Fuat Köçer

Bana ögrenmeyi ögret ögretmenim

www.haberpodium.ch, isvicre'de egitim, isvicre haberleri

Fuat Köçer

Eğitimci

 

 

Okul, okuyup yazma öğretiminden başlayarak en yüksek düzeyde bilim ve sanat bilgisi vermeye değin çeşitli derecede toplu öğretimin yapıldığı, verildiği yer olarak tanımlanabilir. Bir okuldaki öğrenci ve görevlilerin tümü, bu tanımı tamamlayıcı etkenlerdir. Öğretmen ve öğrenci kelimeleri, anlamlarını içlerinde barındırmaktadır. Türk Dil Kurumu’na göre öğretmen, mesleği bilgi öğretmek olan kimsedir. Öğrenci ise, öğrenim görmek amacıyla ders alan kimse, okul çocuğu, talebe olarak tanımlanmaktadır.

Peki öğretmenin öğretmesi gereken şey nedir? Genelimizin aklına burada, Matematik, Almanca, Müzik, Tarih, Biyoloji gibi bilimsel alanlar gelmektedir. Bu görüş yanlış değil ama eksik bilgi barındırmaktadır. Bu bilimsel alanlar ve içerikleri tabii ki bireyin bilgisel gelişimi için gerekli alanlardır ve öğrenilmesi önem arz etmektedir. Asıl olan ise, bu bilgiye nasıl ulaşılacağı, bilginin zihinde nasıl yer bulacağı sorusudur. Yani konunun nasıl içsellestirilip öğrenileceğidir.

Öğrenme modelleri

www.haberpodium.ch, isvicre haberleri

Uzun yıllardır bu bağlamda, bireyin hangi öğrenme stiline yatkın olduğu ve kendisi için en verimli stil ile öğrenmesi gerektiği tezi savunulmaktadır. David Kolb’un 1985 yılında geliştirdiği „Deneyimsel Öğrenme Teorisi ve Öğrenme Stilleri Modeli“, öğrenmeyi deneyimin bilgiye dönüştürüldüğü süreç olarak açıklar. Kolb`a göre dört farklıöğrenme stili mevcuttur ve şu şekilde sırlanmaktadır; aktif yaşantı, somut yaşantı, yansıtıcıgözlem, soyut kavramsallaştırma.

Kolb`un Aktif Yaşantı ismini verdiği birinci öğrenme stili, yaparak öğrenmeyi öngörür.

Aktif yaşantısıyüksek kişiler, projeler, uygulamalı ödevler, küçük grup tartışmaları gibi durumlarda en iyi şekilde öğrenirler.

Somut yaşantı olarak tanımlanan ikinci öğrenme stilinde hissederek öğrenme teoreminden yola çıkmaktadır. Bu stratejiye yatkın bireyler, öğrenmeleriyle ilgili geri bildirim aldıkları ve öğrenme ortamlarında tartışmalara katıldıkları zaman en iyi şekilde öğrenirler.

Yansıtıcı gözlem stili, isminden de anlaşılacağı üzere, gözlemlemeyi de içinde barındırmaktadır. Bu yönteme hakim kişiler, açık tanımlanmış görevlerde, gözlemleyerek aktif bir şekilde çalışma fırsatına sahip olduklarında, deneme-yanılma yöntemini kullanarak en iyi şekilde öğrenirler.

Soyut kavramsallaştırma olarak nitelendirilen dördüncü stilde ise, düşünme yetisi belirleyici etkendir. Bu kişiler, nesnelere ve sembollere karşı daha fazla eğilim gösterirler. Simülasyon, uygulama ve alıştırma gibi öğrenme yaklaşımları kullanıldığında öğrenemezler.

Peki Hang öğrenme stilinin size uygun olduğunu bilmeniz ve uygulamanız, eğitimde başarı için yeterli bir etken mi? Keşke bu kadar basit olabilseydi. Kişiye uygun öğrenme stilini keşfetmemizde öğretmenlere düşen görev, tabii ki bizim için uygun olan öğrenme stilini bulmamızda bize yardımcı olmaları ve yol göstermeleri. Asıl olan ise, bütün yöntemlerin uygulandığı ders içerikleri hazırlanması gerektiğidir. Örneğin sınav sonrası öğrencileriyle birebir görüşme yapıp, hatalarını analiz etme şansı tanıyan bir öğretmen, somut yaşantı stiline yatkın öğrencilere, bu geri bildirim şekli ile, öğrencinin öğrenme stiline el verişli bir hamlede bulunmuş olur.

www.haberpodium.ch, isvicre haberleri

Öğrencilerine proje ödevleri veren ve gruplar halinda konuları tartışma ortamı oluşturan bir eğitimci, aktif yaşam stiline sahip öğrencilerine uygun bir ortam sunar.

Derslerinde örnekler veren, ardından deneme yanılma yöntemi ile çocuklara doğruyu bulma olanağı sunan bir pedagog ise, yansıtıcı gözlem stiline yatkın bireylere başarılı olma şansı tanır.

Nesne ve sembollerle anlatılan dersin içeriğine örnekler sunan öğretmenler, soyut kavramsallaştırma stili ile öğrenme imkanı sunmaktadır.

Ana fikri şu şekilde özetliyebiliriz: David Kolb’un 1985 yılında geliştirdiği „Deneyimsel Öğrenme Teorisi ve Öğrenme Stilleri Modeli“, kendi öğrenme şeklimizi belirlememiz için değerli, salt bu şekilde başarıyı yakalayabileceğimiz düşüncesi ise yanlıştır. Bu noktada ehemmiyet arz eden nokta, cocuğumuzun öğretmeninin uyguladığı pedagojik yöntemlerle cocuğumuza öğrenmeyi öğretmesidir.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı