Şener Arslan

Ekonomileri canlandırma arayışları

Sener Arslan-www.haberpodium.ch

Şener Arslan

Ekonomi ve Yatırım Uzmanı

sener.arslan@outlook.com

 

 

Dünya ekonomisi 2007/08 küresel krizinden sonra bir türlü yeterli derecede büyüyemiyor. Bir yandan Merkez Bankaları faizleri düşürüp ekonomileri canlandırmaya çalışırlarken, diğer yandan da maliyeler, politikaları ile yanlış kararlar alıp gereken reformları yapmadıkları için ekonomileri bir türlü canlandıramıyorlar. Önceki yazılarımda bu konuyu birkaç kez ele almıştım. Son zamanlarda çeşitli ve üst düzeyde ekonomistler çoğunlukla bu konuyu ele alıp, merkez bankalarını ve onların politikalarını eleştiriyorlar.

Bugün tanıdığımız Avrupa Birliği’nin devam etmesi ve insanların bu birliği şimdiki şekilde kabul etmeleri için, birlik içerisinde yaşayan halkların, büyüyen  bir ekonomi ile gelirleri artan bir nesile sahip olması gerekecek.

İsviçre için güçlü bir Avrupa Birliği önemli

Özellikle de İsviçre için, güçlü bir Avrupa Birliği oldukça önemli. Çünkü İsviçre ihracatlarının ve ithalatlarının % 50’den fazlasını Avrupa Birliği ile yapmakta. Çin, ABD ve Hindistan gibi ülkeler İsviçre için, gecen yıllar içerisinde ne kadar değer kazansa da, halen en büyük ticari ortak Avrupa Birliği’dir.

isvicre ekonomisi-www.haberpodium.ch

Bu önemi, son yıllar içerisinde İsviçre Merkez Bankası’nın aldığı kararlardan da fark ettik. İsviçre Merkez Bankası kendi kararlarını Avrupa Merkez Bankası’nın kararlarına bağlarken, ona göre EUR/CHF kurunu belirlemeye çalışıyor. Bu denge bozulduğu anda, iki yıl önce gördüğümüz gibi, İsviçre’den Avrupa’ya ihracat eden şirketler sorun yaşayabilecekler.

Avrupa Birliği’nin toparlanma çabaları

İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkması kararından sonra, geriye kalan 27 AB ülkesi tekrar toparlanacak ve tekrar Avrupa Birliği’ni nasıl canlandırabileceklerini görüşecekler. Almanya, İtalya ve Fransa 22 Ağustos’ta kendi aralarında görüşüp AB’nin ve birliğin önemini tekrar gündeme getirdiler.

Üst düzeydeki Avrupa analistleri, Ağustos’un sonunda “Avrupa ile nasıl birlikte çalışılabilinir?” sorusu çerçevesinde, “Continental Partnership” başlıklı bir yazı yayınladılar. Analistler, bu yazının içeriğinde; “İngiltere, Türkiye, Ukrayna ve İsviçre gibi ülkelerin bu sistem içerisine hangi kurallar dahilinde alınabilir ve nasıl birlikte çalışılabilir?” gibi sorulara cevaplar arayıp önerilerde bulundular.  Yazıda bir nevi, Avrupa Birliği ile birlik etrafındaki ülkeler arasında var olan çalışmaları güçlendirip, birliğin önemini kaybetmemesini sağlama konusu işlendi.

AB bu yazıya nasıl yanıt vereceği henüz belli değil. Ancak  İngiltere’nin AB’den çıkma kararından sonra, İngiltere’den AB’de kalma ile ilgili fazla bir gelişme göremedik. İsviçre ise “Masseneinwanderunginitiative” sorununu bir türlü çözmedi. Tüm komşu ülkeler, AB ile anlaşmalarını veya aldıkları kararları uygulamakta bir nevi endişeliler.

Ekonomik kriz ve sağ partilerin güçlenmesi

İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkması, İsviçre’nin ülkeye çalışmak için gelecek olan göçmenlere kontenjan getirmek istemesi, AB içerisinde büyümenin olmaması Avrupa’da sağ partilerin güçlenmesinin temel nedenleri olarak görülüyor. Bu gibi durumları fırsat bilen ve kullanan sağcı partiler, son yıllarda ekonomik durumu daha da kötü olan bilinçsiz halkı kullanıp, ters gidişattaki tüm sorumluluğu yabancılara yükleyerek iktidara geliyorlar. Bunu Fransa’da ve Almanya da çok iyi görüyoruz. Buna benzer politikalar, bu sıralar ABD’de, başkanlık yarısı sürecinde Cumhuriyetçi Donald Trump’un kullandığı söylemlerde de mevcut. Sistemin bozuk olduğuna inandırılan halk, sorunun yabancılardan, özelikle de Meksikalılardan kaynaklandığına inandırılmaya çalışılıyor.

Borçlar, şirketleri ve halkı korkutuyor

Ağustos sonunda Amerika’da toplanan merkez bankaları yetkilileri, su an ki politikalarıyla çıkmaz sokağa girdiklerini gördüler ve ekonomileri nasıl canlandırabileceklerine dair cevaplar aradılar.

Merkez bankalarının sıfır faiz politikaları ve devletlerin gittikçe büyüyen borçları, şirketleri ve halkı korkutuyor. Parası olan şirketler, yeni yatırım yapmayıp, yeni iş üretemiyorlar. Halk ise haklı olarak tüketmeyip, parasını saklayarak korumaya çalışıyor. Sonuçta bu durum ekonominin büyümemesine yol acıyor.

Isvicre ekonomisi-www.haberpodium.ch

Bu durum böyle devam ederse, dünyanın ne ekonomik, ne de politik gidişatı olumlu olacak.  Peki somut olarak ne olabilir? İsçilerin maaşları yükselmeyecek, aksine daha da düşecek. Politik arenada popülist sağ partiler güç kazanacak. Emeklilik paralarla yok olacak ve işsizlik tekrar çoğalacak.

İsviçre ne yapabilir?

İsviçre kendini bu olumsuz gelişmelerden ne kadar koruyabilir? Bunu şu an için söyleyemem ancak İsviçre her ne kadar  Hindistan, ABD ve Çin ile ekonomik alış-verişini geliştirse de, yine de Avrupa Birliği ülkelerinin büyümesine ihtiyacı olacak.

Önümüzdeki yıllar içerisinde, İsviçre Merkez Bankası’nın yanlış politikaları nedeniyle, isçiler emeklilik paralarını düşündükleri gibi alamayacaklar. Bunun üstüne bir de ekonomik kriz gelirse, İsviçre sağlam bir  liman olmaktan uzaklaşabilir. Umarım önümüzdeki aylar içerisinde politikacılar bunu anlarlar ve politik değişiklikler yaparlar. Merkez Bankası ise normal faize geri dönüp yasadığımız sağlam liman anlayışını devam ettirirler.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı