İngiltere’nin AB’den çıkması ve bunun İsviçre’ye etkisi
Şener Arslan
Ekonomi ve Yatırım Uzmanı
Son haftalar Avrupa ve İngiltere için oldukça canlı ve dolu geçti. Birleşik Krallık Başbakanı ve muhafazakâr partinin eski Genel Başkanı David William Cameron, 23 Haziran’da İngiltere’yi Avrupa Birliği içinde kalıp kalmama konusunda referanduma taşıdı. Cameron, İngiltere’nin Avrupa Birliği içinde kalmasından yana olmasına rağmen, son seçimlerde bu referandumu yapacağına dair söz vermişti ve bu sözünden geri dönmek istemedi. Kendisi ve arkadaşları, referandum öncesinde, İngiltere’nin AB içinde kalmasının ne kadar önemli olduğunu yeterince vurguladı.
“Brexit” i isteyen taraf, başta Londra eski Belediye Başkanı Boris Johnson ve UKIP Başkanı Nigel Farage idi. Secim öncesi, yaptıkları sözlerin hiçbirini yerine getiremeyeceklerini bile bile, yine de kendi politik güçlerini çoğaltmak için, bu politikada ısrarcı oldular. Referandumun ikinci gününde, ikisi de görevine son verip istifa ettiler.
Uzun zaman kimse İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkacağına inanmıyordu. Referandumdan bir gün önce bile; anket şirketleri, bahis büroları ve küresel piyasalar böyle bir çıkış ihtimali olduğu, ancak bu ihtimalin çok düşük olduğu düşüncesindeydiler.
Kimse böyle bir adım beklemiyordu, çünkü İngiltere için böyle bir adıma gerek yoktu. Bu tür seçimlerde genellikle insanlar net bilgilere sahip olmazlar ve maalesef duygularına yenik düşerler. Ayrılık taraftarları son derece popülist kampanyalarla meydan okudular. Avrupa Birliği’nden çıkalım diyen politikacıların verdiği hiçbir söz yerine getirilemez olmasına rağmen bu sözler verildi ve halkın bu yönde secim yapması istendi.
Alınan karar sonrasında, İngiltere para birimi Sterlin küresel piyasa hızlı bir şekilde değer kaybetti. Pound, Dolara karşı, çok kısa dönem içerisinde 1.50’den 1.30’a düştü.
Bundan sonra ki süreçte ne olacak?
İngiltere bu çıkışla Avrupa ile bağlantısını kesip kendi kurumları ile birlikte tek başına karar verme yetkisine sahibi olmak istiyor. Lakin Avrupa’dan çıkmak isteyen İngiltere’nin düşünmesi gereken bazı noktalar var. Örneğin servis sektörünün yaptığı satışların % 50’si Avrupa’ya gitmekte. İngiltere Avrupa Birliği’nden çıkma kararı ile birlikte bu tür satışları yapamayacak, yapsa düşük bir şekilde yapacak. Yani karşısında, piyasası acık olan bir Avrupa Birliği göremeyecek. Bu piyasayı acık tutması için, örneğin Norveç uyguladığı kararı uygulayabilir. Bu şekilde bugüne kadar olan anlaşmalar ve kararlar dururken, Avrupa’nın aldığı politik kararlarda düşüncesini ifade edemeyecek.
Britanya, Avrupa Birliği’nin 50. Maddesi çerçevesinde AB İle yeniden müzakereye oturacak. Bunu bilen politikacılar bu maddeyi aktif hale getirmekten kaçınıyorlar. Henüz İngiltere politikacılarının ne tür adımlar atacakları belli değil, ancak bu işi yavaşlattıracakları kesin.
İsviçre için olumlu mu?
Hayır, pek de olumlu değil. Birincisi, bu tür belirsizlikler ekonomilerde ek sorunlar yaratır. Şirketler yatırım yapmaktan uzak kalırlar ve ekonomiler, bilhassa da İngiltere tekrar durgun bir ekonomi, hatta kriz ile karşı karşıya kalabilir. Kriz esnasında, yatırımcı sağlam bir liman arar ve bunu İsviçre ve İsviçre frangında bulur. Bu da İsviçre frangının diğer para birimlerine karşı daha da değer kazandığını gösterir. Böyle bir durumda İsviçre Merkez Bankası, bilançosu İsviçre gayri safi yurtiçi hasıla kadar şişmesine rağmen, daha da para basıp, bilançosunu geliştirir.
İkincisi, bir önceki yazımda ele aldığım gibi, İsviçre devlet tahvilleri faiz ödemektedirler. Bu vahim durumda yatırımcılar eksi faize mecburu kalmaktadırlar. Yani, siz yatırımcı olarak veya sizin emeklik yatırımlarınız su an eksi faiz almakta, daha doğrusu devlete hem borç verip, hem de faiz ödemektesiniz.
Son olarak; Avrupa Birliği ülkesi vatandaşlarının serbest dolaşımını engelleyen bir referanduma imza atan İsviçre, 9 Şubat 2017 tarihine kadar “serbest dolaşımın ortadan kaldırılması” kararını uygulamaya geçirmesi gerekiyor.
AB bu sıra içeriği İngiltere ile dolu bir dönem geçireceği için, İsviçre’ye çok da fazla zaman ayıramayacaktır. AB, İngiltere’ye tanımak istemediği hakları, İsviçre’ye hiç tanımaz ve provoke etmek fazla mantıklı olmaz. Avrupa pazarı İsviçre’nin en büyük ihracat ve ithalat yaptığı bir piyasa özelliği taşıyor. Bu piyasayı kızdırmak veya küçültmek İsviçre’nin ekonomisi için hiç de olumlu olmaz. Bu nedenle, İngiltere’yi bekleyip, 9 Şubat 2017’de uygulanacak olan düzenlemeleri ertelemek İsviçre için en mantıklı karar olur. İngiltere’nin ilk etapta vereceği karar önemli. Ondan sonra İsviçre tekrar AB’de ile masaya oturmalı.