Ulusal yolların genişletilmesi (Ausbau Nationalstrassen)
İsviçreli seçmenler oylamalar dahilinde, ulusal yolların 2023’te genişletilmesi kararına ilişkin oy kullandılar.
Oylama sorusu; “Ulusal yolların 2023’te genişletilmesi adımına ilişkin, 29 Eylül 2023 tarihli federal kararı kabul ediyor musunuz?“ şeklindeydi.
Bu oylama sonucunda halk, Federal Hükümet’in önerisi olan Ulusal yolların genişletilmesi düzenlemesine %52,7 oranında “Hayır“ dedi.
Bu oylamaya katılım oranı: %45.05 olurken, 1 milyon 181 bin 557 kişi Evet, 1 milyon 316 bin 500 kişi de Hayır yönünde oy kullandı.
Referandum 2023 yılında, Hükümet’in ulusal yolların genişletilmesi projesine karşı gündeme gelmişti.
Federal Hükümet, otoyol ağındaki darboğazları ortadan kaldırmak ve A1 otoyolunu Bern-Zürih ve Lozan-Cenevre kesimlerinde en az altı şeride genişletmek istiyordu.
A1 otoyolu, İsviçre’nin doğusundan batısına kadar 410 kilometreden fazla bir uzunluğa sahip. Bu sadece ülkenin en uzun otoyolu değil, aynı zamanda en sıkışık otoyolu olarak da biliniyor. Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine göre 2023 yılında bu güzergahta toplamda 16 bin 279 saatlik bir trafik sıkışıklığı yaşandı.
Federal Hükümet’e göre ulusal karayollardaki trafik 1990’dan bu yana iki kattan fazla arttı. Bu durum birçok yerde trafik sıkışıklıklarına neden olurken, kamyonlar ve arabalar köylerin ve yerleşim yerlerinin içinden geçen yollara yönelmek zorunda kalıyorlar. Hükümet, bu trafik durumunun nüfusun güvenliğini ve yaşam kalitesini düşürdüğünü düşünüyor.
Otoban genişletme adımı, ülkedeki altı otoyolu genişletme projesini içeriyordu. Batı İsviçre’de, A1 ekseni Le Vengeron GE – Coppet VD – Nyon VD, iki bölüm halinde yaklaşık 19 kilometrelik bir uzunluk boyunca her yönde üç şeride genişletilecekti.
Almanca konuşulan bölgelerde yollar; Wankdorf-Schönbühl BE bölümü altı şeritten sekiz şeride, Schönbühl-Kirchberg BE bölümü ise dört şeritten altı şeride çıkarılacaktı.
Shaffhausen’de bulunan Fäsenstaub Tüneli, Basel bölgesinde bulunan Ren Tüneli, St. Gallen’de bulunan Rosenberg Tüneli ikiye katlanacaktı.
Federal Hükümet bu projelere 4,9 milyar frank ayırdığını duyurmuştu. Projeler, ulusal yollardan elde edilen gelirler ve motorlu trafik araçları üzerinden finans edilmesi hesaplanıyordu.
Referandum komitesi ne diyordu?
Yeşiller ve SP tarafından da desteklenen Referandum komitesi, referandum için gerekli olan 100 bin imzayı üç ay içinde toplamıştı.
Referandum komitesine göre planlanan genişleme aşırı derecede pahalı iken, bunun için çok fazla arazi tahrip edilecek. Ayrıca bu projeler, ekilebilir ve orman arazilerini, biyolojik çeşitliliği destekleyen alanları yok ederek doğal manzaralara zarar verecek.
Referandum komitesine göre Hükümet’in projesi ile mevcut trafik sorunları çözülmeyecek. Genişlemeler daha fazla trafiğe, daha fazla tıkanıklığa, daha fazla hava kirliliğine, gürültüye ve artan CO2 emisyonlarına neden olacak.
Yolların planlanan genişletilmesinin, İsviçre’nin Paris Anlaşması’nı onaylayarak belirlediği iklim hedefleriyle uyumsuz olduğunu da dillendiren referandum ittifakı, İsviçre’deki CO₂ emisyonlarının üçte birinden karayolu trafiğinin sorumlu olduğunu vurguluyor.
Komite, ihtiyaç duyulan şeyin, orantılı bir trafik planlamasınını yapılması olduğunu ifade ediyordu.
Kira hukuku: Alt kiralama (Mietrecht: Untermiete)
Borçlar kanununun (Kira Kanunu: Devren kiralama) değiştirilmesi hakkında da oy kullanan İsviçreliler bu oylama için %51,6 oranında “Hayır“ dediler.
Bu oylamaya katılım oranı %44.89 olurken 1 milyon 196 bin 640 kişi Evet, 1 milyon 274 bin 814 kişi Hayır yönünde oy kullandı.
Referandum Federal Meclis’in önerisine karşı gündeme gelmişti. Oylama sorusu ise; “29 Eylül 2023 tarihli, Borçlar Kanunu’nda (Kira Kanunu: Devren kiralama) yapılan değişikliği kabul ediyor musunuz?“ şeklindeydi.
Kiracılar ülkesi olarak bilinen İsviçre’de, nüfusun yaklaşık %60’ı kiralık bir evde yaşıyor. Bu oran Avrupa ülkeleri ortalamasına göre oldukça yüksek.
İsviçre’de pek çok kişi ev sahibi olmak isterken finansman seçenekleri engellerle dolu. Arzın oldukça kıt olduğu ülkede fiyatlar da oldukça yüksek. Özellikle de kira fiyatlarında son 18 yılda adeta patlamalar yaşanırken, bir yanda çok sayıda kiracı, diğer yanda ise az sayıda ev sahibi bulunuyor. Arada, iki taraf arasındaki ilişkileri düzenleyen bir Kira Kanunu bulunuyor. Bu Kira Kanunu sıklıkla ayrıntılara girerken, maliyete dayalı kiraları da belirliyor. Bunda piyasanın rolü de bulunuyor. Özellikle de birçok kentsel alanda kiraların patlamasına neden olan konut sıkıntısı…
Bu nedenle kiracı dernekleri kiracılar için daha iyi korumalar talep ediyorlar. Ancak Federal Meclis’in geçen yıl, kira yasasında ev sahiplerinin yararına olan ve sağcı partiler tarafından başlatılan iki kira kanunu değişikliğini kabul etmesine engel olunamadı.
Güncel düzenlemelere göre İsviçre’de, kiracıların dairelerini veya evlerinin odalarını alt kiraya vermelerine izin veriliyor. Benzer durum iş yerleri için de geçerli. Ancak kimi zaman ev sahibinin gerekli onayı olmaksızın, alt kiracılara (Untermieter) verilecek olan daire, oda ya da iş yeri daha yüksek bir bedelle kiraya verilebiliyor.
Federal Meclis aldığı yeni bir karar ile, bu tür suistimallerin önlenmesini ve Borçlar Kanunu’ndaki düzenlemelerin değiştirilmesini istiyordu. Buna göre; gelecekte evleri, odaları ya da iş yerlerini başkasına kiraya vermek isteyen kiracıların ilgili talebi ev sahiplerine yazılı olarak iletmeleri gerekiyor. Bu tür kiralamalar için ev sahiplerinin yazılı izinlerinin alınması da şart.
Kim, ne diyordu?
Federal Hükümet ile Federal Meclis’in bu oylama için tavsiyeleri “Evet” yönündeydi.
Değişiklikle devren kiralamadaki suistimallerin önlenmesi amaçlanıyordu. Buna göre, kiralık konut piyasasındaki gelişmeler ve online platformların yaygınlaşması daha fazla suistimallere yol açıyor.
Referandum komitesi ne diyordu?
Kiracılar Derneği, Yeşiller ve SP tarafından da desteklenen bu referandumda, sunulan teklifin, devren kiralamayı büyük ölçüde kısıtladığı dillendiriliyordu. Yüz binlerce kişiyi etkileyecek olan yeni düzenleme, kiracıların korunmasına yönelik büyük bir saldırının parçası olma özelliğine sahip. Buna ek olarak, gelecekte önemsiz meseleler nedeniyle alt kiracıların keyfi çıkarılma riskleri de bulunuyor. Bu durum, sözleşmelerin daha kolay iptaline, ardından da kiraların daha fazla artırılmasına neden olacak.
Kira hukuku: Kişisel kullanım nedeniyle fesih (Mietrecht: Kündigung wegen Eigenbedarfs)
Bu oylama ile ilgili soru; “Borçlar Kanunu’nda (Kira Kanunu: Kişisel kullanım fesih) yapılan değişikliği kabul ediyor musunuz?“ şeklindeydi.
Halk bu oylama için %53,8oranında “Hayır” oyu kullandı.
Bu oylamaya katılım oranı %44.9 oldu. 1 miylon 141 bin 741 kişi Evet, 1 milyon 331 bin 128 kişi Hayır yönünde oy kullandı.
Federal Hükümet ile Federal Meclis bu oylama için “Evet” denilmesini tavsiye ediyorlardı.
Mülkiyetin korunması Federal Hükümet ile Federal Meclis için önemli bir değer. Ev ya da iş yeri sahipleri gerektiğinde bunları hızlı bir şekilde kullanabilmelidir. Düzenleme ev ya da iş yeri sahiplerinin kendi ihtiyaçlarını talep etmelerini kolaylaştırıyordu. Bu sayede, uzun süren yasal işlemler daha da kısaltabilecekti.
Borçlar Kanunu’nda, kiralanan daire veya iş yeri sahiplerinin bunları hızlı bir şekilde kendilerinin kullanabileceği yer alıyor. Bu kişisel kullanımlar özellikle de üç durumda rol oynuyor; ilk olarak, bir mülk satın alan herkesin, daireler için üç ay, iş yerleri için altı ay olan yasal ihbar süresiyle kiracılara bildirimde bulunmasına izin verilir.
İkinci olarak, mal sahipleri, kiracı ile yaşanan hukuki bir anlaşmazlık sonrasında, geçerli olabilecek üç yıllık bloke süresi içerisinde, kendi kullanımları için sözleşmelerini feshedebilirler.
Üçüncüsü, kişisel ihtiyaçlar zor durumlarda kira uzatımıyla bağlantılı bir rol oynuyor. Bu durum kiracıların fesih sonrasında dairede veya işyerinde daha uzun süre kalmalarını sağlar.
Günümüzde kişisel kullanım zorunluluğu oldukça katı iken, kullanım zorunluluğunun acil olması gerekiyor. Yeni düzenlemeyle, kişisel ihtiyaçların önemli ve güncel olması yeterliydi. Mal sahibi kişisel kullanım zorunluluğu daha iyi ispatlayabilirken, buna ek olarak sözleşmeyi daha kolay feshedebilecekti.
Yeni düzenlemenin kabul edilmesi, aynı zamanda kiralama sürelerinin kısalmasına da yol açacaktı.
Referandum komitesi ne diyordu?
Düzenlemeye “Hayır” denmesini tavsiye eden referandum komitesi, kişisel kullanım nedeniyle fesih işleminin bugün zaten mümkün olduğunu vurguluyordu. Komiteye göre yeni düzenleme, kiracıların ihbarda bulunmalarını ve daha sonra kiraları daha da artırmalarını kolaylaştırmaya hizmet edecek. Yeni düzenlemenin, kiracıların korunmasına yönelik büyük bir saldırının parçası olduğu dile getiriliyordu.
Sağlık hizmetlerinin tek tip finansmanı (Einheitliche Finanzierung der Gesundheitsleistungen)
İsviçreli seçmenler bugün, Federal Sağlık Sigortası Yasası’nda (KVG) (Yardımların Tekdüze Finansmanı) 22 Aralık 2023’te yapılan değişiklik için de oy kullandılar.
Oylama sorusu; “Federal Sağlık Sigortası Kanunu’nda (KVG) (Yardımların Birlikte Finansmanı) yapılan 22 Aralık 2023 tarihli değişikliği kabul ediyor musunuz?“ şeklindeydi.
İsviçre vatandaşları oylamalarda bu düzenlemeye %53,3 oranında “Evet“ dediler.
Bu oylamaya katılım oranı %44.87 oldu. 1 milyon 302 bin 528 kişi Evet, 1 milyon 140 bin 791 kişi Hayır oyu kullandı.
Federal Hükümet ile Federal Meclis’in bu oylamaya yönelik tavsiyeleri “Evet“ yönündeydi.
Detaylar
İsviçre’de zorunlu sağlık sigortası kapsamındaki hizmetler eşit şekilde finanse edilmemekte. Güncel olarak sağlık sigortaları, ayakta tedavi masraflarını (doktorun muayenehanesinde, terapistin muayenehanesinde veya geceleme olmadan hastanede) öderler.
Yataklı tedavilerde (hastanelerde gecelemeli), kanton masrafların en az %55’ini, evde veya bakım evindeki bakım hizmetlerinin ise neredeyse yarısını karşılar. Geri kalanı ise sağlık sigortaları tarafından karşılanır.
Ayakta tedavi tıbbi olarak daha mantıklı ve daha ucuz olsa bile, hastalar gereksiz yere çoğunlukla yatılı olarak tedavi ediliyorlar.
Federal Meclis, Sağlık Sigortası Kanunu’nda değişiklik yaparak, tüm zorunlu sağlık sigortası hizmetlerinin sağlık sigortası şirketleri ve kantonlar tarafından ortaklaşa finanse edilmesine karar vermişti.
Yeni düzenlemeye göre artık kantonlar tüm hizmet maliyetlerinin en az %26,9’unu, sağlık sigortası şirketleri ise maksimum %73,1’ini karşılayacak.
Bu tek tip finansmanın amacı sahte teşvikleri azaltmak. Ek olarak ayakta tedavi dahilinde, doktorlar, terapistler, hemşireler ve eczacılar arasındaki işbirliğini teşvik etmek.
Kantonlar ve sağlık sigortası şirketleri tüm hizmetleri birlikte finanse ettikleri için, tıbbi açıdan en mantıklı ve en ucuz tedavinin desteklenmesine fazlası ile ilgi duyuyorlar.
Yeni düzenlemenin aynı zamanda prim ödeyenlerin yükünü hafifleteceği de dile getiriliyordu. Öneri kantonlar tarafında da destekleniyordu.
Referandum komitesi ne diyordu?
Oylamada “Hayır” oyu kullanılmasını tavsiye eden Referandum komitesine göre böylesi bir reform ile sağlık sigortası şirketlerine, sağlık sistemi üzerinden çok fazla kontrol hakkı verilecek.
Nüfusu daha da yüksek primler ödemeye de zorlayacak olan bu reform iki sınıflı tıbbı teşvik ederken, evde bakım ile bakım evlerindeki hizmetlerin azaltılmasını, maliyetlerin daha da yükselmesini de hızlandıracak. Bakım personeli üzerindeki baskı artarken, bakımın kalitesi de düşecek.