Cavit Akbuğa

Mülteci Hayatlar

Cavit Akbuğa

 

 

“Keşke ülkemizi terk etmek zorunda kalmasaydık da bu sefaleti yaşamasaydık.”

Şu anki yaşamını iki çocuğu ile birlikte mülteci kampalarında sürdürmeye çalışan E. K. böyle başlıyor sözlerine. İsteği, ülkesinden hiç ayrılmamakmış ancak yaşadıklarını anlatınca neden hayatlarının buralara kadar sürüklendiğini daha iyi anlayabiliyoruz.

İki çocuk sahibi olan E.K., eşinin aldığı politik bir cezadan sonra, iki çocuğu ile birlikte yurtdışına çıkmak zorunda kalıyor. İsviçre’ye kaçak yollardan gelen E.K. bir yıldır burada yaşıyor. Henüz oturumunu alamayan E.K.’nin eşi ise iki yıl önce gelmiş İsviçre’ye. Geldiğinde ilk olarak Basel’de bulunan ve 50 numara olarak bilinen başvuru merkezinde kalan E.K. orada yaşadıklarını şöyle anlatıyor;

“2 çocukla o kalabalıkta yaşamak, daha doğrusu yaşamaya çalışmak tarif edilecek gibi değil. Düşünün bir; 15 kişilik bir odada çocuğunuz gece yarısı ağlayarak uyanıyor. Bir tarafdan onu susturmaya çalışırken diğer tarafdan da uyandırdığınız için insanlardan özür dilemeye çalışıyorsunuz. Az miktarda verilen tatsız tuzsuz yemekleri çocuklarınıza zorla yedirmeye çalışıyorsunuz. Çocuklar hastalanıyor ve sağlık görevlisi olmayan kişilerin verdiği ilaçları çocuklara verip vermeme kararsızlığı yaşıyorsunuz. Çocuklar için akşamları az miktarda süt veriyorlardı bize. Akşamları verilen süte ek olarak biraz daha süt istedim bir ara. Kızım aç kaldığı için gece kalkıp ağlıyordu çünkü. O sütü bana vermediler ve kızım o gece aç yattı. Kampa yiyecek, içecek, telefon dahi sokamıyorduk. Bu hapisane koşullarında onların verdiğiyle doymak zorundaydık. Çocuklar olmadan bu süreci biraz daha kolay atlatabilirdim belki ama bu süreç hem bende hem de çocuklarda büyük izler bıraktı.“

Buradan başka bir yere gönderildiniz. Gittiğiniz yerde koşullarınız biraz düzeldi mi?

Biraz daha iyi koşullarda yaşamayı öyle istedim ki… Ama olmadı. 1 ay sonra Aargau Kantonu’na transfer olduk. Buchs’ta bulunan dağıtım kampına… Burada tuvatler öyle kötü durumdaydı ki tuvaletlere giremiyorduk bile. İki çocukla alışveriş merkezine taşınıyordum. Kalabalık insan grubu ve sidik kokan döşekler bizim için normaldi artık. Yataklarımız ranza şeklindeydi ve yatakları yere sermek yasaktı. Çocuklar ranzadan düştü düşecek korkusu ile uyuyamazdım pek. Hiç unutmuyorum, bir aile yatağını odada yere serdi diye bir tamirci çağırıp ranzalari duvara sabitlediler. Ama aylardır bozuk olan tuvalet için tamirci çağırmadılar. Burada doktora dahi gidemiyorduk.

Daha sonra buradan da başka yere gönderildiniz?

Evet, Aarau’da bulunan şimdiki kampımıza transfer olduk. Artık daha kötüsünü bekliyordum. Burası üç katlı, büyük ve eski bir bina. Buraya ilk geldiğimde binanın önünde çocukların oynaması için ayrılmış bir baraka vardı. İlk etapta orada kalacağımızı düşünmüştüm. Daha sonra bu odayı verdiler, iki çocukla birlikte buraya sığıştık.

Çocuklar bu durumdan nasıl etkileniyorlar?

Kötü etkileniyorlar tabii ki. Artık psikolojimin bozulduğunu hissediyorum.  Çocukları kimbilir nasıl etkiliyordur bir düşünün. Bütün bu süreçte beni en çok üzen şey büyük kızımı okula gönderememek olmuştu. Buraya geldikten sonrada bunun için çok uğraştım. Bu dönem kızım yeni okuluna başladı.

İltica prosedürünüz ne aşamada?

Belirsizlik var. En büyük problem de bu zaten. Bu durum insanı yiyip bitiriyor. En son bir ay önce ifadeye çağırmışlardı. Bekliyoruz.

Geçiminizi sağlayabiliyor musunuz?

Haftalık verdikleri az miktarda para ile geçinmeye çalışıyoruz. İki çocuğumun geleceklerine dair kaygılarım var. Onlara kötü şeyler olmasından korkuyorum.

E. K., kısa bir süre önce kaldıkların binanın bahçesin çadırlar kurulduğundan bahsediyor. Yüzlerce insanın bu çadırların içinde konulduğunu aktaran E.K. şöyle devam ediyor;

“Normal şartlarda bile yetersiz olan tuvalet, duş ve mutfak kullanılmaz halde. Çadırlarda yaşayanlar için dışarıya tuvalat ve duş koydular ama bunlar da ihtiyacı karşılamıyor. Artık başıma daha kötü ne gelecek diye düşünüyorum. Pencerimin önünde yüzlerce insan çadırlarda. Kış geliyor ne yapacaklar diye düşünüyorum şimdi.

Bir de geçen burada Neo-naziler gelip çadırları taşlamış. Çadırda bulunanlar da onları kovalarken mültecilerden birine araba çarpmış. Yaralının durumu belirsiz.“

Mülteci Hayatlar devam edecek…

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı