Özgür Tamcan

Yalnızlık

www.haberpodium.ch

Dr.Phil. Özgür Tamcan

otamcan@gmail.com

 

 

 

Hangimiz tanımıyoruz ki onu?

Çağımızın tüm olanakları elimizin altında iken (sosyal medya araçları, internet) ya da bir telefon uzağımızda olan onlarca eş, dost… Fakat tüm bu olanaklara rağmen hiç de azımsanmayacak sayıda insan kendini yalnız hissediyor. Yalnızlık deyip geçmemek gerek, bedensel bir hastalıktan daha korkutucu geliyor insanlara. Yaşlanan nüfusun en büyük korkusu, yaşlılıkta yalnız kalmak. Ve sanırım yalnızlık bir salgın gibi tüm dünyaya yayılıyor.

Nedir peki yalnızlık?

Değersizlik ve terk edilmişlik duygusu olarak yalnızlık

Yalnızlığı hepimiz tanıyoruz tabii ki. Zaman zaman ortaya çıksa da kaybolup gider. Bu tür yalnızlığın nedenleri anlaşılırdır; göç, işimizi kaybetmek, eşimizden ayrılmak vb. Bu biçimde hissedilen yalnızlık, geçici bir yalnızlıktır. Bize yeni ortama uyum sağlamanın işaretlerini verdiği için aslında sağlıklı bir yalnızlıktır da.

www.haberpodium.chSorun olan, tehlikeli olmaya başlayan aylarca, yıllarca süren ve zaman zaman kaybolsa da kendini yineleyen yalnızlık duygusudur. Bu anlarda çevrenizdeki insanlardan koptuğunuzu düşünüyorsanız, isteseniz de diğerleriyle bağ kurabileceğinize inanmıyorsanız, beğenilir bir yanınız olmadığı kanaatindeyseniz veya çevrenizdekiler için gereksiz ve önemsiz olduğunuz hissi baskınsa sorunlu bir yalnızlık sarmalı içerisindesiniz demektir. Yani asıl korkulacak yalnızlık; terk edilmişlik, dışlanmışlık, istenilmemek, kimse tarafından anlaşılmıyor ve hayattan kopmuş olmak hissi ile bağlantılı olan duygudur.

Yalnızlık genellikle insanın yaşamında birisinin olmaması ya da tek başına olmak ile karıştırılır. Bu nedenle birçok insan bunu, yaşamına bir eş katma ile yenebileceği yanıltısı içine girer. Bu yüzden ‘yalnızlık’ duygusunu tek başına olmaktan ayırmak gerekir. Çünkü biliyoruz ki birçok kez yalnız kalmayı özler insan. Ya da tam tersi onlarca insanın arasında olmasına rağmen, kendini yalnız ve terkedilmiş hissedebilir insan.

Yalnızlık duygusunu anlamak

Yapılan çalışmalar yalnızlık duygusu içinde yaşayan insanların kendilerine yönelik inançlarının son derece negatif olduğunu göstermiştir. Onlara göre kimse için önemleri yoktur. İlginç, çekici olan hiçbir yanları yoktur. Kendilerinde bir şeyler hep yanlıştır. İstenmeyeceklerine dair inançları çok yüksektir. Bu yıkıcı inançların nedenleri nerede yatıyor olabilir?

Çok derin yalnızlık duygusu yaşamanın sebebi, özellikle çocukluk dönemlerinde negatif aile ilişkilerinden kaynaklı olduğu bilinmektedir.

Çocuk dünyaya geldiğinde genetik özelliklere dayalı bir mizaç taşıyor olsa da kendine ve diğer insanlara yönelik bir bilgiye sahip değildir. Bunları sosyalleşme sürecinde öğrenecektir. Bu bilgileri topladığı psikolojik yapıya şema adı verilir. Şemalar duyguları, inançları, davranışları içerisinde bulunduran bir nörolojik ağdır. Çocukluk ve gençlik yıllarında sürekli tekrarlanan deneyimler sonucunda oluşurlar. Sıklığı artıkça, şemalar güçlenir ve harekete geçme hızları da artar. Şemanın oluşumunu ve otomatik olarak işlemeye başlamasını araba sürmeyi öğrenmek ile karşılaştırabilirsiniz. İlk başlarda büyük bir dikkatle öğrendiğiniz şeyler, zaman içerisinde farkında olmadan yaptığınız otomatik hareketler haline gelir. İnsanlar ve kendi hakkımızdaki fikirlerin oluşumu bundan farksızdır.  Yalnızlık anlarında harekete geçen şey ise negatif özbenlik şemasıdır.

Şemaların oluşumunu anlamanız için boş bir defter alegorisini kullanabilirsiniz. Dünyaya yeni gelen çocuğun elinde sayfaları boş bir defter vardır. Bu defterin adı şemadır. Çocuğun ilk yıllarında en önemli ruhsal ihtiyacı güvenli bağlanma, kabul görmedir. Çocuğun ihtiyaçları gerektiği gibi karşılanıyorsa, defterine dünyanın güzel ve güvenilir bir yer olduğunu, insanların güvenilir ve onu seven canlılar olduğunu yazacaktır. Tersi durumda ise dünyanın soğuk ve korkulacak bir yer olduğunu, insanların onu anlamadığını, değer vermediğini, yaraladığını ve onlara karşı dikkatli davranması gerektiğini yazacaktır.

Bu şemalar ya da defter artık insan ilişkilerinde, kendimizle ilgili inançlarımızda yaşamımıza yön veren hayat senaryomuzdur. 

Yalnızlık duygusu ile bağlantılı şemalar

‘Güvenli bağlanma’nın yanı sıra çocuk için önemli dört psikolojik temel ihtiyaç alanı daha vardır: ‘pozitif kimlik algısı’, ‘kendini ifade özgürlüğü’, ‘sağlıklı sınırlar ve’ ve ‘yaşam keyfi’. Yalnızlık (terk edilmişlik, değersizlik, dışlanmışlık duygusu) bu ihtiyaçlardan güvenli bağlanma ihtiyacının giderilmemesi sonucunda gelişir.

www.haberpodium.chBu sorunu yaşayan insanlar sevgi, sıcaklık, güven, dayanışma, yardımlaşma, kabul görme, bağlılığın daimî olması gibi ihtiyaçlarının giderilmeyeceğine ya da bunun sadece geçici olduğuna inanırlar. Bulundukları aile ortamı soğuk, mesafeli, dışlayıcı, dengesiz, aşırı derecede eleştiri ile doludur ve ilişkiler her an kopacak gibidir. Bunun sonucunda çocuk yalnızlık duygusu ile çok yakından ilişkili 5 çeşit şema geliştirir: terk edilme korkusu, kuşkuculuk, duygusal yoksunluk, yetersizlik/utanç ve sosyal tecrit.

Bu insanlar boşanma, ölüm, terk olayları sonucu en yakınlarındaki insanlar tarafından sıklıkla terk edilmişlerdir ve bu yüzden çok güçlü terk edilme korkusu yaşarlar. Diğer yandan insanlar tarafından ciddi derecede yaralanmışlardır (örneğin cinsel istismar, şiddet). Bu nedenle kuşkucudurlar ve kimseye güven olmayacağına inanırlar (babana bile güvenmeyeceksin). Buna ek olarak en zor anlarından onları koruyacak, destek verecek, yakınlık, sevgi ve sıcaklık duygusunu gösterecek insanların varlığından yoksun büyümüşlerdir. Bu duyguyu hiçbir insanla da yaşamayacaklarına inanırlar ve kendilerini öksüz bir çocuk gibi hissederler. Buna ek olarak aşırı derecede suçlanma ve eleştiriyle karşılaşmış olabilirler, bunun sonucunda eleştiriye aşırı hassastırlar. Bedenlerinde bir kusur olduğuna ya da karakterlerinde bir bozukluk (kellik, kısalık, eşcinsellik vb.) olduğuna inanırlar (Yetersizlik/utanç). Kendilerini kimsenin yanında rahat hissetmezler. İnsanların onları yakından tanıma durumlarında kusurlarının keşfedileceği korkusu ile kısa ve yüzeysel ilişkiler yaşarlar. Son olarak ise geçmişlerinde sosyal ya da etnik bir grubun üyesi olarak dışlanma yaşamış olabilirler (sosyal tecrit). Birçok göçmen ve göçmen çocuğun yaşamış olduğu yaygın bir travmadır. Kendilerini bir grubun parçası olarak hissedemezler. Diğer insanlar tarafından küçük görünüp dışlanacaklarına inanırlar.

Yalnızlıktan kurtulmak

Bunun için ilk yapmanız gereken inançlarınızın, alışkanlıklarınızın geçmişin bir ürünü olduğunun farkına varmanızdır. Eğer kendinizi değersiz hissediyor ve bu yüzden insanlardan uzak kalıyorsanız; kilonuzun, boyunuzun, mesleğinizin ve benzeri birçok şeyin sizi değerli ya da değersiz yapan şeyler olmadığının, bu inancın benliğiniz gelişirken size değersiz davranılmasının sonucunda oluştuğunun farkına varın.   Bunların bir yansıtma ve yanılsama olduğunu, işin aslının sizde kalan geçmişin izleri olduğunu fark edin. Bundan daha da önemlisi geçmiş nasıl bugünkü beni yarattı ise, siz bugünden başka bir beni şekillendirebilirsiniz. Neurobilim sayesinde artık biliyoruz ki beyin ömür boyunca değişebilir bir organdır (neuroplasticity). Peki bunun için neler yapabilirsiniz?

www.haberpodium.chYalnızlık duygusunu yaşayan insanlar çocukluklarında ilgiden yoksun büyümüşlerdir. Örneğin ilgiyi başarı, para, ün ile bulabileceklerini inanıp tüm yaşamlarını bunları elde etmeye adarlar. Oysa iş dışında saymak ile bitmeyecek ilgi ve ihtiyaçlarımız vardır.  Kendinizle ilgilenmeye başlayın. Kendiniz için iyi ve keyifli şeyler yapın. Spor, yolculuk, dans, tiyatro vb. Bu aktiviteler sayesinde yeni insanlarla da tanışabileceksiniz.

Evinize sıcaklığı renklerle, ışıklarla, resimlerle taşımaya çalışın.

Almak kadar vermenin de önemli bir değer olduğunu keşfedin. Sizin yardımınıza kimlerin ihtiyacı olabilir?

Büyük beklentiler içinde olmadan sohbet kapıları aralayın. Uzun zamandır yazmadığınız bir tanıdığınıza yürüyüş veya kahve için zamanı olup olmadığını sorabilirsiniz.

Değerlerinizi tekrar sorgulayın. Yaşamda hedefleriniz mutlaka vardır. Peki ya değerleriniz? Ne için yaşıyorsunuz, nasıl yaşıyorsunuz? Yaşamınıza, yaptığınız işlere, kurduğunuz ilişkilere yön veren değerler neler?

Yalnızlık duygusunu yaşayan insanlar, başkalarının onlar için ne düşündüğünü aşırı önemserler. Oysa reddedilmek, istenmemek sizin değersizliğinizden değil, karşı tarafın tercihindendir. Siz kendinizde değerli bulduğunuz şeyleri keşfedin ve geliştirin.

Son olarak ise tüm zorluklarına rağmen yalnızlığın avantajlarının da olduğunu unutmayın ve tadı çıkartılabilir bir şey olduğunu keşfetmeye çalışın.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı