Mehmet Meral

Şizofreni hastalığı üzerine bilinmesi gerekenler /3. Bölüm

Mehmet Meral

Mehmet Meral

lic. phil. Psychologe FSP

Systemischer Therapeut

mehmetmeral@gmx.ch 

 

 

Ego bozuklukları

Şizofreni hastalıklarında en fazla rastlanılan belirtilerden biride ego bozukluklarıdır. Bu durumu yaşayanlarda ‘ben’ ile ‘çevre’ olarak tabir edilenler arasındaki sınırlar bulanıklaşır. Uzmanlar şizofrenide Ego bozukluklarını şu belirtilere göre ayırt ederler:

  • Duyarsızlaşma: İlgili kişi, kendi düşüncelerini, duygularını veya bedenin bazı bölgelerini tuhaf, kendisine ait değilmiş gibi algılar.
  • Derealizasyon: İçinde yaşadığı çevreyi gerçek dışı ve farklı olarak deneyimler.
  • Düşüncelerin yayılması: Şizofreni, düşüncelerinin uzayda yayıldığını ve başkalarının bunları duyabildiğini hisseder.
  • Zihnin geri çekilmesi: Etkilenen kişiler düşüncelerinin geri çekildiğine veya dışarıdan etkilendiğine inanırlar.
  • Düşünce girdisi: İlgili kişi düşüncelerinin dışarıdan girdi olduğuna inanır.
  • Dış etki: kişinin kendi eylemleri dışarıdan kontrol ediliyormuş gibi deneyimlenir. Etkilenen insanlar kendilerini kullanılan bir araç gibi yaşarlar. Mesela ilahi bir güç bana dürtüyor.

Biçimsel düşünme bozuklukları

Şizofreni

Burada kast edilen düşünce sürecinin bozulmasıdır. Biçimsel düşünme bozuklukları, şizofreninin yaklaşık üçte ikisinde ortaya çıkan şizofreni belirtileridir. Örneğin, etkilenenler birleştirmeyle ilgili sorunları bazen kulağa tamamen saçma gelebilen ve hiçbir anlamı yokmuş gibi görünen kelimeleri yeniden icat ederler (sözde neoloji).

Şizofreni hastalarının düşünceleri, rastgele kelime kombinasyonlarına (kelime salatası, şizofazi) kadar düzensiz ve mantıksız düşünce trenleri (yönelim bozukluğu) ile kopuk ve tutarsızdır. Örneğin, tek bir cümlede tamamen farklı şeyler hakkında konuşabilirler, böylece dinleyici ilgili kişinin ne hakkında konuştuğunu bile bilmeyebilir. Ya da anlam, dil bilgisi veya özel içerik olmadan sadece kendilerine sözcükler söylerler. Yaşadığı duygu ve düşünce halini ‘Fırtına’ kavramı ile özetleyerek, her şeyin bir fırtına sonucu olduğunu ifade edebilir.

Duygusal bozukluklar

Şizofreni hastalarının hemen hemen hepsinde duygusal semptomlar vardır. Bu nedenle şizofreni, etkilenen kişilerin duygusal dünyasını da etkiler. Özellikle hebefrenik şizofreni kendini duygusal semptomlarla gösterir. Örneğin, konuşmada şizofreniden etkilenenler duygusal olarak yokmuş veya duyguları zayıf görünürler. Kendilerine söylenen durumlara ve şeylere uygunsuz bir şekilde tepki verebilirler. Başka bir örnek olarak; üzücü bir olaya sevinçle cevap verebilirler ve bunun tersi de geçerlidir. Yüz ifadeleri de genellikle duruma uymayabilir.

Şizofreninin diğer semptomları, şizofreni hastalarının aynı anda yaşayabileceği tamamen tezat duygulardır. Özellikle hebefrenik şizofreni, etkilenenlerde tezat duygulara neden olur. Örneğin, aynı anda hem severler hem de nefret ederler veya bir şeyi isteyebilirler ve aynı zamanda bir şey istemezler. Şizofreninin akut evresi azaldığında, etkilenenler genellikle duygudan mahrum kalırlar.

Psikomotorik bozukluklar

Şizofreni belirtilerine bazı hastalarda şiddetli motorik huzursuzluklar eşlik eder, mesela hareketlerinde (motor becerilerinde) ruhlarıyla yakından ilişkili bozukluklar gösterirler. Örneğin hareketlerinde donukluk tutukluk halleri göstererek bir manken gibi durmayı ya da avluda dikili bir ağaç gibi kalmayı benimserler. Kendilerini güdülenmiş hissederler ve belirli streotip hareketleri tekrarlama eğilimindedirler, örneğin vücutlarını ileri geri sallarlar. Bazı durumlarda söylenenin tam tersini yaparak diğer insanlarla iş birliği yapma yeteneğinden yoksundurlar.

Şizofreni teşhisi

Şizofreni

Şizofreniden şüphelenilenlerde teşhis koyabilmek için, en az bir ay boyunca birkaç karakteristik semptomun mevcut olması gerekir. Şizofreniyi teşhis etmek için özel bir test yoktur. Hekim başlangıçta ilgili kişinin davranışını da açıklayabilecek hastalıkları dışlayarak başlar. Bunlar, örneğin şunları içerir;

  • Organik nedenli psikozlar: ör. Beyin tümörü, beynin iltihaplanması veya zehirlenmesi, travmatik beyin hasarı
  • Kişilik bozuklukları: ör. Borderline bozukluk, paranoid kişilik bozukluğu
  • Duygusal hastalıklar: Sanrılar veya halüsinasyonlar, depresyon bağlamında da ortaya çıkabilir. Bu durumda söz konusu olan psikotik depresyondur.

Şizofrenin teşhisinin bir parçası olarak çeşitli önemli testler ve muayeneler yapılır. Bunlar şunları içerir;

  • Tıbbi geçmişin (anamnez) kaydedilmesi
  • Fiziksel inceleme
  • Kan sayımının incelenmesi
  • Beynin incelenmesi: ör. Elektroensefalografi (EEG) ve muhtemelen görüntüleme testleri (MRI, CT)

Şizofreni teşhisini çeşitli kriterlere göre koyulur. İlgili kişi aşağıdaki semptomlardan en az birine sahip olmalıdır;

  • Çoğalan, azalan, çekilen, ilham veren veya yayılan düşünceler
  • Kontrol veya etki altına alan sanrılar
  • Konuşan sesler duymak, davranışlar hakkında yorumlar yapan sesleri duymak
  • Kalıcı, tamamen saçma veya tuhaf sanrılar

Aşağıdaki belirtilerden en az ikisi sözkonusu ise şizofreni teşhisi konulur;

  • Kalıcı halüsinasyonlar- duyu ne olursa olsun
  • Düşüncelerin akışına düşünceler eklemek veya yırtıp atmak
  • Tam bilinçli iken hareketsizlik (katatonik sersemlik), otomatik davranış vb. gibi psikomotorik sistemle ilgili belirtiler.
  • Fark edilir derecede zihinsel yokluk (ilgisizlik), dili kullanımında zayıflama

Şizofreni tedavisi

Şizofreni tedavisi, gelişiminde çeşitli faktörlerin rol oynayabileceğini dikkate alır. Buna göre, çok boyutlu bir terapi yaklaşımı uygulanmaktadır. Bu, üç bileşenden oluşur;

  • İlaçlarla tedavi
  • Psikoterapi
  • Sosyoterapi

Özellikle akut şizofreni durumunda, etkilenen birçok kişi tedaviye ihtiyacın farkında olmadıkları için, tedavisi de genellikle kolay değildir. Bu nedenle hastalar başlangıçta doktorlar ve terapistlerle çalışmaya genellikle isteksizdirler.

Psikotrop ilaçlarla tedavi

Psikotrop ilaçlarla tedavi şizofreni ile başetmede en önemli bileşendir. Psikiyatristler çoğunlukla nöroleptikler (örneğin haloperidol) kullanırlar.

Nöroleptikler, sözde dopamin reseptörleri yoluyla dopaminin emilimini engeller. Dopamin, beyindeki sinir hücreleri (nöronlar) arasında bilgi ileten haberci bir maddedir (nörotransmiter).

Şizofreni hastalarında, dopamin reseptörleri sağlıklı insanlardan daha fazla dopamin emer ve böylece sanrılar ve halüsinasyonlar gibi semptomlara neden olur. Şizofrenideki sanrılar ve halüsinasyonlar nöroleptik ilaçlarla tedavi edilerek azaltılabilir.

Akut semptomlar azaldığında, ilgili kişi nöroleptikleri en az idame tedavisi olarak altı ay daha kullanmalıdırlar. Daha sonra yeniden meydana gelirse, daha düşük bir nöroleptik dozu şizofrenide yardımcı olabilir. Uzun vadede, bu şizofreni tedavisi daha fazla nüksetmeyi önleyebilir.

Kronik halüsinasyonları ve sanrıları olan insanlar için, nöroleptik ilaçları kalıcı olarak almaları mantıklı ve gereklidir.

Psikoterapi

Şizofreni

Şizofrenin tedavisinde Psikoterapi “destekleyici” bir uygulama olarak verilir. Bu süreçte hastaya onu hastalık hakkında bilgilendirir ve tedavi seçeneklerini açıklarlar. Psikoterapideki amaç, bir taraftan kişiye hastalıkla baş etmede cesaret ve umut aşılamak diğer taraftan da güncel sorunlarla baş etmesinde destek olmaktır.

Hastalığının getirdiği kısıtlılığı da dikkate alarak ona fazla yüklenmeden terapiye devam etmesini motive etmek ve zihinsel becerilerini arttırarak, sosyal korkularını yenmesini sağlamak ve insanlarla iletişimini ona zarar vermeyecek düzeye getirmektir.

Psikoterapi hasta hekim ilişkisini güçlendirerek güven üzerine kurulan ve uzun bir zamana yayılarak yapılan bir süreçtir. Hastalıktan muzdarip kişinin hastalığı alevlendiğinde kendi tedbirlerini almasında onu güçlendiren ve bilinçlendiren ortak bir çalışmaya döndüğünde zaten hedefine ulaşılmış bir tedavi olarak görülmesi de yanlış değildir.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı