Derya Özgül

Mülteciler

derya ozgul, www.haberpodium.ch,isvicre'de is kurma, isvicre'de evlenme, Isvicre'e oturum hakki, isvicre'de iltica, isvicre egitim sistemi, www.haberpodium.ch. İsviçre gündemi, haberpodium, isvicre vatandasligi, isvicre haberleri, isvicre gezi rehberi, isvicre'de nereler gezilir, isvicre'de corona virus

Derya Özgül,  LL.M.

Hukukçu

d.ozgul@adconsultancy.ch

www.adconsultancy.ch

 

 

 

Kısa bir süre önce gördüğüm bir video ile başlamak istiyorum. Almanya sokaklarından yayın yapan bir televizyon sunucusu 4-5 yaşlarında bir çocuk görüyor ve yanına çağırıyor:

S: Adın ne senin?

Ç: Nicholas

S: Ana okula gidiyor musun?

Ç: Evet

S: Peki okul nasıl?

Ç: İyiiii

S: Okulunda göçmenler var mı?

Ç: Yooo sadece çocuklar var!

Bazı insanlar kendilerine uzak konularda empati kurmakta zorlanıyorlar. Bu konulardan bir tanesi de mülteciler. Haftalardır televizyonlarda, gazetelerde, internette dehşet verici görüntülere yer veriliyor.  Konuyla ilgili yapılan kimi yorumlar ise utanç verici. İsviçre’den ve AB üyesi ülkelerden bazı kesimlerin,; “iyi olmuş, burada sadece devlet desteği almaya geliyorlar“, “önce kendi insanımız“ şeklinde yaptıkları yorumlar dikkatlerden kaçmadı.

Geceleri üzerlerine örtecek battaniyeleri bile olmayan, günlerce yorgunluk ve açlıktan dolayı ağlayan çocuklara rağmen, ölümü göze alarak çıkıyor bu insanlar bilinmezlik yollarına. Herşey daha güvenli bir ülkeye ulaşmak uğruna.

Çok kısa bir süre önce Avusturya’da bir kamyon kasasında 71 (!) ceset bulundu. Savaştan kaçıp kendine, ailesine güvenli bir yaşam arayanlar karanlık bir kamyon kasasında havasızlıktan dolayı hayatlarını kaybettiler. Binlerce insan Akdeniz’in sularında boğuldu. Fransa’dan İngiltere’ye gitmek için binlerce insan Calais’te her gün hayatınlarını riske atıyor. Buna rağmen insanlar hala; “Onlar mülteci değil, bizim sosyal sistemimizden faydalanmak istiyorlar“ diyebiliyorlarsa orada insanlık ölmüştür!

Ve tabii küçük Aylan’ın dramı…Sahile vuran, küçücük mülteci Aylan’ın cansız bedeninin dramını yazmak için söz bile yok.

İsviçre’de mülteci tartışmaları

İsviçre’de 18 Ekim’de genel seçimler yapılacak. Seçimlerde öne çıkacak  olan ana konularından biri de mülteciler. Seçimler yaklaşırken İsviçre basını konuyu SVP öncülüğünde “mülteci kaosu“ olarak vermeye başladı bile.

Peki gerçekten de İsviçre basınının dillendirdiği şeklide İsviçre’de bir mülteci kaosu var mı ya da böylesi bir kaosun yaşanma ihtimali olabilir mi?

İsviçre basınının geçen ay ki konusu mülteci kamplarında yer olmaması ile birlikte, askeri çadırların kurulması ve mültecilerin bu çadırlara yerleştirilmesi idi. Bu ayın konusu ise AB ülkelerine “akın akın” gelen mülteciler.

Dünya genelinde 60 Milyon, İsviçre’de ise 23 bin mülteci var

Birleşmiş Milletler raportörlerinin açıkladığı son rakamlara göre, tüm dünyada şu an 60 milyondan fazla insan, yerini-yurdunu terketmiş mülteci konumunda bulunuyor. Bu rakamdan İsviçre’ye düşen pay ise 2014 yılında 23.000 idi. Doksanlı yıllarda yaşanan Balkan savaşı döneminde İsviçre’ye yapılan başvuru sayısı bu rakamın iki katı idi. İsviçre’de iltica davaları konusunda sorunlar yaşanmasına rağmen medyada koparılan yaygaranın aksine pek de bir kaos durumu yok asılnda. Buradaki asıl sorunlar; davaların çok uzun sürmesi, kampların yaşanılmaz halde olması, mültecilere istedikleri alanlarda çalışamamaları ve eğitim izinlerinin verilmemesi gibi şeyler.

Seçim döneminde siyasi partilerin mültecilere yönelik tutumları

Geçen yıl İsviçre’ye gelen 23 bin mülteci sayısı, başka bir politika sürdüremeyen ve muhalif olmak adına başka bir konu bulamayan Sağ görüşlü siyasetçilere, seçim döneminde iyi bir konu malzemesi olacak.

SVP

Mültecilerin İsviçre’ye alınmaması konusunu ilk olarak dile getirenler SVP’liler olurken, uzun bir süre diğer partilerden pek ses çıkmadı. SVP sürekli olarak negatif haberler yayarken, son dönemde görülen mülteci akını sağcı partinin ekmeğine yağ sürecek. Yaşanan bu insanlık dışı duruma el atılması gerekirken, kirli bir siyaset yürüten SVP’ye karşı tepkisini ortaya koyacak güçlü bir ses de yok maalesef. SVP’li yetkililer bir adım daha ileri giderek, mülteci sorunun çözmek için mültecilerden sorumlu bakanlığı üstlenmek istediklerini belirtiyorlar.

Yeşiller Partisi-Grünen

Konuyla ilgili olarak tepkisini ortaya koyan Yeşiller Partisi; “Mültecilerin kovalanmaya değil, korunma ihtiyacı var“ kampanyası başlattı.  Yeşiller, SVP nin başlattığı kampanyaya ve yanlış bilgilerinin yayılmasına karşı çıkıyorlar.

SP

SP, konuyla ilgili olarak her zamanki gibi sessiz kalmayı ve izlemeyi tercih ediyor. Her ne kadar SP seçmeni kendi partisinde, Yeşiller Partisi’nin çıkışı türünden bir tepki beklediyse de bunun karşılığını maalesef bulamadı. Yeşiller Partisi’nin başlattığı kampanya sol seçmenlerin beklentilerini karşılayabilir. Bu durumda SP seçmeni yeşillere kayabilir.

CVPve FDP partileri ise iltica yasalarının daha da sıkılaştırılmasından yanalar.

Sorunun kaynağı mülteciler mi?

Asıl sorun mülteciler değil, mültecileri başka ülkelere gitmeye zorlayan kaos ortamları aslında. Gelişmiş ülkelerin alacakları sorumluluklar yaşanan bu insanlık dramının son bulmasında önem taşıyor. Bunun için yapılması gereken ilk şey silah satışlarının durdurulması. Bundan sonraki aşama ise, savaşın hakim olduğu alanlarda barış, huzur ve kalkınmaya destek sunmak olmalı.  Özellikle AB ülkelerinden daha aktif bir rol şart. UNO’nın verdiği bilgilere göre ülkelerinden kaçan 60 milyon mültecinin yüzde 80’i komşu ülkelere sığınıyor. Çok az kişi AB sınırlarına girebiliyor. Uluslararası Göç Örgütü’ne göre bu yıl Ortadoğu ve Afrika’da savaş ve yoksulluktan kaçıp Avrupa’da daha iyi bir hayat arayışına giren 350 binden fazla göçmen, büyük tehlikelere rağmen Akdeniz’i geçmeyi başardı.

Avrupa’nın tutumu

Avrupa, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük göçmen dalgasıyla karşı karşıya. Bu durum her ne kadar AB-ülkelerini zorlasa da, o insanları dışarıda bırakmak, gaz sıkmak, trenlerle geri yollamak, döverek caydırmak, hatta mülteci kamplarını yakmak çözüm olmaktan uzak. Üstellik Avrupa’da çok küçük bir mülteci grubu var. Bu rakamın küçük olmasına rağmen mültecilerin siyasete konusu olması da ilginç. Mültecilerden kaynaklı olarak, Avrupa ülkelerindeki aşırı sağ hareketlerde artışlar da görülmeye başlandı.

Tam da bu dönemde Almanya’nın ve İsviçre’nin silah ihracatları tavan yaparken; İngiltere, Avusturya, Macaristan gibi ülkeler istemsizliklerini yasalarını sıkılaştırarak göstermiş oldular. Tartışmalarda hiç bir tepki vermeyen Fransa, iltica prosedürlerini uzatarak gelen insanları kendi bölgesinden uzak tutmaya çalışıyor. Slovakya’da geçen yıl sadece 14 kişiye iltica statüsü verildi. Buna rağmen Neo-nazi’ler sokağa çıkıp bu durumu protesto ettiler. Çek Cumhuriyeti’nde sağcılar göçmen karşıtı imza topluyorlar. Macaristan sınırlarını kapatıyor. İtalya ve Yunanistan’dan bahsetmeye gerek bile yok.

ABD konuya dair AB ülkelerine danışmanlık yapabileceklerini, ancak fazladan mülteci kabul edemeyeceklerini açıklarken, AB’ye; “ Siz bunu kendiniz halledebilirsiniz, bunun için kapasiteniz var” mesajı iletti.

AB içinde en fazla mülteci sayısına sahip olan Almanya, konuya dair çözüm arayışında olan en aktif ülkelerden birisi. Özellikle Macaristan’ın yükü hafifletmek isteniyor.

Fransa ve İtalya ile birlikte, ülke büyüklüklerine göre“mülteci kontenjanı” konulması gerektiğini söyleyen Alman yetkililerinin, Letonya, Litvanya ve Slovakya gibi söz konusu kontenjana karşı çıkan ülkeleri nasıl ikna edecekleri merak konusu.

Aslında konuyla ilgili tartışmalar bekleniyordu. 3 yıldır süren Suriye savaşının nasıl başladığını ve devam ettiğini AB ülkeleri çok iyi biliyor.

AB ülkeleri Savaşı durdurmak için çaba harcayacaklarına, şu an kapılarına dayanan “sorun” ile karşı karşıya kaldılar.  Alman Sol Parti Milletvekili Sahra Wagenknecht’ın dediği gibi: “Terör örgütleri kurarak, eğiterek, silahlandırarak bölgeleri destabilize eden ve kendi kurmuş oldukları terör örgütlerine karşı sözde savaşan, milyonlarca sivil insanın ölümüne ve mülteci konumuna düşmesine sebep olan ülkeler! Vicdanınız rahat mı?”

Mültecilere destek artıyor

Bütün bunlara rağmen umut veren şeyler de var tabii ki.

Olaylara seyirci kalmayan vicdan sahibi insanlar sağcı politikalara tepki gösteririken, mültecilere kapılarının herzaman açık olduklarını haykırıyorlar. Avrupa’da mültecilere “hoşgeldiniz” diyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Özellikle Almanya’nın Frankfurt ,Avusturya’nın Viyana kentlerinde binlerce kişi mültecilere yönelik kötü muameleye protesto etti. Finlandiya Başbakanı sığınmacılara kendi evini açacağını söylerken, Amsterdam’da halk, mültecileri “hoşgeldiniz” paketleri ile karşıladı. İzlanda halkı kendi hükümetini protesto ederken, 13.000’den fazla kişi evlerini mültecilere açacaklarını açıkladı.

İsviçre’de ise internet üzerinden bir kampanya başlatıldı. Kampanya ile, insanların o korkunç ve zor yolları tepmelerine gerek kalmadan, internet üzerinden iltica başvuruları yapabilmeleri talep ediliyor.

http://switzerland-asylum.strikingly.com/  linkini tıklayarak  Federal Konsey Başkanı Simonetta Sommaruga’ya yönelik yazılan açık bir mektubu imzalayabilir, kampanyaya destek sunabilirsiniz.

Bu kampanyanın yanısıra, bazı siyasi partilerin yerel kollarının ve sivil gönüllülerin başlattıkları özel yardım kampanyaları da yürütülüyor.

 

Not: İsviçre’de, hukuki konularda danışmanlık hizmetinden faydalanmak isteyenler yukardaki mail adresimden bana ulaşabilirler. Ayrıca Türkiye ile, tanıma/tenfiz davaları, tapu dava işlemleri, tebligat, vekâlet işlemi vs. türünden herhangi bir hukuki süreç içerisine giren ya da Türkiye’de hukuki takip yaptırmak isteyen okuyucularımız da iletişime geçebilirler.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı