Siren ve mavi ışık çoğu zaman ciddi yaralanmalar söz konusu olduğunda devreye girer. Ancak bu hizmet acil bir durum söz konusu olmadığı zamanlarda da taşıma için çağrılıyor.
Futbol maçı sırasında kolunu kıran 14 yasındaki çocuğun ailesi maç sırasında çocuklarının yanında olmadığı için, seyircilerden biri çocuğu doktora götürüyor. Doktor yerinde olmadığı için bu kez en yakın sağlık merkezine yönelen ikili, oradan Ambulansla çocuk hastanesine gönderiliyor. Bunun maliyeti ise aileye 1028.15 Frank`a mal oluyor. Çocuğun ailesi kızgınlığını şu sözlerle dile getiriyor; “Sağlık merkezi bizimle irtibata geçmedi, geçseydi oğlumuzu hastaneye kendimiz götürürdük. Onun hiç bir yarası yoktu ve çok acı da çekmiyordu“.
Başka bir olay da aşırı alkol alan bir gencin başına geliyor. Gencin arkadaşları Ambulans çağırıyorlar ve gence hiç bir müdahale yapılmaksızın, bir kaç saat hastanede tutulduktan sonra, evine yollanıyor. Bunun faturası ise gence 1000 Frank`a mal oluyor.
Alkollü genç faturayı öderken, maç sırasında kolu kırılan çocuğun ailesi bu duruma hukuki olarak itiraz ediyor. Hukuksal süreç hala devam ediyor.
Ambulans’a binen ödüyor
Ambulans’a binmek istemeyenin sağlık durumunu doktor belirliyor. Tıbbi gerekliliğe rağmen hasta ambulansa binmeyi reddediyorsa, hastaya polis de eşlik edebilir.
Akıl sağlığı yerinde olan bir hasta, taşıma hizmetini reddedip bütün sorumluluğu üzerine almak isterse, ona bir beyanname imzalatılıyor. Böylelikle fatura kesilmiyor. Ancak Ambulans’a binen faturayı her durumda ödüyor.
Ambulans gerektiren acil durumlar için sağlık sigortaları yılda en fazla 500 Frank ödüyor. Ancak kaza durumlarında faturanın tamamı sağlık sigortası tarafından karşılanıyor.
