İsviçre gündemi; 2016 yılına girerken…
Aydın Yıldırım
Genel Yayın Yönetmeni
Şu sıralar yeni bir yıla girecek olmanın heyecanını yaşıyoruz. Yeni yıl her zaman yeni umutlar ve güzel dileklerle başlar. 2015 yılı sürgünler, savaşlar, çatışmalar ve ölümlerle geçen bir yıl oldu. Eski yılı hüzünle geride bırakırken, sevgi, sağlık, dostluk ve barış dolu dileklerimizin 2016 yılında gerçekleşmesini umuyoruz bu kez de.
İçerikte, 2015 yılnda İsviçre’de neler olduğuna dair bir çalışma hazırladık. Bu çalışmamızda İsviçre gündemine dair öne çıkan konuları derledik. Bu konular arasında en dikkat çekenler ise; İsviçre Frankı’nın Euro karşısında değer kazanması ve 18 Ekim’de yapılan Federal seçimlerde, sandıklarda sağ partilerin güçlenerek çıkması oldu.
Seçimlerde sağ partilerin güçlenerek çıkmasında, Avrupa’ya akın eden mültecilerin rolünün de olduğunu dergimizde birçok kez işlemiştik.
Özellikle İsviçre Merkez Bankası’nın Frank-Euro kuru düzenlemesi, 2015 yılında dünya ekonomisini etkileyen önemli gelişmelerden biri oldu. Adeta domino etkisi yaratan bu düzenleme tüm dünya borsalarını sarstı. Teorik olarak konuşulan globalleşme etkisinin, pratikteki gelişmelerde herşeyin birbiri ile ne kadar ilşkili olduğunu gözler önüne seren bir durumdu bu. Hiçbir ülke ya da ekonomik güç kendisi ile sınırlı değil ve kendini sınırlarına hapsedemiyor. Her ülkenin ekonomisi diğer ülkelerin ekonomilerine de bağımlı. Dolayısı ile işin pamuk ipliğine bağlı olduğunu söylemeye gerek yok. Frank-Euro kur etkisi İsviçre iç piyasalarında da etkisini göstermişti. İlk dönemlerde sınır bölgelerinde artan alışveriş çılgınlığı bu bölgeleri canlandırırken, İsviçre’de ise, hemen hemen her alanda ciddi bir ekonomik durgunluğa sebep olmuştu. İç piyasalarda temel tüketim malzemelerinde yüzde yirmilere varan indirimler gözlenirken, tüketici olarak bu duruma cok sevinmiştik. Ancak anlaşıldı ki, aslında bu durum uzun vadede hiç de sağlıklı değilmiş. Gelinen aşamada İsviçre ekonomik yapısında hala durgunluk hakim ve işsizlik oranı sürekli olarak artıyor.
Genel olarak politik arenada da durumlar içler acısı. Savaş bölgelerinden “güvenli bölge“ olarak nitelendirilen Avrupa’ya gelen mülteciler Avrupa ülkelerinde popüler sağın etkisini arttırdılar örneğin. Ortadoğu coğrafyasında yaşanan gelişmeler de global bir nitelik kazanmış durumda artık. Tıpkı ekonomiler gibi.
Avrupa’ya yönelik mülteci akınlarıyla birlikte, göçmenlere dair yeni yasal düzenlemelerin yapılma ihtimali çok yüksek. Bu düzenlemelerin göçmenler aleyhine olacağı çok açık. Paris’te yaşanan katliam sonrasında tüm Avrupa’ya yayılan İslamofobi etkisi ve güvenlik öncelikli düzenlemeler bununla ilgili önemli ipuçları veriyor. Özellikle Almanya ve Fransa gibi Avrupa Birliği’nin temel motoru olan ülkelerin daha önce başedemedikleri mülteciler krizi, Paris saldırıları sonrasında yapılan güvenlik öncelikli düzenlemelerle daha da kolay aşılacak. Bu arada, Avrupa’daki göçmen yanlısı sivil toplum kurum- kuruluş örgütlerinin ve sol partilerin bu düzenlemelere sessiz kalmayı tercih etmeleri ayrıca ele alınması gereken bir konu.
Ve İsviçre… Avrupa’yı saran göçmenler konusu 2016 yılında İsviçre’de de yoğun bir şeklide tartışılacak. Son seçimlerde gücüne güç katan sağcı SVP, bu konuda önemli bir rol üstlenme talebinde bulundu bile.
Bekleyip göreceğiz.
Sevgiyle…
