Meral Acar

Çocuk eğitimi ve Türk tipi anne-baba

Meral Acar, www.haberpodium.ch

Dr. Meral Acar

Çocuk, Ergen, Aile Psikoloğu ve Danışmanı

acarmeral@googlemail.com

 

 

 

 

Çocuğunuz iki yaşında. Burnu aksa ne yapardınız?

a) Mendille güzelce burnunu silerdim

b) Mendil çıkarır çocuğuma uzatırdım

c) Kendi fark edinceye kadar bekler, çocuğumun benden mendil istemesini beklerdim.

Bu sorunun cevabını verirken nasıl bir anne-baba olduğunuzu düşünme, kendinizi değerlendirme şansı bulacaksınız.

Her ne kadar, “Ben çocuğumu benim yetiştirildiğim gibi değil, daha özgüvenli, daha modern bir eğitim anlayışı ile yetiştireceğim.“gibi idealist, bilinçli bir anne-baba arzusu olsa da, içinde yaşadığımız ve edindiğimiz aile eğitim kültürü ve eğitim anlayışı farkında olmadan karşımıza çıkar. Bu şekilde edinilen bilgiler, uygulanması bakımından öğrenilmiş bilgilere göre daha baskın olurlar.

Gelecek nesillere yön veren, toplumu şekillendiren önemli bir role sahip olan anne-babaların kendilerini geliştirmeleri çok önemlidir.

Anne ve babaların kendi ailelerinden getirdikleri, eleştirdikleri, davranışları değiştirmeleri kolay olmayabilir. Bireyin normalde sahip olduğu bir alışkanlığından kurtulması, için çok büyük çaba göstermesi nasıl kolay değilse, şüphesiz, çocuk yetiştirmede bilinç altı edinilmiş bilgilerin farkına varılması ve düzeltilmesi o kadar kolay olmayacaktır.

Annelik ve babalık pratiğinde en çok rastladığımız yaklaşım, çocuğumuzu karşımıza alarak ona nasihatler ve hayat dersleri vermektir. Böyle bir durumda çocuk anne-babaya; “Yine başladın…“şeklinde tepki göstererek kendini kapatır. Çocuk bu durumda anne-babayı dinlemez ve protesto eder. Halbuki çocuğu karşımıza almadan, parmak sallamadan, ona rehberlik etmek çok daha sağlıklı bir yaklaşım olur.

Çocuğumuzu özgüven duygusuyla yetiştirmek ile şımarık ve bilmiş yetiştirmek maalesef sıklıkla karıştırılmaktadır. Özgüvenli çocuk yetiştirmek demek, kendi bildikleri ve bilmediklerini bilmesi, ona göre davranması demektir. Aksi takdirde, herşeyi biliyormuş gibi davranan, aslında yerini bilmeyen dolaysıyla kendini iyi analiz edemediği için şişirilmiş özgüveni olan bireylerin yetişmesi söz konusu olur ki, bu da toplum içinde yerini bulamayan, yalnız ve mutsuz bireyler olması anlamına gelir.

isvicre'de egitim, isvicre egitim sistemi, www.haberpodium.ch

Yazının başındaki, “Türk tipi bir anne baba hangi şıkkı seçer?“ sorusuna dönecek olursak; evet, “a“ şıkkı bizi şaşırtmayacaktır.

Çocuğa seçme şansının verilmesi, onun kendi ihtiyaçlarını kendisinin gidermesi anne ve babadan beklenen davranıştır. Ancak burada bizim toplumumuzda iyi niyetlerle bu şansı cocuklara vermeme durumu sözkonusudur.

Batı tipi anne-baba davranışında, böylesi bu durumda çocuk daha çok yalnız bırakılmakta, çocuğun kendi işini kendisi halletmesi beklenmektedir. Batıda, kendi ayakları üzerinde duran özgüvenli çocuk yetişme anlayışı oldukça iyi denebilir. Ancak burada, çocuğun yalnız bırakılması, anne-baba ilişkilerinin zayıflaması da sözkonusu olabilir. Bu nedenle çocuğa ne fazla koruyucu ilgi ile yaklaşılmalı ne de  çok yalnız bırakılmış duygusu verilmelidir. Çocuklarının gelişimini, öğrenme ve başarı duygularını sağlıklı bir mesafeden gözlemleyen, gerektiğinde müdahale eden ve ona yön veren anne-babaların yaklaşımları sağlıklıdır.

Aşırı koruyuculuk ve bağlanma

Türk tipi anne ve babalarda sıklıkla gördüğümüz; çocukla olan ilişkilerinde hiçbir mesafelerinin olmamasıdır. Örneğin, çocuğu tuvalete gittiğinde bile,“Acaba herşey yolunda mı?“şeklinde kaygı duyan anneler, çocuğunu kendilerine bağımlı olarak yetiştirirler. Oyun oynarken anneden biraz uzaklaşıp annnesinin kaygılı bakışları ile karşılaşan çocuk, uzaklaşmaması gerektiğini düşünür. Uzaklaşırsa kendini güvende hissetmeyeceği fikrine kapılan çocukta bağımlı kişilik gelişmeye başlar. Bağımlı bir kişiliğe sahip olan çocuk sosyal hayatında başarılı olamaz. Küçük yaşta anneye bağlı bir kişilikle gelişen çocuk, ilerde başka kişilere bağlılık ihtiyacı hisseder.

www.haberpodium.ch

Türk tipi anne ve baba modelinde; çocuğuna karşı aşırı koruyuculuğun ve bağlanma ihtiyacının altında, aslında anne ve babanın farkında olmadan kendi duygu ve ihtiyaçlarını karşılayıp, geleceğine yatırım yaptığı temeller atar. “Ben seni büyüttüm, saçımı süpürge ettim, hayatımı feda ettim ve bunu karşılığında senden bekletim var“,arzusu içten içte anne ve babalarda hakim olabilir.

Anne babalar çocuklarını gözlemlemeli, onlara rehber olmalıdırlar. Ancak serada bir çiçek yetiştirir gibi çocuk yetiştirilmemeldir. Çocuk birgün dışarıya çıkacak, düşecek, yaralanacak, ayağa kalkacak, hayatın değişmez ilkelerini deneme yanılma yoluyla öğrenekcektir. Örneğin “çocuğum düşer“ korkusu ile ona bisiklet sürmeyi yasaklayamayız. Ne yaparız? Bisikleti tutar ona yardımcı oluruz. Sonunda da, “Sen sür, ben tuturyorum“der ve bırakırız. Böylelikle çocuk kendi başına bisiklet sürmeyi öğrenir.

Öte yandan, anne ve babaların çocukları ile bağlarını güçlü tutmaları için onlara aşırı düşkün olmaları ve hayatlarını onlarının üzerine kurmaları, çiftlerin ilişkileri açısından sağlıklı olmayacağı gibi sorunlari da beraberinde getirebilir.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı