkeklerde %12-20 aralığında olmalıdır.

Obezite kendi içerinde;

Anatomik olarak; ince yapılı, orta yapılı, kalın yapılı,

Yağ dağılımına veya cinsiyete göre; elma tipi (android), armut tipi (jinoid),

Etiyolojik olarak; aşırı beslenmeden (eksojen), doğuştan (endojen),

Fizyolojik olarak ise; hipertrofik (yağ hücresinin hacmi büyük), hiperplastik (yağ hücre sayısı fazla) şeklinde sınıflandırılmaktadır.

Yağ dağılımına göre baktığımızda Elma tipi obeziteye sahip bireyin armut tipi obeziteye sahip başka bir bireye göre abdominal yağlanması daha fazla olacağı için daha risklidir. Çünkü abdominal yağlanma organların etrafındaki yağ dokusunu da arttırdığı için sağlık problemlerine zemin hazırlar.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; 2016’da; 1.9 milyar yetişkin fazla kilolu, 650 milyondan fazla yetişkin ise obez! Yetişkinlerin %39‘u aşırı kilolu,%13’ü obez olarak tanımlanıyor. 5 yaşın altında olan 41 milyon çocuk, 5-19 yaşlarındaki 340 milyon çocuk ve ergen fazla kilolu veya obez.

Obezitede artış

Obezitenin dünya çapındaki yaygınlığı neredeyse 1975 ve 2016 yılları arasında üç kat arttı. Afrika’da bile 2000 yılından bu yana obezitede %50 artış var .

Evet, dünyamız hızla kilo alıyor ve pek çok hastalığa davetiye çıkarıyor. Şişmanlığın neden olduğu bazı hastalıklar ise şöyle sıralanabilir.

  • İnsülin direnci – Hiperinsülinemi
  • Tip 2 Diabetes Mellitus (Şeker Hastalığı)
  • Hipertansiyon
  • Koroner arter hastalığı
  • Hiperlipidemi – Hipertrigliseridemi
  • Metabolik sendrom
  • Safra kesesi hastalıkları
  • Bazı kanser türleri (kadınlarda safra kesesi, endometriyum, yumurtalık ve meme kanserleri, erkeklerde ise kolon ve prostat kanserleri)
  • Osteoartrit
  • Uyku apnesi
  • Karaciğer yağlanması
  • Astım
  • Solunum zorluğu
  • Gebelik komplikasyonları
  • Menstruasyon düzensizlikleri
  • Aşırı kıllanma
  • Ameliyat risklerinin artması
  • Yeme bozuklukları
  • Cilt sağlığında bozulmalar
  • Kas-iskelet sistemi problemleri

 Peki çözüm ne?

www.haberpodium.ch

Obezite önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. İlk uygulanacak tedavi yaklaşımı elbette tıbbi beslenme tedavisi olmalıdır. Bununla birlikte egzersiz ve davranış değişliği programları uygulanmalıdır. Ayrıca gerekli durumlarda ilaç tedavisi ve cerrahi müdahale de yapılabilir.

Multidisipliner bir yaklaşımla doktor, diyetisyen, psikolog, spor eğitmenlerinden oluşan bir ekip konuyla yakından ilgilenmelidir. Diyetisyen kan tahlilleri, vücut analizi, beslenme alışkanlıklarını göz önünde bulundurarak kişiye özgü bir diyet hazırlamalı ve belirli aralıklarla kontroller yaparak sürecin sağlıklı devam etmesini sağlamalıdır. Kilo alımına neden olan olumsuz alışkanlıkların aksine, olumlu davranışlar kazandırarak bunları sürdürülebilir kılmak esastır.

Basit şeker, paketli ürün ve tuz alımının kısıtlandığı, besin çeşitliliği artmış bir beslenme programı başarıyı arttıracaktır.   Su tüketiminin ve egzersizin arttığı bir hayat tarzı ise sağlıklı ve zinde görünümün kalıcı olmasını sağlar.

Bununla birlikte toplumsal olarak sağlıklı gıdaya erişimin artması, her tüketici profiline uygun bütçeli seçeneklerin sunulmasına yönelik çalışmalar arttırılmalıdır.

Obeziteye yönelik tıbbi beslenme yaklaşımlarını bir sonraki sayıda okuyabilirsiniz.

Sağlıklı bir bedenle güzel şeyler yapmanız dileğiyle…

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı