Özgür Tamcan

Ayrılmış anne-babaların mutlu çocukları*

www.haberpodium.ch

Özgür Tamcan

Fachpsychologe für Psychotherapie FSP

otamcan@gmail.com

 

 

İsviçre’de 1970 yıllarda 6500 civarında olan yıllık boşanma sayısı, özellikle 80’li yıllardan başlayarak hızla artmıştır. 2000 yılında çıkan yeni boşanma yasası ile boşanan çiftlerin sayısında ciddi bir düşme görülmüş olsa da, bu sayı 2010 yılında 22.081’e kadar yükselmiştir. 2011 yılında yürürlüğe giren yeni bir düzenleme ile boşanmalar yeniden frenlense de bu miktar son yıllarda 16.000 üstünde görünüyor.

www.haberpodium.ch
İsviçre’de boşanma oranları

İsviçre Federasyonu İstatistik Dairesi verilerine göre, İsviçre’de 2016 yılında boşanan çift sayısı ise 17.000. Bu sayı bir yıl öncesine göre % 0.4 oranında artmış. Her ikisi de İsviçreli olan çiftlerde bu oran % 0.9, her ikisi de yabancı uyruklu çiftlerde % 0.8 artarken, biri İsviçreli biri yabancı uyruklu çiftlerde boşanma oranı diğerlerinin tersine % 0.5 oranında düşmüş görünmekte. Kurumun beklentilerine göre, bu eğilimin devam etmesi durumunda İsviçre’deki her beş evlilikten ikisinin (% 41.5) boşanma ile bitmesi kaçınılmaz görünüyor. Bu oran Almanya’da bugün itibarı ile her iki çiftten birinin boşanmış olduğudur.

www.haberpodium.chHer kültürde, her toplumsal yapıda ve her dönemde insanlığın en önemli sosyal kurumu olarak kabul edilen evlilik kurumunun son bulması hem kadın hem de erkek için büyük bir yıkıntı olduğunu kabul etmemiz gerekir. Boşanma ve ayrılmalar sonucunda çiftlerin yaşadığı stres, sosyal kopma, yalnızlaşma, maddi sorunlar, hukuksal çatışmalar, suçluluk duyguları bu yıkımın sonuçlarından sadece birkaçı. Yıllarca sürecek kavgalar, düşmanlıklar ise maalesef hiç de seyrek olmayan bu yıkımın yine seyrek olmayan diğer sonuçlarından.

Evli çiftler için kaçınılmaz olan bu yıkım çocuklar için ne anlama gelmektedir peki?

Ayrılık dönemlerinde çocukların yaşları

1980’li yıllardan bugüne kadar yapılan İsviçre’deki istatistikler, ayrılma döneminde çocukların % 40 ile % 50 arasında değişen oranda 0-9 yaş aralığında, ergenlik öncesi ise toplamın (0-14 yaşı) % 70 ile % 80 aralığında olduğunu gösteriyor (2016 yılı itibarı ile 0-9 yaş arası % 43, 0-14 ise toplamda % 77).

Özellikle ergenlik öncesindeki çocuklar için anne-baba ayrılığı ne anlama gelmektedir? (Gençler üzerindeki durum başka bir yazının konusudur). Ayrılan anne-babaların çocuklarının mutlu olması mümkün müdür, yoksa ayrılık çocuklar için kaçınılmaz derin bir ruhsal yaralanma anlamına mı gelmektedir? Birlikte yaşayan anne babaların çocuklarını mutlu ve sağlıklı, ayrılan anne babaların çocuklarını mutsuz ve sorunlu olarak ayırmak doğru mudur?

Bu sorulara bilimsel bir yanıt vermeden önce var olan bir gerçekliği dile getirmek gerekiyor; 70’li-80’li yıllara kadar ayrılmış olan anne-baba çocuklarına potansiyel birer suçlu olarak bakılması… Bu önyargı halen varlığını korusa da, artan oranda ayrılıklarla topluma daha fazla yayılan ayrılan ebeveyn ve onların çocukları sayesinde bu önyargı az da olsa yıkmıştır. Buna rağmen ayrılma dönemini yaşayan anne-babaların yoğun şekilde yaşadıkları en büyük korku, çocuklarının ayrılma sonucunda büyük bir felaket yaşayacağıdır.

Boşanma çocuklar için felaket midir, değil midir?

Boşanmış ebeveynlerin çocukları üzerinde en kapsamlı olarak yapılan araştırmalardan biri 1971 yılında Judith Wallerstein adlı Amerikalı bir psikolog tarafından yapmıştır. 1971 yılında başlayan bu çalışmada, ayrılan anne-babaların çocuklarının yaşam gelişimleri 25 yıl boyunca gözlemlenmiştir. ‘Ayrılmış anne babaların mutsuz çocukları’ önyargısını yıllarca destekleyecek bu çalışmada Wallerstein, boşanmaların çocuklar üzerinde silinmesi mümkün olmayan derin yaralar açtığı sonucuna varmıştır. Wallerstein, bu yaralar çocukluk döneminde su yüzüne çıkmasa bile yetişkinlik döneminde ortaya çıkacağını iddia ederken, özellikle boşanma sonrası dönemin çocukların ruhsal dünyasını etkileyen en önemli dönem olduğunu belirtir.

Boşanmanın negatif etkilerine örnek olarak en çok gösterilen Wallerstein’ın çalışmasına karşı başka bir bulgu var mıdır?

Münih Üniversitesinden Alman araştırmacı Prof. Walper’ın uzmanlık alanlarından birini ayrılmış anne baba çocuklarının ruhsal durumları oluşturur. Walper ve çalışma grubu Wallerstein’in çalışmasında olduğu gibi ayrılmış anne baba çocuklarını uzun dönem gözlemlemiştir. Bu çalışmanın sonuçları, Wallerstein’ın çalışmasının tam tersine, boşanmış ebeveynlerin çocuklarının ayrılık döneminde stres yaşıyor olsalar da, uzun dönemde kavgalı olarak yaşayan ebeveynlerin çocuklarından daha sağlıklı olduklarını ortaya koymuştur. Buna ek olarak, sorunsuz ‘normal’ olan ebeveyn çocukları ile aralarında psikolojik sağlık açısından bir fark da bulunmamıştır.

Walper, aslolanın ebeveylerin boşanmalarının değil, asıl önemli olanın ebeveynlerin nasıl boşandıkları olduğunu dile getirir. Buna göre ayrılık döneminde aşırı kavgaların ve zor ayrılıkların çocuklar üzerinde derin olumsuz etkisi vardır. Diğer yandan Walper’a göre Wallerstein’ın bulguları, boşanmaların negatif etkilerine sıklıkla örnek olarak dile getirilse de, bugüne kadar hiçbir bir bilimsel çalışma tarafından teyit edilmemiştir. Tam tersine, birçok bilimsel çalışmanın bulguları Walper ile aynı yöndedir.

Kavga eden ebeveynler

www.haberpodium.ch

Ayrılmaların çocuklar üzerindeki etkileri konusunda bilimsel çalışmalarda önde gelen isimlerden biri yine Amerikalı bir psikolog olan Mavis Hetherington’dur. Wallerstein ile aynı yıllarda başlayan çalışmasında Hetherington, boşanan aileleri 20 yıl boyunca izlemiştir. Çalışmalarında 1400’e yakın aileyi gözlemlemiştir. Hetherington’un çalışmasının belki de en önemli sonucu çocuklar için en büyük felaketin kavga eden ebeveynler olduğudur. Hetherington’a göre kavga eden ebeveynlerden daha beteri ise kavga eden ayrılmış ebeveynlerdir. Bu çalışmanın diğer sonuçları ise Walper’ın çalışmaları ile çok benzerdir; ayrılık yaşamış ailelerden gelen her dört çocuktan üçünün, normal ailelerin çocuklarından ne özel ilişkilerinde ne meslek yaşamlarında ne de herhangi başka bir alanda hiçbir farklarının olmadığıdır. Tam tersine, Hetherington’un gözlemlerine göre sayıları hiç de az olmayacak oranda birçok çocuğun ayrılma sayesinde açılıp, sağlıklı gelişmeye başlamasıdır.

Peki ayrılmanın çocuklar üzerinde ki negatif etkisi nasıl açıklanmalıdır?

Ayrılmada koruyucu etken

Kabul etmek gerekir ki, boşanma süreci ebeveynler için nasıl ciddi bir stres ifade ediyorsa, bu durum çocuk için ebeveynlerden çok daha yüksek oranda kritik bir olaydır. Çocuğun son derece stresli olan bu dönemi sağlıklı bir şekilde atlatabilmesi anne babaların bu dönemde nasıl davrandıkları ile birebir ilintilidir.

Wallerstein’in çalışmasının sonuçları daha güncel olan çalışmaların sonuçlarına tezat gibi görünüyor olsa da yukardaki tüm çalışmaların altını çizdiği ortak tek nokta şudur; boşanma ve ayrılık döneminde ve bunun sonrasında ebeveynlerin tavırlarının ne olduğu, çocuğun psikolojik gelişimin ana belirleyicisidir. Hetherington bunu, kavga eden ebeveynden daha beteri kavga eden ayrılmış ebeveyn olarak özetlerken, Peter Noack’a göre belirleyici olan ayrıldıktan sonra ebeveynlerin gençlerle ilgilenmesi, onların ihtiyaçlarını gidermesidir. Bütün bu çalışmaların diğer önemli bir ortak noktası ise, ayrılma döneminden sonra çocukla sağlıklı bir şekilde ilgilenen ebeveynden birinin varlığı (anne ya da babadan biri) çocuk için en koruyucu etkendir.

Ayrılmış ebeveynlerin mutlu çocukları: Çocuğu ve onun ihtiyaçlarını doğru anlamak

Çocukların ayrılık döneminden sonra mutlu kalabilmelerinin sırrını arayan en bilinen isimlerden biri İsviçreli çocuk doktoru ve araştırmacı Remo Largo’dur. Remo Largo, gazeteci Monika Czernin ile yazdığı ‘Ayrımış ebeveynlerin mutlu çocukları’ kitabında kendi bilgilerini toparlamaya çalışmıştır.

Çocuk gelişimi alanında yazdığı kitaplarında da ihtiyaçlar teorisinin altını çizen Largo’ya göre, sağlıklı bir çocuk için asıl önemli olan ailenin ya da anne-babanın yaşam biçimi değil çocuğun temel ihtiyaçlarının giderilip giderilmediğidir.

İnsanın en temel ihtiyaçlarının neler olduğu, en çok tanıdığımız Maslow ve diğer birçok psikolog tarafından araştırılmıştır. Araştırmacıdan araştırmacıya değişik isimler alan temel psikolog ihtiyaçların neler olduğu, Bern Üniversitesi eski klinik psikologlarından Prof. Grawe tarafından dört ana başlık altında toplanmıştır: 1) Bağ ve güven, 2) olup bitenler hakkında farkındalık ve onları kontrol edebilmek, 3) güçlü özdeğer duygusu ve 4) yaşamdan keyf alabilmek. Largo’ya göre de aslolan ayrılık döneminde çocuğun bu dört temel ihtiyaçlarının giderilmesinin sağlanmasıdır. Çiftlerin birlikte yaşayıp yaşamadıkları çocuk açısından ikincildir. Largo’ya göre çocuklarının mutsuz olacağı korkusu ile mutsuz bir yaşamı devam ettirmek, çocuklar üzerinde olumlu bir etkide bulunmayacaktır. Tam tersine zorunlu bir birliktelik ile çiftler, çocukların üzerlerine yayılmış stres ve sevgisizlik ortamında büyümelerine izin vermiş olacaktır.

Ayrılma döneminde birçok anne baba, çocuklarına onların anlamayacağı, onlarca ayrılma nedenleri sayarak farkında olmadan, belki de kendi suçluluk duygularından kurtulmaya çalışırlar. Büyük aşklardan, onun bitiminden vb. bahsetmek çocuk için çok şey ifade etmeyecektir. Nedenlerini açıklamayın, çünkü çocuklar ilk gelişim döneminde yetişkinlerin sosyal dünyalarını anlamaktan uzaktırlar (aşk, evlilik vs.). 10 yaşından sonra ergenlik ile birlikte bunları anlayabilecek durumdadırlar. Onları ayrılık ile somut olarak nelerin beklediğini (olanların farkındalığı ihtiyacı), anne-babalarının hep yanlarında olacağını ve onları seveceğini (bağ ve güven) bildirin. Onları kararlar sürecine dahil edin (nerde yaşamak istedikleri vb.), fikrini sorun (kontrol). Onların ihtiyacı sizin toplumsal kaygılarınız değildir. Çocukluk dönemindeki en temel ihtiyaç sevgi, bağ ve güvenliktir. Ayrılan ebeveynlerin birbirlerine yakın yerlerde oturmaları, bu ihtiyacı gidermek için önemli bir özveri olabilir.

www.haberpodium.ch

Onlara kararınızı ne çok erken ne de çok geç bildirin. Uzun bir süre bekleme ile yaşayacakları stres artarken, diğer yandan ne olacağını bilmedikleri bir sürece girmiş olacaklardır (farkındalık ve kontrol). Son anda bildirmek ise onların farkındalık ve kontrol ihtiyacını derinden sarsacaktır. Bunun sonucunda ilişkilerde güvensizlik ve çaresizlik duygusunu perçinlersiniz (bağ ve güven). Anne baba ayrılsa da terk edilmeyeceklerini bilmeleri onları rahatlatacaktır (bağ ve güven), ve onlarla geçireceğiniz keyifli zamanlar bunun işareti olacaktır (bağ, güven ve keyif almak).

Çocuklarınızın, siz artık sevmiyor olsanız da, hem annelerini hem babalarını sevdiğini ve her ikisine de ihtiyacı olduğunu unutmayın. Diğer ebeveyn hakkında kötü konuşmak, çocuğun ilerde geliştireceği bireysel ve sosyal kimliğinde derin yaralar açar (öz değer) ve onu istemediği bir çatışmaya iter. Öyle ki, özellikle gençler kendilerini diğer ebeveyne karşı yanına çekmeye çalışan ebeveynden uzak durmayı tercih ederler.

Ayrılma döneminde elinizdeki kaynaklar azalır. Bu yüzden eğer böyle bir dönem yaşıyor ya da böyle bir döneme giriyorsanız alacağınız hukuki yardımdan çok daha önemlisi hem kendi hem de çocuklarınızın sağlığını korumak ve ayrılık dönemini en az hasarla atlatabilmek için uzman yardımını almanızdır.

*Yazının başlığı Largo ve Czernin’in ‘Glückliche Scheidungskinder’ adlı kitabından gelmektedir.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı