Fikret Zengin

Değerlerin insan yaşamına etkileri

Dr. med. Fikret Zengin

Facharzt für Psychiatrie und Psychotherapie

info@praxiszengin.ch

 

 

“Değer” kelimesi eski Yunanca ‘da ‘Arete’ olarak bilinir ve beceri, yetenek ve güç anlamına gelir.

Yaşam ‘değersiz’ olmaz. Değerlerin olmadığı yerde, yaşamın bir değeri yoktur. Değerler insanlara onur ve haysiyet kazandırır. Değerlerin ahlakçı bir anlayışla ve işaret parmağını göstererek aktırılması mümkün değildir. Burda önemli olan; değerlerin önemini belirterek aktarıp ve kişinin de aktarılmış bu değerleri içseleştirilmesidir.

Zamanı sorgulayan kişiler genellikle değerlerin değişiminden ve bazende değerlerin kaybından bahsederler. Değerler özünde hiçbir zaman kaybolmazlar. Değişen, kişinin tutum ve davranışılarıdır. İnsanlar değerlere olan bağlarını kaybedebilirler.

Platon bu değerleri dört temel kavramla anlatıyor. Bunlar şunlardır:

  • Adelet ve doğruluk
  • Cesaret
  • Ölçü/Sınır
  • Akıl

www.haberpodium.ch

Adalet ve doğruluk

Adelet sadece sosyal adeleti sağlamakla olmaz, aynı zamanda insanlara adaletli (eşit) davranmak ve dünyadaki malların adetletli dağıtılmasıyla olur. Her şeyden evvel kişi önce kedisine karşı adaletli ve eşit davranmalıdır. Kendi duygu, dürtülerini, düşüncelerini ve iç dünyasındaki dinamiklerini algılamayan ve bunlarla adaleti dengeleyemeyen kişi, başka insanlar adaletli ve iyi davranamaz.

Cesaret

Cesaret, kişinin karakter yapısının bir parçasıdır. Bu cesaret olgusunu en çok savaşcı ve sporcularda güçlerini gösterirken gözlemleriz. Filozoflar ve politikacılar için cesaret, onların kendi doğrularını söyleme ve onları savunma kabiliyetiyle ölçülür. Toplumda onların düşüncelerine karşı çıkanlar olsa bile. Şu an ki politikaları ve ekonomiyi yönlendiren kişiler, kendilerini toplumda aldıkları onayla değerlendirirler. Böyle olunca kendi değerlerini yaşamazlar ve kendilerini dışardan gelen değerlendirmelere göre açıklarlar.  Bir taraftanda kendilerine yabancılaşırlar. Halk arasında ’özünü kayıp etmiş kişi’ olarak görülürler.

Ölçü/Sınır

Sağlıklı yaşamın diğer bir şartı da doğru ölçüyü bulmaktır.  Doğru ölçü ortayı bulmak anlamına gelmez.  Burada önemli olan, kendi gücünü ve sınırı bilmek ve bunu aşmamaktır. Sınır ve gücün çerçevesinde kişiye ve topluma saygılı davranmaktır. Bu güç her alanı ilgilendirir. Örneğin geliri ayda 5000 frank olan bir kişi ayda 6000 frank harcıyorsa, kendi gücünü- sınırını aşar ve borçlanarak kendini sıkıntıya sokar. Uzun süre bunu yaparsa, iflas eder. Ekonomik çöküntü, diğer çöküntüleri de beraberine getirir. Bu sağlık içinde geçerlidir. Kişi kendi gücünü aşıp, çok çalışırsa, sonunda vücudun dengesi bozulur ve hastalanır. Ölçüsünü ve sınırını bilmek, kişiyi birtakım sıkıntılardan korur ve onun yaşamını dengede tutarak, sağlıklı kalmasını sağlar. Doğayı ölçülü kullanmak gerekir, çünkü doğanın kaynaklarıda sınırlıdır. Bizden sonra gelen insanları düşünmemiz gereklidir. İnsanlar arasındaki ilişkilerdede kişi kendi ölçüsünü ve sınırını bilmesi, kişiyi birtakım çatışmalardan korur.

Akılılık

Akıl, insanları diğer canlılardan ayıran bir diğer önemli özelliklerden biridir. Yaşamımızın bir uyum içinde sürdürmemiz içinde gereklidir.  Akıl doğru karar verme ve aynı zamanda ona uygunda yapma sanatıdır. Akıl burada zekanın tam karşılığı değildir. Akıl vasıtası ile önceden birçok olayı öngörülür ve ona göre önlem alınır. Mesala bir olay doğru değerlendilirse ve sonucu kötü olmuşsa, ‘akıl tutulması’ diye bir durum tanımlanır. Aklın içinde aynı zamanda sosyal zekâ da ihtiva eder. Sosyal zekâ ile kişi, insani ilişkileri algılar, yorumlar ve ona göre bir sonuca varır. Akılı adam olayları iyi değerlendirmesi için, olaylara geniş bir ufukla bakma ihtiyacı duyar. Olayları değerlendirmede, görme ve gözlemleme kabiliyeti de önemli bir rol oynar.  Akıllılık bilinçli yaşamak demektir.

Diğer değerler

33 yıllık meslek tecrübemden yola çıkarsam, bana göre bu dört temel değerlerin yanında şu değerler de önemlidir;

İnsanları olduğu gibi görmek ve kabul etmek, yani insanlara karşı önyargılı olmamak, kedisine ve başkasına karşı saygılı olmak hem kendisine hem de başkasına karşı güvenilir olmak, vicdanlı olmak, otantik olmak (kendisini olduğu gibi görmek ve böyle göstermek), açık ve şeffaf olmak.

Kendi değerleriyle yaşayan kişi, dışardaki değerlendirmelerden bağımsızdır, kendisine göre karar verir ve kendisini yaşar. Başkasının ondan onun onurunu ve şerefini alamayacağını bilir. Kendi değerleri olmayan kişi, o zaman başkalarının bakışına göre değerlendirilir ve onlara bağlı hisseder. Başkalarının düşünceleri onun için değerli olur, onların karşısında boyun eğer. Netice olarak kendisini yaşayamaz ve kendisine yabancılaşır. Kendi bilgilerine ve hislerine güvenmez.  Hak ve hukuka göre kararı vermez. “Başkaları ne der” diye düşünür, buna göre karar verir ve duruma göre hareket eder.

İnsanların şeffaflığa, güvene, otantikliğe ve cesarete ihtiyacı var. Kişi, bunları sahip olduğu değerlerle kazanır ve bunlara göre davranır.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı