Fuat Köçer

Çoklu zekâ kuramı; şarkı söyleyip dans edecek kadar zekiyim!

www.haberpodium.ch

Fuat Köçer

Eğitimci

 

  

 

Günümüz toplumlarının zekâyı tanımındaki en belirgin etkenlerden birtanesi, bireyin eğitim hayatındaki başarı ölçütüdür.

Eğitim kurumları, zekânın iki yönüne ağırlık vermektedirler; Birincisi, mantık ve matematiksel zekâdır. Eğer birey bu noktada başarılı ise, Matematik, Fizik, Kimya ve Bioloji derslerinde büyük ihtimalle sorun yaşamayacaktır. İkinci ölçüt ise, sözel, yani dil ağırlıklıdır. Dil öğrenmeye yatkın olan kişiler, Coğrafya, Tarih, ana-dil ve yabancı dil derslerinde başarılı sonuçlara ulaşacaktır. Bu iki zekâtürü, günümüze kadarki eğitim sistemlerinde başarılı olmak için yeterli olmuştur.

www.haberpodium.ch

Türkiye’de ve İsviçre’de verilen eğitim türleri bu teoriyi doğrulamaktadır; İsviçre’de, orta öğrenim (Sekundarschule) ve liseye (Gymasium) geçişte yapılan derecelendirmelerde, asıl olan bu iki zekâyı yansıtan derslerde aldığınız notlardır. Müzik, Beden eğitimi, Resim derslerinde çok başarılı olmuş olmanız bile fazla birşey ifade etmeyecektir. Değerlendirmeler, Matematik, Almanca, Fransızca, İngilizce, Tarih, Coğrafya, Fizik, Kimya, Biyoloji bilimlerine ağırlık verilerek yapılmaktadır.

Türkiye’de de durum pek farklı değildir. Liselerdeki ders alanları; Türkçe-Matematik, Matematik-Fizik, Türkçe-Sosyal ve Dil olarak dörde ayrılmaktadır. Burada da görüldüğü üzere, el becerisi, müziksel zekâve beden eğitimi gibi alanlar yer almamaktadır.

“İyi şarkı söyleyip, dans etmek bir meziyet midir?“ sorusu, eğitim sistemlerinin belirlediği bu kıstaslar altında çok da yadırganacak bir soru değildir aslında. Halbuki bilim dünyası bu yaklaşımın yanlış olduğunu çoktan kanıtlamış;

Howard Gardner’a göre zekâ

Harvard Üniversitesi öğretim üyelerinden Howard Gardner 1983 yılında “Çoklu zekâ kuramı“ ile eğitime yeni bir bakış açısı getirmiştir. Howard zekâyı, içinde yaşadığımızı topluma faydalı birşeyler yapabilme kapasitesi ve her insanda farklı şekilde bulunan kendine özgü yetenek ve beceriler bütünü olarak tanımlamaktadır. Zekânın gelişimini olumlu ve olumsuz etki yaratan çevresel etkenlere bağlayan Howard, belirleyici faktörleri şu şekilde sıralamaktadır:

www.haberpodium.ch

  1. Kaynaklara ulaşma şansı: Aile fakirse, çocuğun tenis veya golf gibi bedensel aktivitelere yönlenmesi çok zordur. Çocuğun bedensel gelişimine katkıda bulunmak ve bu alanlardaki başarıya yatkınlığını belirlemek zorlaşır.
  2. Kültürel faktörler: Okulda matematiğe ağırlık verilip, müzik önemsenmiyorsa, müzik alanındaki gelişme daha az olacaktır.
  3. Coğrafi faktörler:Okul yolu dağlık bölgede ve 5 kilometre olan ve bu yolu hergün yürüyerek kateden bir çocuğun bedensel aktivite ve gelişimi, 200 metre ilerideki okula bisikletle giden çocuğunkinden daha fazladır.
  4. Ailesel faktörler:Çocuk ressam olmak istemesine rağmen, aile “sen iyi bir fizikçi olacaksın“ diye ısrar ediyorsa, çocuğun görsel zekâsına oranla matematiksel zekâsı daha fazla gelişecektir.
  5. Durumsal faktörler:Yedi kişili bir ailede yetişen çocuk ile tek çocuk olarak büyüyen bireylerin gelişiminde çevresel farklılıklar görülebilir. Tek yetişen çocuğun sosyal davrınışlara yatkınlığı biraz daha güçtür.

Bu belirleyici fakörlerin etki ettiği çoklu zekâ kuramında 8 çeşit zekâ belirlenmiş;

  1. Sözel – Dil: Bu tür zekâya sahip öğrenciler, diğer öğrencilerden daha iyi yazar, uzun hikayeler anlatabilme becersine sahiptir, isim-yer ve tarihle alakalı iyi bir hafızası vardır, sözcükleri anlam ve yerlerine uygun bir biçimde kullanır, yaşıtlarına göre daha iyi bir kelime hazinesi ile büyümektedir, sözel iletişim ve okumayı sever ve dinleme becerileri yüksektir.
  2. Mantık – Matematiksel: Bu alanda başarılı olan bireyler olayların oluşumu ve işleyişi hakkında çok soru sorar, soyut bir biçimde düşünebilir, bilgiler arasında bağlantı kurar, satranç gibi oyunları oyamaktan zevk alır, matematiksel problemleri çözmeyi ve haliyle Matematik dersini sever, yaşıtlarına göre sebep-sonuç ilişkisi kurabilme kabiliyetleri daha iyidir.
  3. Şekil (Görsel) – Uzay (Uzamsal; Alansal): Haritaları, çizergeleri ve diyagramları daha kolay okumak, sanat etkinliklerini sevmek, filmleri ve görsel sunuları izlemeyi tercih etmek, bulmaca çözmek, resimli yayınlardan hoşlanmak, elinde bulunan materyallerle birşeyler çizmek, kelimelere oranla resimlerden daha çabuk ve iyi öğrenebilmek bu zekâ türüne sahip çocukların ortak özellikleridir.
  4. Müziksel – Ritmik: Şarkıların melodilerini çok iyi hatırlamak, şarkı söyleyebilme yeteneği, bir müzik aletini çalmaya elverişli olmak ve bunun eğitimini almak için gayret etmek, eller ve ayaklarla ritim tutmaktan hoşlanmak, çevredeki seslere duyarlılık, müzik çalan bir ortamda daha verimli çalışabilme gibi belirtiler, bu zekâ türüne yatkınlığın göstergesidir.
  5. Bedensel – Kinestetik: Duygularını belirgin olarak vücut diliyle ifade etmek, iyi el becerisi, bir veya birden fazla sportif alanda başarı, hareket etme ihtiyacı olan çocukların bedensel ve kinestetik zekâsı yaşıtlarına göre daha belirgindir.
  6. Kişiler arası – Sosyal: Arkadaş ve yaşıtlarıyla sosyalleşmeyi çok sevmek, grup içerisinde doğal bir lider görünümüne sahip olmak, problemi olan kişilere yardım elini uzatmak, başkalarıyla ders çalışmak ve oynamaktan zevk almak, insanlara selam vermek ve hatırlarını sormak, iyi bir empati yeteneğine sahip olmak, başkalarının onunla vakit geçirmekten zevk alması, kişilerarası ve sosyal zekânın göze çarpan özellikleridir.
  7. Kişiye dönük (İçsel; Öze dönük): Bu zekâ alanında bağımsızılk duygusu gelişmiştir, birey güçlü ve zayıf yönlerinin farkındadır, bireysel çalışırken daha verimlidir, amaç ve hedefleri belirgindir, düşünce ve davranışları arasında tutarlılık sözkonusudur, kendine güvenir ve yaşadıklarından ders alır.
  8. Doğa: Doğa olaylarına merak, bitki yetiştirmeyi sevmek, doğa ve hayvanlara ilgi, mevsim ve iklim olaylarına merak, çevreye karşı duyarlılık ve toprakla oynamayı sevmek bu zekâya sahip kişilerin ortak paydalarıdır.

Çocuklarımızın yetiştiği eğitim kurumlarında ağırlık ilk iki zekâ kuramına verilirken, Howard diğer altı zekâ türünün önemine de değinmiştir.

Ailelere ve velilere diğer zekâ türlerinin gelişiminde düşen görevler nelerdir? 

www.haberpodium.ch

Her çocuk zekâ yapısı ve öğrenme yöntemi açısından farklıdır. Bazıları öğrenme sürecinin içinde yer alarak öğrenirken, bazıları kendi araştırıp çözüm bulmakta, bazıları ise sadece dinleyerek öğrenebilmektedir. Önemli olan bu zekâ türünün belirlenmesi ve çocuğun zekâsına göre kullanılacak yöntemlerin saptanmasıdır.

Çoklu zekâ kuramının bilincinde olan aile ve eğitimciler, çocuğun yeteneklerini öngörür ve başarılı ve mutlu olacağı alanlara yönlenmesine destek olur.

Peki çocuğunuz daha çok hangi zekâ türlerine yatkın?

Eğer çocuğunuz şarkı söyleyip dans edecek kadar zeki ise, ona bu zekâsını geliştirebileceği alan ve ortamı sağlayacak kadar cesur olun! Zekâ, sayılar ve kelimelerden ibaret değildir.

Bir sazın tınısında Anadolu’yu hissederken, bir tebessüm ile verilmiş selamın sıcaklığında, içilen bir demli çayın huzurunda, düşüncelerin kelimelere döküldüğü bir sonraki makalede buluşabilmek dileğiyle!

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı