Çocuklarda davranış sorunları
Dr. Meral Acar
Çocuk, Ergen, Aile Psikoloğu ve Danışmanı
“Bizim çocuk yaramaz biraz, büyüyünce geçer“ demek aslında çocukta var olan sorunların üzerinde durulmaması ve ertelenmesi demektir.
Çocuklardaki davranış bozukluklarının erkenden fark edilmesi, durumun önüne erken geçilmesi açısından önemlidir. Aksi takdirde problemli olan davranışlar, ileride çocuğu ve aileyi zor durumda bırakacaktır.
“0-6 yaş dönemi önemlidir“
Hep söylediğimiz 0-6 yaş döneminde öğrenilen ve edinilen davranışlar, sonraki dönemlere yön veren önemli bir gelişim dönemidir. Dolayısıyla çocuk ve aile ilişkileri bu ilk yıllarda ne kadar sağlıklı, sevgi ve güven üzerine inşa edilirse, çocuk hayata daha emin adımlar atıp dış dünyaya dönük cesur yönelimlerde bulunabilir.
Denge
Çocuklara aşırı sevgi gösterilmesinin getirdiği diğer bir sorun ise; çocuğun sevmediği birşey varsa hemen altarnatiflerin sunulmasıdır. Örneğin çocuk sabah kahvaltıda yumurta yemek istemediğini söylediğinde, annenin; “Tamam çocuğum, nutellalı ekmek ister misin?“ demesi, çocuğu ben merkezci yapar. Bunun yerine anne çocuğuna; “Bak oğlum, bazen hepimiz sevmediğimiz şeyleri de yapmak zorundayız. Yumurtanı yemen gerekiyor çünkü yumurtanın içindeki protein, kalsiyum gibi besleyici maddeler var. Kemik gelişimin ve sağlığın için bunlar önemli. Gel birlikte krep yapalım, içine de çilek ve bal koyup yiyelim.“dendiği taktirde hem açıklayıcı bilgiler vermiş oluruz, hem de her şey için söylenen “sevmedim“ demesine engel olmuş oluruz.
Çocuklar, kelime dağarcıkları yeterince zengin olmadığı için zaman zaman kendilerini iyi ifade edemeyebilirler. Duygusal zeka gelişimi olarak adlandırdığımız bu tür kavramaları zaman içinde yaşayarak, anne ve babasını gözlemleyerek öğrenecektir. Bu yüzden anne ve babaların bilinçli olmaları, çocuklarının kendi hayatlarına rehberlik etmelerinde faydalar sağlayacaktır.
Çocuklarda davranış bozuklukları
Anne ve babalar genellikle çocuklarının gelişim dönemine bağlı durumları anlamanın zor olduğunu ifade ederler. Gelisim dönemi normal mi ya da bu bir davranış bozukluğu olabilir mi, gibi sorulara yanıt veremezler pek. Anne-babaların bu ayırımı sağlıklı bir biçimde yapmaları, duruma kendi açılarından bakıp, daha duygusal yaklaştıkları için zordur. Bu anlamda anneannelerin, babaannelerin, dedelerin “büyüyünce geçer, çocuktur, yaramazlık yapar“,demeleri, her ne kadar iyi niyetli olup anne ve babadan bu yükü almak isteseler de, çocuğa bir fayda sağlamayacaktır. Aksine, var olan bir sorunun fark edilip, gerekirse yardım alıp çocuğun içinde bulunduğu dönemde çözüme kavuşturulması doğru bir yaklaşım olacaktır.
Örnek verecek olursak; bebeklik döneminde parmak emme davranışı normal kabul edilirken, 1 yaşından sonra parmak emme davranışının artık normal bir davranış olarak kabul edilemeyeceğini, bunun bir davranış sorununa dönüştüğünü ve bunu getireceği dış gelişimi, duygusal ve sosyal gelişimi, sosyal uyum sorunlarını beraberinde getireceğini anne ve babalar fark edemeyebilirler.
Yukarıda sözünü ettiğimiz davranış sorunları dışardan sebeplerle de ortaya çıkabilir. Anne ve babanın yaklaşımları ile bu sorunlar daha da artabilir. Bütün bunların sonunda çocukta içe kapanıklık, özgüven eksikliği, kaygı, saldırganlık gibi kişilik sorunları ortaya çıkabilir. Anne-babaların sıklıkla yaptıkları yanlış yaklaşımlara göre; ya çocuğun bu durumu görmezden gelinir ya da çocuğu baskılayarak bu sorunlu davranışları yapmamaya zorlanır.
Aslında çocukların çoğu bilinçli olarak bu davranışları yapmazlar. Çocuk size bir şeylerden rahatsız olduğunu anlatmak için bu yolu seçmiştir. Çocuk böylelikle anne ve babasının ilgisini çekmek veya anne-babaya bir mesaj vermek istemiş olabilir.
Bilinçli anne ve babalar, çocuklarının gelişim dönemlerinin takibi için kendi bilgilerini arttırmaları ve çocuklarını iyi gözlemlemeleri gerekmektedir. Böylece, karşılarına çıkabilecek sorunları erkenden fark edip önlemler alabilirler.