İsviçreisviçreKültür-Sanat

Keman yapım ustası… Ufuk İrgin

“Bu aşamaya erişmek için çok çaba harcadım. “Bu işi yapamam“ diye düşünmemek gerekiyor. İstediğiniz takdirde herşeyi yapabilirsiniz.“

Kökeni 15. yüzyıllara dayanan bir enstrüman Keman. Çıkışında daha çok yüksek sınıf mensubu saraylıların çaldığı bu müzik aleti, müzikal yönü kadar yapım özellikleriyle de dikkat çekiyor.

Keman ve benzeri enstrüman yapım işiyle uğraşanlar Luthier olarak adlandırılıyorlar.

İsviçre’de çalışmalarını Luthier olarak sürdüren yaklaşık 150 kişi var. Bunlardan biri de Ufuk İrgin.

Ufuk İrgin 1992 yılından bu yana İsviçre’de yaşıyor vemeslek olarak keman yapımcılığı ile uğraşıyor. İrgin, enstrüman yapımına olan ilgisinin babadan kalma marangozluk bilgisinden geldiğini aktarıyor ilk olarak.

İstanbul Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Makina Bölümü okuyan Ufuk İrgin, bir süre sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Konservatuar Bölümü, Türk Musikisi Enstrüman Yapım Bölümü’ne başlıyor.

 

 

 

 

 

 

 

İsviçre’ye ilk geldiği zamanlardan bahseden İrgin, burada keman yapımıyla ilgili mesleğini icra etmek için uzun süre arayışlara girmiş. “Adım adım Zürich’te ki bütün atölyeleri dolaştım ancak hepsinin kapısı yüzüme kapandı.“ diyor ve kimi zaman “Türkiye’de keman mı çalınıyor?“ gibi sorularla karşılaştığını belirtiyor.

Bir süre sonra Bern-Bregenz’de bulunan Keman Yapım Okulu’na başladığını aktaran İrgin, herşeye sıfırdan başlamış. 4 yıl süren okulunu tamamladıktan sonra da, ilk zamanlarında kapıyı yüzüne kapatan bir firmaya keman yapımcısı olarak girmeyi başarmış.

Keman yapımıyla ilgili merak ettiklerimizi Ufuk İrgin ile konuştuk.

Neden keman?

Eğer keman yapıyorsanız ve yapımını biliyorsanız dünyanın her yerine gidebilir, her yerde iş yapabilirsiniz. Onu düşündüm hep. Bugün İsviçre’de olmamı buna borçluyum. Keman yapımı aynı zamanda beni mutlu ediyor. Bu enstrümanın şekli ve formu hep ilgimi çekmiştir. Ayrıca dünyada spekülasyonları yapılan tek enstrümandır keman. Üzerine bu kadar çok konuşulan, tartışılan ve yazılan başka bir müzik aleti yoktur.

Hala mı?

Evet buna dair manüpülasyon ve spekülasyonlar bitmiyor. Aslında buna dair çalışmalar yıllar önce ünlü italyan keman yapımcısı Stradivarius zamanında bitmiş. Ancak buna rağmen farklı özelliklerde dizayn ve cila arayışları hala var. Bu arayışların iyi yönü, kendi adınıza yeni birşeyler üretmeniz ve yaratmanız.

Sizin çalışmalarınızı farklı kılan şey ne?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İsim farklılığı var sadece. Günümüzde keman yapımı teknik olarak bir standarda oturdu. Yani keman özellikleri dünyanın her yerinde aynıdır. Mesela her deliğin, her köşenin kendine göre oranları vardır. Bunlar değişmez pek.

Bir kemanın kime ait olduğu nasıl anlaşılıyor?

İç tarafa bakıldığında kemanı yapanın isim etiketi ya da damgası yer alır hep. Oradan anlarız.

Kemanı değerli kılan şey ne peki?

Kullanılan doğal malzemeler ve sürekli çalınıyor olması tabii ki. Kemanla sürekli ilgilenmeniz gerekiyor.

Keman yapımı için ne tür malzemeler kullanıyorsunuz?

Keman yapımında 3 çeşit ağaç kullanırız. Asıl ana malzememiz Akça ağacıdır. Üst taraf kapak kısmı için ladin, üst eşik için ise Abanoz ağacı kullanırız. Ayrıca parçaları birbirine yapıştımak için özel bir yapışkanımız da var. Bu yapışkan türü, hayvani deri ve hayvani kemiklerden yapılan sıcak bir tutkaldır.

Keman çalabiliyor musunuz?

Yaptığım kemanı test edebilmek için yeterli derecede çalıyorum. Müzisyenlik yönünün yanısıra daha çok yapım kısmı ile ilgileniyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

200 yıllık keman restorasyonları da yapan Ufuk İlgin’e göre müzisyenlerin en büyük korkusu, restorasyon sırasında enstrüman sesinin değişebilecek olması. İlgin bundan dolayı mesleği müzik olan sanatçıların enstrümanlarıyla oynamanın çok tehlikeli olduğunu da aktarıyor.

Bu işi Türkiye’de sürdürmeyi düşündünüz mü hiç?

Evet düşündüm tabii. Burada ilişkiler kemikleşmiş. Göçmensiniz sonuçta.

Bir ara Ankara’ da Bilkent Üniversitesi ile görüşmelerim oldu. O zaman başvurum Üniversite Rektörlüğü tarafından kabul edilmişti. Ancak ne tesadüftür ki önüme o sıra 40 yaş engeli çıktı. Meğerse Türkiye’de 40 yaşına geldiğinizde devlet memuru olarak işe alınmıyormuşsunuz. Bu o zaman çok ilginç ve düşündürücü geldi bana. Şans eseri bu fırsatı birkaç ayla kaçırmıştım. Üniversiteler de bana bu konuda bir olanak yaratmadılar. O sıra çok kızmıştım ve çektim geldim buraya.

Son olarak, bu alanda eğitim almak isteyenlere tavsiyeniz ne olur?

Bregenz’de bulunan Keman Yapım Okulu’na gitmelerini tavsiye ederim. Eğitimsel olarak burada kendinizi geliştirebilirsiniz. Ben 25 yaşımda geldim buraya ve o sıra “Ben bu işi biliyorum“ diye düşünüyordum. Ancak okula başladığımda aslında hiç birşey bilmediğimi farkettim ve herşeye sıfırdan başladım.

Bu aşamaya erişmek için çok çaba harcadım. “Bu işi yapamam“ diye düşünmemek gerekiyor. İstediğiniz takdirde herşeyi yapabilirsiniz.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı