İsviçreisviçreKültür-Sanat

Giacometti ve kırılgan eserleri

Elinizdeki 100 İsviçre frankına baktığınızda, üzerinde Sürrealizm, Ekpresyonizm, Kübizm ve Formalizm gibi sanat akımlarının öncülerinden biri olan, İsviçreli ünlü sanatçı Alberto Giacometti`yi ve eserlerini göreceksiniz.

Dünya tarihinin en kanlı zamanlarına tanıklık eden Giacometti, ruhsal dünyasını ve insan kırılganlığını eserlerine yansıtmakla tanınıyor.

İsviçre’nin güneydoğusunda Borgonova isimli bir köyde doğan Alberto Giacometti dünyaca ünlü bir heykeltraş ve ressam olarak biliniyor.1901-1966 yılları arasında yaşayan bu ünlü Sürrealist heykeltraş, ressamın Zürih Kunsthaus’ta bulunan eserleri hala büyük bir ilgi görüyor. Dünyanın başlıca müzelerinde sergilenen eserlerinin, yalın bir ifadeyle, ”insan çaresizliği fikrini yansıttığı” yorumlanıyor. Bu kırılgan eserleri Alberto`ya, 1962 yılında Venedik Bienali büyük ödülünü kazandırmış.

1910 yılında kimsesizler yurduna bırakılmış bir şair olan Jean Genet, ölümünden kısa bir süre önce Alberto Giacometti ile yaptığı röportajdan yola çıkarak bir kitap yazar. Genet, ‘Giacometti’nin Atölyesi’ isimli kitabında şöyle yorumlar onun eserlerini;

Onun heykelleri, yalnızca çok uzak bir diyardan, ufuk çizgisinin de ardından üzerinize gelmekle kalmaz aynı zamanda, onlara göre mekansal pozisyonunuz ne olursa olsun, kendilerine baktığınızı ve onlardan daha aşağıda olduğunuzu hissettirirler. Çok uzaktaki bir ufuk çizgisinde, tanımsız bir yerde küçük devasa figürler. Sizinle karşılaşmak ve daha sonra da ötenize doğru geçip gitmek için acele eder gibidirler.”

Tanınmış bir ressam olan Giovanni Giacometti’nin oğlu olan Alberto, küçük yaşta kitaplardaki resimleri çizerek yaratır kaderini. Belkide çocukluğunun izlerini taşır kimi eserleri. 13 yaşındayken yaptığı, kardeşi Diego’nun büstüyle artık tamamen bir heykeltraş olacaktır. Cenevre Güzel Sanatlar Akademisi`nde devam ettiği eğitimine, tıpkı ressam olan babasının aynısı olmak istercesine, belki de sırf onun tavsiyesidir diye, Paris’te devam eder.

Paris Academie de la Grande Chaumiere’de ünlü Heracles the Archer (Okçu Heracles) heykelinin yaratıcısı Bourdelle’nin öğrencisi olur. 1922-1925 yılları arasında sürdürdüğü öğreniminin bitmesiyle, çalışmaları yeni bir boyut kazanır. İlk dönem eserlerinin tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmese de, bu eserlerin Afrika ve Meksika izleri taşıdığı söylenir.

Alberto, çok geçmeden Sürrealizm`le tanışacak ve nesne heykelciliğini ön planda tutan eserler  üretecektir.1930’da bir grup sergiyle eserlerini tanıtan Alberto, Asılı Top (The Suspended Ball) isimli eseriyle yeni bir çıkış yapar. Bu eseriyle, yenilikçi bir sanatçı olarak kabul görmeye başlar. Bu eser o kadar etkileyici olur ki, Sürreailizm`in babası olarak tanınan Andre Breton, bu eseri satın alır. Alberto Giacometti bu sergiden sonra Andre Breton’unda daveti üzerine, Sürrealist düşünce akımının bir üyesi olur.

Alberto’nun hayatı ve eserlerindeki en önemli şeylerden biri de kadınlardır. Eserlerinde acıları olan ve şiddete maruz kalan kadınların görsel bir ifadeyle yansıtıldığını düşünebiliriz. Zira hayat öyküleriyle yakından ilgilendiği hayat kadınlarına olan ilgisinden de bunu görmek mümkün. Eserlerine yansıyan kadın, erkek tarafından uğradığı şiddetin tanımıdır adeta.

Giacometti’nin atölyesi isimli kitabında Jean Genet, Alberto’nun nesnelere bakış açısını ise şöyle yorumlamıştır;

Ne kadar saygı duyuyor nesnelere. Her nesnenin kendine has bir güzelliği var; çünkü her nesne, kendisi olma edimi içinde, “yalnız”; her nesnenin içinde, yeri doldurulamayacak birşey var.”

Alberto Giacometti, eserlerine değişik dönemlerde yaşadığı ruh hallerini de yansıtır.

Birlikte yolculuk yaptığı sırada ölen bir arkadaşından sonra, eserlerine ‘ölüm’ ifadesini yansıtmaya başlar. Zira kendiside bu yolculukla yaşadıklarının, kendisi için bir dönüm noktası olduğunu kabullenmiştir.

Alberto, 1930’ların savaş ortamında, Paris’te zorluk yaşayan her heykeltraş gibi, ek gelir elde etmek için vazo ve dekoratif tasarımları gibi işler yapmaya başlar.

Sanata adadığı tüm yaşamı boyunca yarattığı sayısız eserlerin tümünde değişik ifadelere yer verir Alberto Giacometti. Eserlerinin tümünde de yalınlık ve kırılganlık görülür. Eserlerinde bu tarz ifadeleri neden tercih ettiği konusuna gelirsek, bu kırılgan eserler insan çaresizliğini yansıtmanın en iyi yolu belki de.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı