isviçreİsviçreKültür-Sanat

İsviçre’de bir meyzen; Özer Urun

Zürich’ te yaşayan Urun’ la müzikal faaliyetleri ve çalışmalarıyla ilgili bir söyleşi gerçekleştirdik.

Mey’i bilir misiniz? Hani davudi bir sesi olan, üflemeli çalgıyı?

Kamışla çalınan bir çalgıdır Mey ve kamıştır bu çalgıya karakteristik özelliğini veren. Bu çalgının garip bir özelliğinin olduğu söylenir. Mey, erik ağacının yurdundan ayrı düşme hüznü ile kargının o sulak topraklara olan hasretliğini birleştirir ve anlatırmış insana. Bu anlatı kimi zaman aşk, kimi zaman ölüm hüznü, kimi zamansa gurbet acısı olur.

İşte o hüzün ve hasret burada, İsviçre’ de sese dönüştü ve bir Meyzen’ in, Özer Urun’ un nefesinden erişti yüreklere.

Zürich’ te yaşayan Urun’ la müzikal faaliyetleri ve çalışmalarıyla ilgili bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşiye geçmeden önce sizlere Özer Urun’ u tanıtalım kısaca.

1969’ da Kars’ ta doğmuş Özer Urun. Müziğe olan tutkusu Konservatuar’ a kadar götürmüş onu. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarında okuyan Urun, Konservatuar eğitimi ile birlikte daha da profesyonel devam ettiriyor çalışmalarını. Nefesli calığılardan Mey ve Zurna ustası olan Urun, Türkiye’ de bu alanda ustat sayılan Deniz Selman’ ın öğrencisi olmuş ve uzun süre onunla birlikte çalışmış.

 

 

 

 

 

Ada müzik’ ten çıkan bir enstümental CD çalışması da var ve “New Age“ olarak bilinen yeni yaş tarzı ile çalışıyor daha çok. Bu tarz çalışmalar mistik bir özellik taşıyor ve meditasyon müzik türüne giriyor.

Konserler nedeniyle Avrupa’ nın birçok ülkesini gezen Urun, 2004 yılında evlenip Isviçre’ ye yerleşiyor. Onur Akın’ dan, Derya Köroğlu’ na, Fahir Atakoğlun’ dan, Belkız Akkale’ ye kadar bir çok sanatçı ile çalışan Özer Urun, müzik alanında, arkasında 25 yıllık bir deneyim barındırıyor.

İsviçre’ de müzikal alanda ne tür çalışmalarınız oldu?

1 yıl kadar Zürich Müzik Yüksek Okulunda müzik eğitimi dersleri verdim. Birçok yerde özel enstrumental konserlerim de oldu. Son olarak Solothorn’ da, Etnik Müzikler Festivalinde bir program gerçekleştirdim.

Albüm yapmak istyenlere aranjörlük de yapan Urun, bu kapsamda alt yapı ve nota hazırlayıp, stüdyolarda çalışmalar yapıyor. Özer Urun müzik eğitmeni olarak müzik severlerin taleplerini karşılayabileceğinin mesajını da veriyor.

Mey ve Zurna sanatçısı olan Urun’ un başka bir özelliği daha var. Urun, Mey ve Zurna yapıyor ve yanısıra da, bu enstrümanların en önemli parçalarından olan kamışlar üretiyor. Urun bu amaçla kendine ait küçük bir atölye de kurmuş.

 

 

 

 

 

 

 

 

Mey’ i konuşalım isterseniz. Özelliklerini kısaca anlatabilir misiniz?

Mey daha çok Serhat (Kars-Ağrı) yöresinde çalınan bir çalgıdır. O coğrafyada olan tüm halklar Mey ve benzeri müzik enstumanı çalarlar. Örneğin Ermenilerde “Duduk“ olmuş bu. Gürcüler  “Duduki“, Azeriler ve İranlılar “Balaban“ diyorlar. Biz ise “Mey“ diyoruz.

Mey ve Zurna için kamış da yapıyorsunuz. Nerden doğdu bu ihtiyaç?

Mey ve zurna çalanlar için kamış büyük bir sorundur. Bunları yapanlar genelde kimseye vermezler ve kendilerine saklarlar. Zamanla “bunu öğreneyim, kendi kamışlarımı yapayım“ diye düşündüm ve farklı teknikler kullanarak bunların yapımını geliştirdim. Bir süre sonra insanlar benden ürünlerimi istemeye başladılar ve “bize de yap“ dediler. Böylece üretimi yoğunlaştırdım.

Çalışmalarınız hangi aşamalardan geçiyor?

Bu tamamen bir el sanatı çalışmasıdır.Tuzlu su kamışı ya da Bambu denen ağaç türleri kullanıyorum İlk olarak kamışı kaynatıp dış kabuklarını soyuyorum. Sert olan materyalin yumuşaması gerekiyor. Sonra ki aşamda elle kırıp çatlatıyorum uçlarını. Daha sonra içini temizliyor, bir gün boyunca kuruması için bekletiyorum. Kuruduktan sonra da kenarlarını yapışkanla dolduruyorum. Ardından, zimparalayarak farklı kamışlardan ek yapıyorum. Meylerin akord aylarlarını ve perdelerini özel malzemelerimle kendim yapıyorum. Benim Meylerim tamamen bana aittir ve bunlara dair ölçüler başka kimse de yoktur.

Sonra çalmaya hazır hale geliyor?

Her enstrüman gibi Mey’ in de ses tonu zaman içinde oturur. Kamışın yapılıp bitmesiyle tonu oturmuş olmuyor ve hala ham haldedir. Bizim tabirimizle “tükrük“ yemesi gerekiyor. Yani o kamışın sürekli çalınması, üflenmesi gerekiyor. Tükrükte asit vardır ve kamış o asidi, nefesi yemezse ses tonu pekleşmez. 10 yıllık 12 yıllık kamışlarım var mesela. Benim için çok değerliler.

Ne kadar zamana mal oluyor bu çalışmanız?

Bu hale gelmesi iki günümü alıyor.

Son olarak, müzikal alanda ki çalışmalarının yoğunluğu nedeniyle, Türkiye’ ye dönüş hazırlıkları içinde olduğunu belirten Urun, bundan sonra ki aşamada çalışmalarına Türkiye’ de devam etmek istediğini söylüyor.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı