Luzern

Tarihi ve turistik yönleriyle bir çok farklı özellik taşıyan Luzern, dağlar ve ormanlarla çevrili bir vadi özelliği taşıyor. Luzern şehri, su sporlarından tren gezilerine, alışverişten kayak merkezlerine, turistik yerlerden eğlenceye kadar birçok farklılık sunuyor ziyaretçilerine.

11’inci yüzyılda küçük bir balıkçı köyü olan Luzern, daha sonra, “Alsalsi Mürbach Manastırı” sayesinde, bir ticaret şehri olarak gelişiyor. 1291 yılına kadar bağımsız kalan şehir, bu tarihte Habsburglar tarafından ele geçirilmiş. Ancak baskıcı rejiminden bıkan şehir halkı 1332 yılında, yeni kurulan İsviçre Konfederasyonu’na katılma kararı alıyor. 18’inci yüzyılda Katolik İsviçre`nin başkenti olan Luzern, aynı zamanda  ülkenin en büyük kenti idi.

Şehirde, Ortaçağ’dan kalma yapılar ile turistik özellik taşıyan birçok müze var. Sizin için gezip görerek derlediğimiz bir çok yapıdan bazıları şöyle;

Şapel Köprüsü

Reuss ırmağı üzerine inşa edilmiş olan Şapel Köprüsü Luzern’in sembolüdür. Üstü kapalı İsviçre köprülerinin tipik bir örneği olan ahşap köprü,1333 yılında yapılmış ve uzunluğu 204 metredir. Köprünün tavan kırişleri resimlerle süslüdür. Yaklaşık 100 tane olan bu resimler,17’nci yüzyıldan kalma. Resimlerde, şehrin kahramanları, koruyucu azizleri ve İsviçre tarihindeki bazı önemli olaylar betimleniyor.1993 yılında çıkan bir yangında büyük zarar gören köprü,1994 yılında yeniden restore edildi.

Hemen köprünün bitişiğinde, sekizgen bir yapı gözünüze çarpar. 19’uncu yüzyılda yapılan bu kule, sırası ile, hapishane, arşiv kütüphanesi ve hazine binası olarak kullanılmış. Yüksekliği 43 metre olan kule, ahşap köprü ile birlikte, şehirde en çok fotoğraflanan mimarı yapılardır.

Aslan Anıtı

Burası, dünyanın en etkileyici, ancak en mahzun taş kütlesi olarak da tanımlanıyor. Aslan anıtı, 10 Ağustos 1792 tarihinde, Fransız Devrimi sırasında, kral ve ailesini korurken hayatını kaybeden 760 İsviçreli askerin anısına dikilmiştir. Taşa oyulan, ölümcül bir mızrak yarası almış aslan figürü, 1821 yılında, Danimarkalı heykeltıraş Bertel Thorvaldsen tarafından yapılmış. 20 metre yüksekliğinde olan anıt heykel duvara oyulu vaziyette duruyor.

Buzul Bahçesi

Heykelin hemen yanında, yine değişik bir yer var. Bu bölgeyi kaplayan buzulların, 20.000 yıl önce oluşturduğu, derin çukurların bulunduğu bir yer burası. Buradaki park müzesini de gezebilir, sergilenen fosil ve mineralleri de görebilirsiniz. Bu mağara 1872 yılında keşfedilmiş.

İsviçre Ulaşım Müzesi

Teknelojik gelişmelerden geri kalmamak için, müzedeki objeler sürekli güncelleniyor. Burası, kendi alanında Avrupa’nın en büyük ve en kapsamlı müzesidir.1957 yılında yapımına başlanan müze, 1959 yılında tamamlanmış ve İsviçre’nin en popüler müzelerinden biri olmuştur.

Havacılık, demiryolu ve karayolu araçlarının yer aldığı müzede, havacılık bölümünde, erken dönem uçaklar, ilk Amerikan uzay yolculuğunda kullanılan uzay kapsülleri ve bir „ay taşı“nı görebilirsiniz. Demiryolu bölümünde ise birçok lokomotif sergileniyor.

Luzern Gölü

Buraya gittiğinizde, gölde, yazın vapurla ve kışın motorlu tekneyle bir gezi yapmanızı öneririz. Gölün güney yakasında yüksek dağ zirveleri, Kussnacht körfezinde ise meyve bahçeleri ve güzel, sivri çatılı evler görülmeye değer. Özellikle göl kıyısındaki “İsviçre yolu” yürüyüş severler için çok ideal. Buraya, birçok ulaşım aracı ile ulaşmanız mümkün. Gölün yukarısında, Weggis’in hemen karşısında, Burgenstock denilen muhteşem bir kayak merkezi mevcut. Burası Avrupa’nın en ünlü kayak merkezlerinden biridir.

Dahası var…

Tarih ve turizm merkezi olan Luzern`in özellikleri bu kadarla sinrılı değil. Kayak yapmak isteyenler Pilatus ve Rigi dağlarına tırmanıp, merkezi İsviçre`yi 2128 metre yükseklikten izleyebilirler.

Şehir merkezinde yer alan Richard Wagner Müzesi, Luzern Sanat Müzesi, Doğal Tarih Müzesi, Musegg Duvarları, çocuklar için Altın Arama Tesisleri, Cam şişe fabrikası ayrı ayrı görülebilir. Ayrıca her yıl kış mevsimi sonlarında, şehirde karnaval düzenleniyor. Katılmak isteyenler çeşitli kostümlere bürünerek, karnaval geçidinde yer edinebilirler.