Fuat Köçer

Eğitimsel ikilemler; İnsan sadece konuştuklarından değil, sustuklarından da sorumludur!

Fuat Köçer

Fuat Köçer

Eğitimci

 

 

Birşeyi itiraf etmek ile etmemek arasında ikileme düştüğünüz oldu mu hiç? “Acaba doğruyu söylersem daha mı büyük bir zarara uğrarım?“ hissi sizlere tanıdık geliyor mu?

Peki sizin uğrayacağınız bireysel zarardan uzaklaşmak için itiraf etmediğiniz gerçek, diğer bireyler ve toplumun geneli adına daha büyük bir hasara yol açacaksa, doğrudan yana olmak daha mantıklı değil mi?

Benzeri ikilemler eğitim verilen kurumlarda ya da ebeveyn çocuk ilişkilerinde rastlanılan durumlar olabiliyor. Gelin bu konuyu somut bir örnekle ele alalım;

Ders esnasında öğretmen, bir veliden gelen telefondan ötürü sınıfı kısa bir süreliğine terk etmek zorunda kalır. Sınıftan dışarı çıkar çıkmaz içeride bir patırtı kopar. Belli ki öğretmenin odayı terketmesi bazı haylaz öğrencilerin gürültü yapmasına olanak sağlamış.

Telefon görüşmesinin ardından sınıfa geri dönen öğretmen, “Hanginiz gürültü yaptı?“ diye sorar. Yirmibeş kişilik sınıfta kimse sesini çıkarmaz. Öğretmen ısrar eder ve derse devam etmez. Kimseyi cezalandırmayacağını, sadece gerçeği öğrenmek istediğini söyler. Hatta öğretmen şöyle bir teklifte bile bulunur; “Açık bir şekilde isim vermekten çekiniyorsanız, lütfen hepiniz bir kağıda konuşanların ismini yazın ve bana verin“.  Ancak nafile, hiçbir çocuk kimin konuştuğunu kağıda yazmaz, bütün kağıtlar boştur.

Bunun üzerine öğretmen; “Hepinize bir ceza ödevi vereceğim“ der. Bu durumu kabullenemeyen bir öğrenci başkaldırır ve şöyle der; “Bu cezayı kabul etmiyorum, ben konuşmadım ve hiçbir cezayı haketmedim“.  “Peki sen konuşmadıysan kim konuştu o halde?“ diye tekrarlar öğretmen sorusunu. Ayaklanan öğrenci sesini çıkarmaz ve yerine oturur tekrar.

www.haberpodium.ch

Çocuklar bu olayı evde velilerine anlatırlar ve haksızlığa uğradıklarını söylerler. Bu durumdan rahatsız olan birkaç veli, çocuklarına haksızlık yapıldığını düşünerek okulun yolunu tutar. Ve öğretmene haliyle, kollektif cezalandırmanın haksızlık olduğunu söylerler.

Bunu kabul eden öğretmen, ortada bir kollektif cezalandırma olmadığını dile getirir ve şöyle devam eder; “Konuşan birkaç çocuk, konuştuklarını söyleselerdi, onları sadece uyaracak ve bunu tekrar etmemelerini söyleyecektim. Ancak onlar gerçeği söylemekten yana olmadıkları için, görgü tanığı olan diğer öğrencilerin desteğine ihityaç duydum. Arkadaşlarını ulu-orta ele vermek istemeyeceklerini düşünerek, konuşanların isimlerini kağıda yazmalarını rica ettim. Maalesef bütün kağıtlar boştu. Haliyle konuşan öğrenciler konuştukları için cezalandırılırken, konuşmayan öğrenciler ise, sosyal sorumluluklarını yerine getirmedikleri nedeniyle suç ortağı oldular ve bundan ötürü cezalandırıldılar. Okul sadece işlenilen derslerden ibaret değildir. Bireyleri sosyal sorumluluklarının farkında olmayıda burada öğrenmelidirler. İçine düstüğümüz ikilemler, kendimizi ahlaki yönden sorgulamaya yönlendirir“.

Daha sonra da onlara şu soruyu sorar; “Örneğin siz yoldan geçerken, eşine şiddet uygulayan bir kişiyi görseniz; “Ben şimdi bu şiddete maruz kalan kişiye yardım edersem, polis gelecek rapor tutacak, beni görgü tanığı olarak yanında götürecek ve bütün günüm bununla geçecek.“ diye düşünürseniz, şiddeti aktif bir şekilde uygulayan kişi kadar, buna engel olmadığınız için her vurulan darbede siz de sorumlu olmayacak mısınız?“

Öğretmenin söyledikleri karşısında kendilerini mahçup hisseden veliler evlerinin yolunu tutarlar. Öğretmenin akıllıca çözdüğü bu ikilem ise bir ders niteliğindedir. Gelin bu ikilemi göselleştirelim.

Konuşmayan öğrenciler
İtiraf ederseİtiraf etmezse
Konuşan öğrencilerİtiraf ederseceza yok/ceza yokCeza yok/ ceza yok
İtiraf etmezseCeza var/ceza yokCeza var/ ceza var

Buradan çıkarılacak sonuç ise cok aşikar. Eğitim, müfredatın öngördüğü derslerin dışında da bireyi hayata hazırlamalıdır. Matematiğiniz iyi ise başarılı bir bankacı olabilirsiniz. Ancak bunun yanı sıra adalet teraziniz çalışmıyorsa, topluma zararlı, bencil bir bankacısınızdır. Yabancı dillere hakimseniz iyi bir tercümansınızdır belki. Ancak kalplere dokunan dili bilmiyorsanız, her dil yabancı, her kelime anlaşılmazdır.

Eğitimin özünde toplumsal ve insani değerler yer almalıdır. Bu değerleri alamayan bugünün çocukları, yarının yetişkinleri ileride; “Gemisini kurtaran kaptan, kaptandır“ diye düşünürse dünya çirkinleşir. Halbuki hepimiz biliriz; gemi batarsa, hepimiz batarız.

Aziz Nesin bu durumu şöyle özetler; “İnsan sadece konuştuklarından değil, sustuklarından da sorumludur.“

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı