Mustafa Aktaş

Herkes kendi hayatının kalecisidir

Mustafa Aktas

Mustafa Aktaş

Eski futbolcu

 

 

Futbol yıllardır her yaştan çok sayıda oyuncu ve seyircinin keyif aldığı bir oyun olmuştur. Bu spor adım adım gerçekleşen gelişmelerle birlikte topla oynanan ilk oyunlardan doğmuş ve doğal bir evrim geçirmiştir. Bu sporun ilk biçimlerinde az sayıda kural bulunuyorken, bu da oyunda doğaçlama ve kaba kuvvetin hüküm sürmesine neden oluyordu.

Örgütlenmenin ilk işaretleri 19. yüzyılın başlarında İngiltere’de oynanan futbol maçlarında görülmeye başlamıştır. Oyun aşama aşama okul çevresinin dışında da yayılmaya başlamış ve kulüpler kurulmuştur. Bugün bildiğimiz kadarıyla futbolun temel taşı; 26 Ekim 1863’de İngiltere’de “Football Association” (Futbol Cemiyeti) adı altında kurulan ilk futbol federasyonudur.

Bunun ardından futbolun gelişimi hız kazanmış, kurallar kaleme alınmış ve aşama aşama geliştirilmiştir. 8 Aralık 1863 tarihinde, oyuncuların topu ellemesini yasaklayan kurallar getirilmiştir. Kaleciler ise bu kuralın dışında bırakılmışlardır. Bu tarih “kalecinin doğum tarihi” olarak da nitelendirilebilir. İlk başlarda kalecinin pozisyonu gelişi güzel olarak takımdakilerden birine verilebiliyordu. Tek kriter ise oyuncunun boyuydu.

Kalecinin rolüne ilişkin ilk fikirler 1871 yılında ortaya çıkmıştır. Ancak 20. yüzyılın başlarına kadar, kaleciler halen görünüş ve oyunu oynama biçimleri bakımından diğer oyunculardan ayrılmış değillerdi. Seyirciler de kaleciye farklı bir gözle bakmıyorlardı.

Yenilikler aşama aşama ortaya çıkmaya devam etti; 1878’de kale üst direğinin atası olarak direkler arasına bir ip gerilmiştir. Ancak ağlar 1893 yılına kadar kullanılmamıştır. İşte bu dönemde bir kalecinin takımın bir adım önüne çıktığı tarih olmuştur.

Bu kalecinin yenilikçi tarzı seyirciler için onu unutulmaz bir görünüşe dönüştürmüş ve kalecilerin davranışlarında belirgin bir değişime yol açmıştır. Bu adam topu kurtarmak için atlama kavramın ortaya çıkaran John Robinson’dur. Artık kaleci yalnız ve kaleyi koruyan adamdır.

Kalecinin rolündeki gelişme kuralların gelişiminden etkilenmiştir: ofsaytın yanı sıra duran top pozisyonlarının (köşe vuruşları, penaltı atışları, vs.) takdimi, taç atışları ve kalecilerin kendi ceza sahasında topu tutmalarının yasaklanması.

Kaleci yalnızca temel defansif bir rol taşımaz aynı zaman da uzun, hatasız atışlar veya vuruşlarla topu hızlı bir biçimde geri getirerek takımın ofansif ataklarında yer alır. Futbol geliştikçe kalecinin hareket sahası da genişlemiştir.

Yüksek toplarla yapılan müdahaleler kalecilerin oyunun doğal bir parçası haline gelmiştir. Aynı zamanda hücumları engellemek için ceza sahalarının dışına hızla koşma olasılıkları çok daha yüksektir.

Günümüzde penaltıları atan kaleciler bile bulunmaktadır. Bir takım oyunun sonuna doğru kaybediyorsa, sıklıkla kaleci rakibin ceza sahasında tehlike yaratacaklardır. Bazı kalecilerin, maçın berabere bitmesini sağlayan golleri bile olmuştur.

Kalecilerin temel rollerinden biri, oyunun defansif anlarında takıma seslenerek takım arkadaşlarını örgütlemektir.

Kurallarda yapılan en yeni ve önemli değişiklik “geri pas” kuralının koyulması olmuştur. Bu değişiklik kaleciler için bir gerekliliği ortaya çıkarmıştır; bu kural kalecilerin topu ayaklarıyla kontrol etmelerini zorunlu kılmıştır. Günümüzde çok sayıda kaleci bu bağlamda iç sahanın dışında yer alan oyunculara benzer becerilere sahiptir.

Futbolun gelisiminde kalecilerin önemi geçmis zamanlardan daha yakın bir geçişe kadar açık bir biçimde görülmektedir. Bazı kaleciler, insanı hayrete düşüren başarılarıyla oyunun gelişmesine katkıda bulunmuşladır. Yashin, Banks, Maier, Fillol, Zoff, dassaev  N’Kono, Schmeichel, Bartnez, Kahn, Buffon ve Casillas isimleri futbol taraftarlarının anılarında derin  izler bırakmışlardır.

Herkesin hayatında koruması kollaması gereken insanlar vardır. En geriden onları gözetmek gerekir. İhtiyaç olan her anda sahneye çıkıp onlara yeteneklerinizin, imkanlarınızın en üst seviyesinde destek olmak mecburiyeti hissedersiniz.

Birlikte yola çıktığınız insanlar tam da golü yediklerini, yaşadıkları hayattan zarar göreceklerini düşündükleri anda sizden müthiş bir kurtarış gelir ve hayata tutunmalarını sağlarsınız. Bu büyük bir irade ve güç olarak dışarıya yansır.

Aslında sizin de korkularınız, zayıflıklarınız vardır. Herkes gibi siz de insani duyguların bin bir türlüsünü yaşarsınız. Fakat tüm olumsuzluklara rağmen o kaleyi korumaktan asla vazgeçmezsiniz. Zira vazgeçtiğiniz anda o kalede olamazsınız. Siz de yaptığınız güzel şeylerden sonra alkışlanmak, takdir edilmek, sevilmek ve değer görmek istersiniz. Bu haz dolu duyguları yaşarken oralarda da takılıp kalmazsınız.

Bazen tamamen sizden kaynaklanan sebeple bir gol yediğinizde o çevrenizde olan herkes bundan etkilenir. Bunu taşıyabilmek ağır bir yüktür. Bir yandan da bilirsiniz ki bir an önce ayağa kalkmanız ve elinizden gelenin en iyisini yapmanız gerekmektedir. Çünkü sorumluluklarınız devam etmektedir.

Hayattan gol yediğinizde de durum aynıdır. Kendinizden kaynaklı o kadar olumsuzluklar yaşarsınız ki bilen bilmeyen herkes sizi yerden yere vurur. Tam da ‘”yer yarılsa da içine girsem” diyecek kadar tükendiğiniz sırada içinizden, yüreğinizin derinliklerinden bir ses yükselir. Ayağa kalkmanızı ve kaldığınız yerden hayata daha da güçlü iradeyle ve inançla devam etmenizi söyler. Çünkü maç devam etmektedir. Nereden biliyorsunuz ki biraz sonra ilerleyen bölümde yapacağınız bir kaç önemli kurtarış hem birlikte yola çıktıklarınız hem de sizin için bir kurtuluş olmayacaktır?

Maçın bir bölümünde saç baş yolduran fena bir gol yiyen kaleci sonraki dakikalarda öyle etkili kurtarışlar yapar ki yüreklendirdiği futbolcuların attığı gollerle galibiyet gelir.

Kaledeyken önünüzde oynayan tüm oyuncuları iyi tanırsınız. Onların fiziksel, zihinsel özelliklerini bilirsiniz. Bazıları çok çalışkandır. Koşarlar mücadele ederler, top kazanırlar, hücuma destek verirler. Bazıları sadece görev alanları içerisinde kendinden isteneni yapmaya çalışırlar. Bazı oyuncular çok teknik ve oyun zekası yüksektir, onlar maçın gidişatına yön verirler. Bir de gol bölgesinde son vuruş becerileri yüksek oyuncular vardır ki skoru belirlemede onlar ön plandadır. Maça kendini yeterince hazırlayamamış olanlarda vardır. Onların bir kısmı yedek kulübesinde kalanı da tribünden maçı takip ederler. Siz kaleci olarak onların da tüm özelliklerini bilirsiniz.

Top size geldiğinde hangi oyuncuyla oynarsanız top takımda kalmaya devam edecektir, hangi oyuncunun süratli olduğunu ve önündeki boşluğa doğru atacağınız topu ileriye taşıyabileceğini bilirsiniz. Savunma yaparken görev bilinci yüksek olanları hiç ikaz etmediğiniz halde hep en doğru yere gelirler ve gereken hamleyi yaparlar. Bazıları vardır ki sürekli uyarıda bulunmazsanız doğru pozisyon alamazlar. Hayatımızdaki durum da aynı değil midir? Etkileşim içerisinde olduğumuz herkesin yapısını, özelliklerini biliriz.

Kendisine olduğu kadar çevresine de yararlı çok çalışkan kişiler olduğu gibi sadece kendisi için çalışanlar da vardır. Bunların yanında harekete geçmekte zorlanan birilerinin dürtmesi gereken insanlar da vardır.

Çekirdek ailemizden dış dünyaya kadar her alanda farklı özellikteki insanlar hepimizin hayatında yer almaya devam ederler.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı