Ayhan Demirden

Ayın filmleri: About Endlessness (Sonsuzluk Üzerine) – It Musst Be Heaven (Burası Cennet Olmalı)

Ayhan Demirden-www.haberpodium.ch,derya ozgul, www.haberpodium.ch,isvicre'de is kurma, isvicre'de evlenme, Isvicre'e oturum hakki, isvicre'de iltica, isvicre egitim sistemi, www.haberpodium.ch. İsviçre gündemi, haberpodium, isvicre vatandasligi, isvicre haberleri, isvicre gezi rehberi, isvicre'de nereler gezilir, isvicre'de corona virus

Ayhan Demirden

Sinema Eleştirmeni

a.demirden@gmx.de

 

 

 

About Endlessness – Sonsuzluk Üzerine

isvicre'de is kurma, isvicre'de evlenme, Isvicre'e oturum hakki, isvicre'de iltica, isvicre egitim sistemi, www.haberpodium.ch. İsviçre gündemi, haberpodium, isvicre vatandasligi, isvicre haberleri, isvicre gezi rehberi, isvicre'de nereler gezilir, isvicre'de corona virus

İsveçli yönetmen Roy Andersson bundan önceki filmi “Dala Tünemiş Bir Güvercin Varoluş Üzerine Düşünüyor“ da olduğu gibi yine birbirinden bağımsız ama birbirini bütünleyen kaleydeskop misali anlatımını sürdürüyor.

Bu kez “Binbir Gece Masalları“ ndaki Şehrazad gibi sahnelerin başlangıcını sunan bir kadın sesi eşliğinde yıkılmış, bombalanmış Köln şehrinin enkazı üzerinde melekvari yükselen bir çiftin görüntüsü, sağanak yağmurun altında doğum günü partisine kızını götüren babanın kızının ayakkabılarını bağlaması, cemaatı bekleyen papazın inancını kaybetmesi, psikiyatristine gidip yardım arayan papazın doktorunun maalesef zamanın olmaması, çünkü muhakkak otobüsüne yetişmek zorunda olması, otobüste birdenbire ağlamaya başlayan adamın yaptığının doğru olup olmadığı insanın hislerini el alemin içinde göstermesinin ne kadar doğru olduğu üzerine tartışmaları, bu arada adamın ne istediğini bilmediğini söylemesi, genç bir erkeğin henüz aşık olmadan önceki hali, bütün bu melankolik atmosfere rağmen geleceğin umuduyla bir kafenin önünde dans eden genç kızlar ve sonunda bir sonsuzluk ve zamansızlık içinde arabası bozulmuş adamın çaresizliği.

isvicre'de is kurma, isvicre'de evlenme, Isvicre'e oturum hakki, isvicre'de iltica, isvicre egitim sistemi, www.haberpodium.ch. İsviçre gündemi, haberpodium, isvicre vatandasligi, isvicre haberleri, isvicre gezi rehberi, isvicre'de nereler gezilir, isvicre'de corona virus

Roy Andersson kendini tekrarladığı yönünde gelen eleştirilere, kendine çok güvenerek verdiği cevabı da bir yere yazmamız gerek; “Picasso da, Goya da diğerleri de bir yerde tekrar gibi görünen eserler vermişlerdir. Bu forma ulaşmak benim 20 yılımı aldı. Bence oluşturduğum formda ürettiğim en iyi eserim bu. Bu formun hem edebiyattan hem resim sanatından hem de felsefeden beslendiği çok açıktır.“

Köln, üzerindeki melekvari çift renkleri ile Chagali andırırken; formu ile Klimt’i, hayatının sonbaharını yaşayan bir Bank’ın üzerinden aşağıdaki kente bakan çift tıpkı Çekhov’un’ Vanja Dayı’sının başlangıcında olduğu gibi “Eee artık Eylül”, ya da hastasını dişçi koltuğunda bırakan diş doktoru, müşterisinin saçını çapraz kesen kuaför, tabii ki Bar’a gelirler. Hopper’ın resminde yerleri hazırdır.

Roy Andersson, insanlığın trajik-komik hallerini tablolar halinde minimalistik stille sahnelerken, aslında hayatın köşe taşlarından arda kalanı, çekip giderken ki melankoli ile sergiliyor ve bizi ağzımızda kekre bir tatla başbaşa bırakıyor.

Filmden sonra, kafanızda birkaç kere daha bu filmi kesinlikle göreceksiniz. Bunu sağlayan felsefik yapı kadar tabloların ve sahnelerin estetik kurgusu, kafanızdaki filmde yeni bakış ve formlarla sürecek.

İsveç sinemasının Bergman’dan sonraki en iyi yönetmeni Roy Andersson’un bu son yapıtını kaçırmayın.

 

It Musst Be Heaven – Burası Cennet Olmalı

isvicre'de is kurma, isvicre'de evlenme, Isvicre'e oturum hakki, isvicre'de iltica, isvicre egitim sistemi, www.haberpodium.ch. İsviçre gündemi, haberpodium, isvicre vatandasligi, isvicre haberleri, isvicre gezi rehberi, isvicre'de nereler gezilir, isvicre'de corona virus

Filistinli yönetmen Elia Suleiman’nın on yıl sonra gelen filmi “Burası Cennet Olmalı“, 2019 Cannes Film Festivali’nde yarışmalı bölümde kendine yer bulmuş ve özel mansiyon kazanmıştı.

Eleştirmenlerce filmleri, sessiz film döneminin dehaları Buster Keaton ve Charlie Chaplin arasında değerlendirilen, yani Keaton gibi kendini kaybetmiş ya da Chaplin gibi biraz melankolik kahramanı sayesinde haklı bir şöhrete ulaşan Elia Suleiman bu filminde de başrolü kendisi oynuyor.

Bütün film boyunca hiç konuşmayan karakter, sadece New York’ta taksi şoförünün nereli olduğunu sorması üzerine “Filistin“ diyor.

Filmin sonunda bu filmini Filistin’e adadığını yazan yönetmen, aslında birbirinden bağımsız gibi görünen fragmentlerin birleştirici unsurunu da deşifre etmiş oluyor; Filistin Nasıra ‘da (Nazereth: İsa’nın doğum yeri) yaşayan yönetmen, balkonundan aşağıya bakarken bahçesindeki limon ağacından limonları izinsiz toplayan komşusunu fark eder. Ama bu komşu aynı zamanda limon ağacını sulamakta ve bakımını da yapmaktadır. Yeni filminin finansmanı için zaten bir dönem yolculuğa çıkacağı için bu durumu fazla umursamayan yönetmen, genç bir kızı tutuklamış iki İsraillinin arabada sadece birbirlerinin gözlükleri ile nasıl göründükleri üzerine aynada kendilerine bakmalarının ardından, hızla Filistin’i terk eder ve soluğu Paris’te alır.

isvicre'de is kurma, isvicre'de evlenme, Isvicre'e oturum hakki, isvicre'de iltica, isvicre egitim sistemi, www.haberpodium.ch. İsviçre gündemi, haberpodium, isvicre vatandasligi, isvicre haberleri, isvicre gezi rehberi, isvicre'de nereler gezilir, isvicre'de corona virus

Bu ana kadar son derece durgun ve statik olan görüntüler yavaşça hareketlenir.

Paris büyük kutlamalara hazırlık yapmaktadır. Aniden tanklar, ufuktan göğü sarsan savaş uçakları, zaten güvenliğin sürekli sorun olduğu bir yerden gelmiş yönetmenin “Acaba başka yerler daha mı güvenli?” sorusunun yanıtı gibidir.

Bir şey aşırdığı belli olan genç, çaldığını arabanın altına fırlatır. Peşindeki güvenlik güçleri Segway’ler ile son derece modern görünürler ve aramaları bir danstan partitur gibidir. Ama sonuç, baskı ve yoksulluktan çok da farklı değildir.

Oradan New York’a geçen yönetmenimiz orada da silahlanmış sivilleri, Filistin bayrağı nedeniyle kovalanan gençleri görünce, Filistin’in belki de mikrokosmos olduğu, şu anda farklı görünse de, hiçbir yerde güvenliğin, insanları hor görmenin, ırkçılığın ve adaletsizliğin kıskacından kurtulamadığını gözlemler.

Bana stiliyle aslında Roy Andersson’u çok andıran yönetmen Elia Suleiman’ın Burası Cennet Olmalı isimli bu filmini izlemenizi öneririm.

 

 

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı