Meral Acar

Çocuklukta ve ergenlikte öfke ve saldırganlık farklı mıdır?

Her anne ve baba çocuklarını dışardan gelebilecek tehlikelerden korumak, onlara güvenli bir hayat ve gelecek hazırlayabilmek için kendilerini sorumlu hisseder.

Meral Acar

Dr. Meral Acar

Çocuk, Ergen, Aile Psikoloğu ve Danışmanı

 

 

Çoğu anne ve babalarda, çocuklarına gelebilecek tehlikelerin sadece dışardan gelebileceği düşüncesi hakimdir. Ancak anne-babalar, ev ortamlarının huzurlu olmasının çocuklarının ruh sağlığı için çok önemli olduğunu unutmamalıdırlar.

Aile içi şiddet ve huzursuz ev ortamları

Ebeveynler, ev ortamındaki huzursuzluk, gerginlik, öfke, şiddet ve stres gibi durumların, çocukların ruh sağlığı açısından derin yaralar açabileceğini gözardı edebilirler. Ani ve hızlı büyüme ile birlikte ergen, anne ve babası tarafından anlaşılmayı, ilgi ve değer görmeyi bekler. Bunu her ne kadar ilgilenmiyormuş gibi yapsa da, göz ucu ile anne ve babasının davranışlarını takip eder. Bu dönemde ergen, psikolojik olarak gençlik ve çocukluk arasında kalmışlığın ve vücudundaki büyük değişikliklerin üstesinden gelme çabası içerisindedir. Mutluluk, sevgi ve saygı ile dolu olan aile ilişkileri, ergenin sağlıklı bir kişilik ve karakter oluşturması açısından önemlidir.

Ailede şiddet denildiğinde, kişinin bedensel bütünlüğüne yapılan saldırı anlaşılmaktadır. Şiddete maruz kalan çocuk veya ergen, vücudundaki morluk veya yaraları zaman içinde fizyolojik olarak onarabilecektir. Fakat psikolojik olarak açılan yaraların tamiri çok zordur.

Öte yandan çocuk veya ergen aile ilişkilerinde ne gördüyse onu kendi sosyal çevresine uyarlar.

Ailede şiddete maruz kalmış olan ya da eşler arasındaki şiddete tanık olan çocuk ve ergenleri, ruh sağlıkları açısından “ihmal edilmiş ve yeterli duygusal yakınlık ve destek almamış çocuklar ve ergenler“ olarak tanımlıyoruz.

Peki aile ortamında var olan yüksek gerilimden dolayı mutsuz ve huzursuz bir ortamda yetişen çocuk ve ergenlerin ruh sağlıkları nasıl etkilenir?

Eğer aile ilişkilerinde tehdit etme, dışlama, aşağılama, onur kırıcı isim takma, alay etme, odasına kilitleme, dövme, ilgisizlik gibi davranışlar hakimse, çocuk ve ergenin ruh sağlığı gelişiminde birçok sorunun oluşumuna zemin hazırlanmış olunur. Bu ve buna benzer durumlara maruz kalmış ergen ve çocuklar, yaşam boyu süren duygusal ve davranışal sorunlarin yanı sıra, okulda öğrenme güçlükleri ile karşı karşıya kalabilirler.

Yapılan araştırmalara göre, aile içi şiddet görmüş veya şiddete tanık olmuş çocuk ve ergenlerde depresyon, kaygı, anksiyete, antisosyal ve dürtüsel davranışlar gibi durumlar bariz olarak daha çok görülmüştür.

Çocuk ve ergenlik dönemindeki depresyon, yetişkinlere göre farklı belirtiler gösterir. Yetişkin olan birey, duygularını ve düşündüklerini ifade etmede ergenlere ve çocuklara göre daha rahattır. Ergen ve çocuklarda iletişim becerileri yetişkinlere göre daha az gelişmiş olduğu için bir takım farklı belirtiler gösterirler. Sinirlilik ve gerginlikle beraber, yaşına uygun aktivilere olan ilgilerin azalması, onlara ne alınırsa alınsın heveslerinin çabuk geçmesi, uyku ve iştah bozuklukları, gece korkuları, okuldaki başarının düşmesi… Bütün bunlar depresyonun habercisi olabilir.

Öfke ve saldırganlık davranışları

Şiddete maruz kalmış veya ailede şiddete tanık olmuş çocuk veya ergen, bu davranışlara karşı “öfke ve saldırganlık davranışları“ geliştirebilir. Ailede şiddet gören çocuk, okul ortamında da kendi sorunlarını şiddetle çözmeyi deneyebilir. Dolayısıyla anne ve babaların sadece çocukları ile olan ilişkileri değil, aynı zamanda ebeveyn olarak kendi aralarındaki ilişkileri de son derece önemlidir.

Ergen ve çocuk, iletişim becerilerini ilk olarak ailede öğrenir, yaşar ve benimser. Çocuğuna, yaşadığı kızgınlığı sözlü olarak ifade edebilmesine fırsat ve destek veren anne-baba, öfkenin öfke ile çözümlenmediğini, onun değerli olduğunu ve sevildiği hissetiren bir güven ortamı yaratmış olur. Ergen ve çocuklara iletişim becerilerini geliştirme, problem çözme becerilerini destekleme, güven ve sevgi ortamı sunma bütün anne-babaların görevidir.

Şiddetin yalnış olduğu da öğretilmelidir

Yapılan araştırmalar, uzun süreli travmatik ortamlarda şiddete maruz kalmış çocuk ve ergenlerde, saldırganlık, alkol, madde bağımlılığı, depresyon ya da kişilik sorunlarının ortaya çıktığını ortaya koymuştur.

Çocuğa, dışardan veya okuldan arkadaşları tarafından gelebilecek her türlü şiddet davranışının yalnış olduğunun öğretilmesi önemlidir. Anne-babalar okul veya ailelerle iletişime geçerek çocuklarına güven verebilirler. “Oğlum o sana vurursa, sen de ona vur, kendini ezdirme“ gibi öğütler çocuk açısından sakıncalı olabilir. Sorunların fiziksel güçle çözülebileceği anlayışını çocuğa vermek, çocuğun duygusal gücünün gelişmesine engel olabilirken, onu yanlış yöne de yönlendirmiş olursunuz.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı