Salgınla mücadelede henüz istenen aşamaya gelinmemiş, aşılama hedeflerine ulaşılamamış olunması, ayrıca uzmanların mutasyona uğramış virüsün daha hızlı bulaşan varıyantlarının hızla yayıldığına işaret ederek üçüncü dalga uyarısı yapması, seyahat kısıtlamalarının kısa vadede hızlı adımlarla gevşetilmesi ihtimalini zora sokuyor.
Çalışmalarına hız verilen dijital aşı kimliği ile en azından AB içinde seyahat kısıtlamalarının kademeli olarak gevşetilmesi umut edilse de, bunun beklentilere ne ölçüde yanıt verebileceği ile ilgili belirsizlikler sürüyor.
AB’deki dijital aşı kimliği çalışmaları, hedeflenen öncelikler, üye ülkeler arasındaki görüş ayrılıkları, gündeme getirilen itirazların yol açtığı soru işaretleri şöyle;
1. AB’nin yeni kimlik kartı hangi ismi taşıyacak?
“Kovid pasaportu”, “aşı pasaportu”, “aşı seyahat belgesi” gibi pek çok farklı isim gündeme geldi, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen hafta başında yaptığı açıklamayla son noktayı koydu. Von der Leyen belgenin “Dijital Yeşil Kimlik” adını taşıyacağını, ilgili yasa teklifinin de bu ay içinde üye ülkelere sunulacağını duyurdu.
2. Dijital kimlik hangi bilgileri içerecek? Nüfus cüzdanı, pasaport gibi basılı bir belge mi olacak? Almak için ücret ödenecek mi?
AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, AB’nin 27 üye ülkesinde teknik altyapıların “önümüzdeki aylarda” dijital kimlik için hazır hale getirilmesinin hedeflendiğine dikkat çekerken, bu kimliklerde yer alması hedeflenen bilgileri, “kişinin Covid-19 aşısı olduğuna dair kanıt, henüz aşı olamamış kişilerde test sonuçları, Covid-19’u atlatmış olanların ise sağlık durumları hakkında bilgiler” olarak sıraladı. Düzenlemede, kişisel verilerin gizliliği ve veri güvenliğine önem verileceğinin altını çizen von der Leyen, “AB veri koruma standartlarına riayet edilecek” dedi.
Adı üstünde, “Dijital Yeşil Kimlik” bir nüfus cüzdanı ya da pasaport gibi değil, dijital olacak. Dijital kimliklerin, sahtesinin üretilmemesi ve tüm üye ülkelerde kolaylıkla okunabilecek nitelikte olması için düşünülen alternatiflerden birisi, uçak biniş kartı gibi, akıllı telefonda taşınabilecek ya da çıktısı alınabilecek, QR (karekod) içeren bir belge olması. Dijital kimliği almak için, ücret ödenip ödemeyeceği ise henüz bilinmiyor.
3. Dijital kimlikle aşı olanlara seyahat özgürlüğü mü tanınacak?
Hayır. Bu konuda AB’de genel geçer bir siyasi mutabakat sağlanmış değil. “Dijital Yeşil Kimlik Avrupalıların hayatlarını kolaylaştırmalı” diyen AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avrupalıların, çalışmak ya da turizm amacıyla, AB içinde ve sınırları dışına, güvenli bir şekilde seyahat edebilmesini, kademeli olarak temin edebilmek istediklerini” söylemekle yetindi. Yani, kademeli bir şekilde kısıtlamaların kaldırılması yönündeki “temennisini” dile getirmekle yetinmiş oldu.
Almanya ve Fransa gibi üye ülkeler dijital aşı kimliği ile salgın nedeniyle uygulanan seyahat kısıtlamalarının gevşetilmesi konusunun ilişkilendirilmemesini istiyor. Oysa Avusturya, Yunanistan, İspanya, Portekiz ve Bulgaristan gibi turizmi canlandırmak isteyen ülkeler, aşı olmuş olanlara seyahat etme özgürlüğü tanınmasını istiyor, hatta tek taraflı olarak bu kişilere kolaylık tanıyan adımlar atıyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron gibi diğer AB üyesi ülkelerin liderleri ise tek başına aşı olmuş olanlara seyahat kolaylığı sağlanmasına itiraz ediyor, bu yöndeki kararları frenliyor.
4. Hangi siyasi, hukuki ve tıbbi itirazlar, aşı olanlara ayrıcalık tanınmasına engel teşkil edebilir?
AB genelinde sadece çok küçük bir azınlık aşı olabildi. Oxford Üniversitesi verilerine göre bu oran AB’nin toplam nüfusunun sadece yaklaşık yüzde 7’sine tekabül ediyor. Örneğin Alman basınına yansıyan bilgilere göre başkent Berlin’de şimdiye kadar 80 yaş üstündekilerin sadece yüzde 42’sine aşı yapılabildi. Siyasiler ve uzmanlar, aşı olabilmiş küçük bir azınlığa seyahat etme ayrıcalığı tanınmasının, toplumdaki “adalet” anlayışına darbe indirebileceği uyarısında bulunuyor.
Aşının seyahat özgürlüğü için bir “ön koşul” haline getirilemeyeceğine dikkat çeken Merkel ve Macron da herkesin aşı olabilme imkanına sahip olmadığına işaret ederek, toplumların “aşı olanlar” ve “olmayanlar” şeklinde ikiye bölünmemesi, aşı olanlardan “imtiyazlılar sınıfı” yaratılmaması gerektiğine vurgu yapıyor.
Ayrıca AB, aşılama hedeflerinde yol alamadı. AB’deki yetişkin nüfusun yüzde 70’i ancak en erken Eylül ayında, yani tatil sezonundan sonra aşılanmış olabilecek. Bu da aşı tedariğinde yeniden zorluklar yaşanmaması halinde mümkün olacak. Yine hamile kadınlar ve çocuklar da henüz aşılanmıyor.
Tıbbi ve bilimsel açıdan da çekinceler gündeme getiriliyor. Aşı olanların, virüsü üçüncü kişilere bulaştırıp bulaştırmadığı henüz tam olarak bilinmiyor. Ayrıca aşıların, kişileri ne kadar süreyle koruduğu da, henüz tam olarak bilimsel anlamda tespit edilebilmiş değil. Örneğin, Ocak ayında iki doz aşısını olmuş bir kişinin, Temmuz ayında halen virüse karşı korunup korunmadığı sorusunun henüz bilimsel, nihai bir yanıtı yok.